Cafer HİMMETOĞLU

SİVİL TOPLUMUN SİYASETE MÜDAHALESİ-1

Cafer HİMMETOĞLU

7 Haziran 2015’te yapılacak olan genel seçimler, ülke tarihinin en önemli ve en ciddi genel seçimi olacak gibi gözükmektedir. AK Parti hükümetlerinin başlattığı ve mutlaka hayırlı bir şekilde sonlandırmak istediği paralel yapı ile mücadele, açılım süreci ve başkanlık sistemini de beraberinde getirecek olan sivil anayasa çalışmaları göz önünde bulundurulduğunda bunun sıradan bir iddia olmadığı anlaşılacaktır.

Bu saydığımız üç önemli konuda gerçekten çok ciddi çalışmalar yapmak ve yüksek bir oy oranı ile seçimleri kazanmak isteyen AK Parti’nin başarıya ulaşabilmesi için yapacağı en önemli çalışma ise milletvekili adaylarını doğru ve yerinde seçmek olacaktır.

Hemen hemen cumhuriyetin ilanından bu yana, milleti temsil edecek vekiller ne yazık ki halkın istediği değil, halkın seçmek zorunda bırakıldığı kişilerden seçilmiştir. Bunlar sadece üst düzey bürokratlar, hukukçular, akademisyenler, müteahhitler, sanayiciler, iş adamları ve çok az sayıda sanatçılardan oluşmaktaydı. Bazı bölgelerde ise aşiret oyları etkili olmuştur. Maalesef bu insanların büyük çoğunluğunun tabanda ve halk arasında karşılığı yoktu.

Bugüne kadar, seçimi kazanma ihtimali yüksek olan siyasi partiler tarafından tercih edilen milletvekili adayları hep bu çevrelerden çıktı. Bazen ilimizde ikamet etmekte olan komşu illerin veya geçmişinde başka bir partiyi desteklediği için o partinin seçmenlerinin oylarını alabilmek için de aday tercihleri yapıldığı görüldü. Oysa bu gibi kişilerin de tabanda ve halk arasında karşılıkları yoktu.

Ne yazık ki şimdiye kadar sivil toplumun içerisinden yetişmiş, bu memleket için kafa yoran, ter döken ve hatta kanını bile akıtmaktan asla tereddüt etmeyen kişiler çok fazla tercih sebebi olmadı. Hatta devleti yönetenlerin kafasında ve tasavvurundaki sivil toplum bile halkın içerisinden çıkan kişilerden oluşmuyordu.

Mesela 2011 seçimlerinden sonra Kayserili sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etmek isteyen AK Parti Kayseri il teşkilâtının düzenlediği kahvaltılı toplantı, devlet ve hükümet yetkililerinin sivil toplumdan, yani halktan neyi ve kimleri anladığını çok güzel göstermişti.

Bu toplantıda yeni dönemde milletvekili seçilen siyasetçilerimiz masalarına ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası ve bunun yanında bazı zengin ve patronlar tarafından kurulan kuruluşların temsilcilerini aldılar. Yani devlet ve hükümet yetkililerinin gözünde “sivil toplum” sadece patronlar tarafından kurulan kuruluşlardan oluşmaktaydı. Kayseri’de faaliyet yürüten yaklaşık 80 kadar gönüllü kültür teşekkülünün temsilcisi olan Ahmet Taş hocamız bile bu masada yer bulamamıştı.

Bu yeni dönemde ise çok sayıda sivil toplum temsilcisi milletvekili aday adaylığını açıkladı. Bunlardan biri de yukarıda bahsettiğimiz paralel yapı ile mücadele, açılım süreci ve sivil anayasa çalışmalarında çok ciddi bir tavır takınacağı sinyalini veren Memur-Sen İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Kayseri Şube Başkanı Aydın Kalkan’dı.

Aydın Kalkan, geçtiğimiz cumartesi günü sendika binasında düzenlediği basın açıklamasında “Yeter artık, söz de karar da milletindir” sloganını bayraklaştıran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte olduklarını ve bu konuda taraf olduklarını ilan ederek AK Parti’den Kayseri milletvekili aday adayı olduğunu açıkladı.

Sadece Aydın Bey değil, Aydın beyin bağlı bulunduğu Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in genel başkanı Ahmet Gündoğdu da daha önce teklif gelmesine rağmen kabul etmediği halde, artık sendika başkanlığında üçüncü dönemini doldurduğu, yani sendikal misyonunu tamamladığı için, birkaç gün önce siyasete girdiğini açıkladı.

Aydın Bey’in temsilcisi olduğu Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen, hem Kayserimizin hem de ülkemizin en büyük sivil toplum kuruluşudur ve bütün üyeleri de tabandan, yani halk arasından gelen insanlardan oluşmaktadır. Bu açıdan meseleye baktığımızda, artık sivil toplumun hem şehrimizde hem de ülkemizde ses ve karar sahibi olmak istediğini, ülke yönetimine sivil halk adına sahip çıkmak istediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen çok gerilerden gelip yavaş yavaş büyüyen bir sendikadır. Bu yüzden oldukça etkili bir yapıya sahiptir. Genel başkan Ahmet Gündoğdu’nun açılım süreci kapsamındaki “Âkil İnsanlar” arasında bulunması, gerek yurt içinde ve gerekse yurt dışında yaşanan siyasi, kültürel, ekonomik ve hukuki konularda sessiz kalmayıp mutlaka söz söylemesi Aydın Kalkan’ın bu memleket için ne kadar önemli bir tercih olacağının göstergesidir.

Özellikle 19. Millî Eğitim Şûrâsı’na baktığımızda bu şûrânın sanki bir Eğitim-Bir-Sen şûrası olduğunu hemen görürüz. Oysa onunla rekabet halindeki sendikalar bu şûrâlarda esamileri bile okunmayacak durumda kaldılar.

Daha önce yapılan 18. Millî Eğitim Şûrâsına da damgasını vuran Eğitim-Bir-Sen aldırmaya muvaffak olduğu kararlarla kesintisiz sekiz yıllık eğitimin kaldırılması, 4+4+4 eğitim sistemine geçilmesi, ilköğretim ve ortaöğretimde Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Muhammed’in Hayatı, Temel Dînî Bilgiler gibi derslerin okutulması, Milli Güvenlik dersinin kaldırılması, “Andımız”ın kaldırılması, üniversiteye girişte meslek liselerine uygulanan haksız katsayı uygulamasının kaldırılması, bayan memurların sarbest kıyafetle çalışabilmesi gibi birçok alanda devrim niteliğindeki kararın hayata dönüştürülmesini sağlamıştır.

Böylesine etkin bir güce ve yapıya sahip olan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in il başkanı olan Aydın Kalkan’ın milletvekili aday adaylığı gerçekten şehrimiz ve ülkemiz adına büyük bir kazançtır. Artık bundan sonra iş Ankara’dadır. AK Parti genel merkezi ahbap çavuş ilişkilerinden kurtulup memlekete gerçekten hizmet edecek, hizmet üretecek, Aydın Kalkan’ın deyimiyle, “taşın altına elini değil, bütün bedenini koyacak” cins kafaları aday göstermeye başlamalıdır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan çok farklı bir cumhurbaşkanı olacağını söylemiş ve bunu birçok alanda ispatlamıştı. İşte şimdi de o çok farklı cumhurbaşkanının onaylayacağı başbakan ve hükümetinin de farklı olduklarını gösterme zamanları geldi. Onlardan beklenen, geleneksel aday belirleme yöntemlerinden vazgeçip sivil toplumun, yani halkın içinden yetişip gelen adayları öne çıkarmalarıdır. Gerçek anlamıyla “Yeter, söz de karar da milletindir” diyebilmenin yolu buradan geçmektedir.

Yarın konumuza devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları