Cafer HİMMETOĞLU

NOEL BABA'YI BIRAK KENDİ BABALARINA BAK!

Cafer HİMMETOĞLU

Bugün sizlerle ülkemizde Noel ile miladî yılbaşı aynı zannedildiği için gündemde olan sıcak bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Ülkemiz bir Müslüman ülkesi. Yani devlet olarak Müslüman olmasa da halkının kahir ekseriyeti Müslümandır. Müslüman halkımızın kendi inancına, kültürüne ve yaşam tarzına yakışmayan bazı âdet ve uygulamalara karşı çıkması gayet doğaldır. Hatta İslâmî hassasiyeti yüksek olan, biraz daha mütedeyyin insanlarda bu karşı çıkış daha kuvvetli hissedilir.
Noel Baba ve Yılbaşı kutlamaları da İslâmî hassasiyeti yüksek, dindar ve mütedeyyin halkımızın karşı çıktığı, bizim inancımızla, kültürümüzle ve yaşam tarzımızla asla alâkası olmayan ama cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen milâdî takvim ve kitle iletişim araçlarının etkisiyle halkımızın arasında hızla yayılan bir âdet haline geldi.
Hristiyanlıktaki Noel ve Noel Baba anlayışı, fakir ve muhtaçlara, onları rencide etmemek maksadıyla gizlice yardım ulaştıran, onlardan habersiz bir şekilde, evlerinin pencerelerine, kapılarının önlerine veya bacalarından aşağı bırakmak suretiyle ihtiyaç duyulan eşyaları gizlice getiren Aziz Nicholas ile özdeşleştirilen bir anlayıştır. Tarihte böyle bir kişinin yaşayıp yaşamadığı da kesin olarak tesbit edilebilmiş değildir.
Bugünkü Hristiyanlık, önceden beri kabul edilen ve hâlâ devam ettirilen Noel ve Noel Baba inancını, küçük çocuklara hediyeler vermek ve onları sevindirmek maksadıyla dînî bir mahiyet kazandırarak sürdürmektedir.
Ancak bu inanç, özellikle bizim gibi laiklikle yönetilen ve milâdî takvimi esas alan halkı Müslüman ülkelerde bile maalesef sadece bir Hristiyan inancı ve uygulaması olarak bilinmekten ziyade, bizzat Hristiyanlar gibi kutlanır oldu.
Tabii, bazıları bunu bir âdetmiş gibi uygularken, etkiye tepki kabilinden, diğer bazıları da haklı olarak bu Hristiyan uygulamasına karşı çıkmaktadır.
Fakat ne yazık ki bizim cenahın insanları, “Noel ve Noel Baba anlayışıyla mücadele edeceğiz” derken kantarın topuzunu iyice kaçırmakta, hiç de şık olmayan eylem ve söylemlere kapılmaktadırlar.
Mesela “Noel Baba iyi bir adam olsa, bacadan değil, kapıdan girerdi” söylemi ne yazık ki bu memlekette müftülük yapan bir kişinin ağzından çıkmış ve birçokları tarafından tutularak paylaşılan bir söylem haline gelmiştir. Ayrıca Noel Baba’yı yumruklayan Müslüman genç karikatürleri de çok beğeni toplayıp paylaşılmaktadır.
Oysa Müslümanlar olarak Hristiyanların Noel Baba’sı ile uğraşmak yerine, aynı onun gibi İslâmî olmayan kaynaklardan, dinlerden, kültürlerden ve medeniyetlerden İslâm toplumuna sokulan ve artık dinin bir parçasıymış gibi kabul edilen “baba” anlayışlarıyla uğraşmamız ve onlarla mücadele etmemiz daha doğru olmaz mı?
Elâlemin Noel Babası ile uğraşıp dururken, kendi inanç sistemimize sokulan Telli Baba, Somuncu Baba, Âşıklı Baba, Hacı Baba, Düzgün Baba vs gibi daha adını sayamayacağımız kadar çok olan babaları niçin unutup onlarla mücadele etmeyi terk ederiz?
Noel Baba’nın geyikler tarafından çekilen kızağı ile havada uçtuğuna inanmaz ve Hristiyanların bu komik inancına katıla katıla güleriz de niçin kendi babalarımızın havada uçtuklarına, bir anda Kâbe’ye gidip namazını orada kılarak anında geri geldiklerine, darda kalanların imdadına anında yetiştiklerine, Bursa Ulu Camii’nin inşasının bitiminin ardından, orada ilk namazı kıldıran Somuncu Baba’nın caminin her kapısından ayrı ayrı çıktığına gelince susarız?
Hele hele Noel Baba’yı “adam olsaydı bacadan girmek yerine kapıyı kullanırdı” diye eleştiren bir mantığın, “Bizim şeyhimiz, bizim her hâlimize vâkıftır, hatta yatakta yattığımıza ve sağımızdan solumuza döndüğümüze bile…” diyen Müslüman (!) insanların inancına gelince niçin dut yemiş bülbül kesildiklerini anlayabilmiş değilim. Bacadan girmek ayıp da insanların evlerindeki gizli hallerini araştırmak serbest midir? Bir kişinin evinize bacadan girmesine razı olmuyorsunuz da başka birisinin sizin yataktaki halinize vâkıf olmasına nasıl razı olabiliyorsunuz?
Bilmiyorum, gidip görenleriniz oldu mu? Kastamonu insanları tamamen böyle baba ve dedelerden oluşan, hurafelerle dolu bir dine inanıyor. Hemen hemen her sokakta, her caddede bir baba ve dedenin yatırı mevcut olup her biri için Noel Baba’ya rahmet okutturacak efsaneler anlatılmaktadır.
Daha birkaç gün evvel, çok sevdiğim bir Müslüman kardeşim, kendisine ait facebook sayfasında “her şehrin manevi yıldızları vardır, o şehri korur gözetir, musibetleri engeller, her zaman ki gibi güneşin dogması için dua ederler” diye İslâm’ın asla kabul etmeyeceği bir yazı paylaştı. Hatta bu yazıda kendisinin böyle olduğuna inandığı “Baba”nın adını da yazdı. Tabii, bizdeki “baba” anlayışının değişik bir versiyonu olan “Abi” nitelendirmesiyle…
Son söz: Noel ve Noel Baba anlayışı asla İslâmî bir anlayış değildir. Ama bizim toplumuzdaki baba, dede, abi, şeyh anlayışı ne kadar İslâmî’dir? Meselâ Cübbeli bir zatın çıkıp anlattığı din, ne kadar İslâm’dır ya da İslâm’ın neresindedir? Ne zaman Noel Baba ile yaptığımız cihadın ve mücadelenin kırkta birini acaba bunlarla yapmaya ayıracağız? Ne dersiniz, önce aynaya bakmalı değil miyiz?

Yazarın Diğer Yazıları