'Bir lahza-i teahhur' (Bir anlık gecikme) 1
Cahid METİN
Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın!
Attın...ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!
Attın...ama yazık ki, yazıklar ki vuramadın!
Malum, zor zamanlardan geçiyoruz. Çok hızlı gelişen ve değişen olayları esaslı bir şekilde kavramak, anlamak ve anlamlandırmak en azından benim için zor oluyor; sizi bilmem…
Yakın tarihin izini sürerek, günümüzde yaşananları anlamak, sanırım daha kolay olacak.
1905 yılının 21 temmuzu, Cuma namazı vaktiydi.
Her şey gözlemlenmiş, suikastin nasıl yapılacağı tasarlanmış…
Her Cuma namazı çıkışında oyduğu gibi 1 dakika 42 saniye sonra 2. Abdülhamit Yıldız Camii’den çıkacak ve arabasıyla oradan uzaklaşacaktı.
Bu defa öyle olmadı. Cami çıkışında, Şeyhülislâm Cemalettin Efendi, Abdülhamit ile bir konuyu istişare etmek amacıyla bir müddet alıkoymuştu.
Beklenmedik bu konuşma, aslında Abdülhamit’e karşı yapılacak olan zaman ayarlı operasyonun hedefinden sapmasına neden oldu.
Bu suikastı, detaylı şekilde anlatmak derdinde değiliz. İsteyenler bir şekilde öğrenebilir.
Asıl amacım o dönemde yazılan bir şiirden bölümleri alarak irdelemek…
Bu şiir, Tevfik Fikret’in "Bir lahza-i teahhur" (Bir anlık gecikme) adlı şiiridir.
Şair şiirinde öncelikle olay anının bir fotoğrafını çekerek tasvir eder. Yer yer bu tasvirde abartıya kaçarak “Ey yüce patlama, ey öc alıcı duman,” diyerek duygularını ifade eder.
Şair Abdülhamit’e yapılan suikast ile zorbalığın ayağının titrediğini; hatta en gururlu ve görkemli tacı bile sarstığını söyler.
Bu yapılan operasyonun dehşeti ile milletin boynunda yüzyıllardır duran ilmiklerden silkinip sıyrılacağı, en çetin bir uykudan uyanacağı anlatılır. Devamında bu oyunun ve tuzağın şanlı avcı tarafından boşuna kurulmadığı, bombayı patlattın; ama ne yazık ki, sana yazıklar olsun ki bir türlü vuramadın…
Abdülhamid'in Bir Osmanlı Padişahı ve Halifesine bomba ile kast eden Ermeni kundakçılarını alkışlamayı vatanperverlik sayan aydınlar için “Hiçbir namuslu Ermeni, padişahına kast eden eli bombalı biri için şanlı avcı diyecek kadar hayâsız olmamıştır.” demiş olsa gerek. 