
Allah kime yol gösterir
Celalettin SİPAHİOĞLU
İçinde yaşadığımız dünyanın zaafa uğramış mümin fertleri olarak, yaşadığımız kaos ortamının içinden çıkılamaz psikolojisiyle ne yaptığını bilemez bir mümin olarak neler yapılması gerektiğine dair bunalıma düştüğümüz her zamanda yaptığımız gibi, Rabbimizin kitabına yöneldik. Gördük ki gönüllerin şifasını Kur’an ile veren Mevlamız Kerim olan kitabında ne yapmamız gerektiğine dair, ayetleri sıralamış.
Aslında kaos, yada karışık ortam diye bir şeyin bizim dünyamızda olduğu, Allahın katında ve ondan ittika edenlerin zihin dünyasında böyle bir şeyin olmadığı net bir şekilde ortadadır.
Hadid suresinin yirmi sekizinci ayetinde
Ey inananlar! Allah'tan ittika edin, (ona karşı duyulması gereken saygıyı iliklerinize kadar hissedin, çünkü o yaratan bir ilah olarak bunu hak etmektedir.) O'nun Resulü'ne inanın ki size rahmetinden iki kat pay versin, sizin için ışığında yürüyeceğiniz (size yol haritası olabilecek bir nur yaratsın ve sizi bağışlasın.) Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir
Allaha karşı takınılması gereken saygın tavrı takınanların, Allaha karşı saygıda kusur etmeyeceği, onun kitabına karşı, hükümlerine inanarak uygulama yapacağı kesin bir durumdur. Hem Allaha saygı duyacağını söylemek hem de Allahın kurtuluş reçetesi, aydınlanma rehberi olduğunu söylediği kitabını arkasına atan bir tavır ortaya koymak bir arada düşünülemez.
Daraldığı, bunaldığı, ferah olduğu her halini; Allah ile farkında yaşayanların en önemli mesaj kaynağı, kendisini yoktan var ederek, kulum diyen, hilafet misyonunu yükleyerek şerefli makama koyan Rabbinin Furkan olan ve dünyalık gönül hastalıklarına şifa olan kitabıdır.
İnsanın yaşadığı her halin, yaratıcısının Allah olduğunu okuyan her mümin, yaşadıklarına karşı nasıl tavır takınması gerektiğine dair olması gereken teslimiyyetin sınırlarını da Kur’an da bulur. (Enam 17, Yunus 107) Hayrı ve şerri yaratan ve bunlarla kullarını imtihan eden Rabbimizin dilerse şerri hayra çevirme iktidarında olduğu imanı, fiilen hayrın yanında yer alan müminleri her ortamda yaptığı gibi şer ortamında da Allaha duaya sevk eder. “Hallerimizi en güzel hale çevir ey Rabbimiz” diye yaptığımız dualar bunun bir örneğidir.
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.” Enfal 29
İçinden çıkamadığımız, çözüm üretemediğimiz gibi görünen hallerin, çözümsüz gibi görünmesinde sorumlunun kim olduğu bu ayet ile net bir şekilde ortaya konmaktadır. Bu gün Müslümanlara dayatılan hayat anlayışının doğurduğu karmaşık hali, kim dayatanların etkisinde kalarak ve “Allaha karşı gelmeden yaşama” kriterini kaybederek yaşamakta ise çözümsüzlüklerin ve çaresizliklerin ağında kıvranmak mecburiyetindedir. Ölçü gayet net “Allaha karşı gelmeden yaşama”, “Allaha karşı duyulması gereken saygıyı iliklere kadar hissetme”. Kim bu hali içselleştirirse Allahın o kuluna “Furkan”ı hakkı batıldan ayırt edecek “feraseti” kazandıracağı kesin.
İşte bu halin sonucunda sözünden asla caymayan, garantörlerin en güvenilecek olanı Rabbimiz, kendisine sonsuz teslimiyet gösteren kullarına rahmetini katlayarak vermektedir. O Allah ki kendi rızası için yapılan güzel işlere on katından yedi yüz katına kadar hatta daha fazla verebileceğinin taahhüdünde bulunandır. (Bakara 261)
Müminlerin, içinden çıkamadıkları, kavrayamadıkları, çözüm düşüncesi üretemedikleri her halde, kendileri için çözümsüzlüğü eziyet haline gelen hallerin hayra tebdil edilmesini, Erhamürrahimin olan Allahtan niyaz etmek gibi bir güzellikleri var.
Her şeyi bir hikmet içinde yaratan yüce Mevla kendi iltica makamlarına sığınan mümin kullarını geri çevirmeyecek kadar merhametlidir.
Ey Rabbimiz Acziyet itirafı içinde beceriksizliğimizi, eksikliğimizi sana arz ediyoruz. Kafirlerin önünde inandığını zanneden fakat gerçekten inanmadığı için maskara haline dönen bizleri gerçek mümin izzet ve şerefine kavuştur.
Bunaldık, güçsüzlüğümüzden, birliğimizi, dirliğimizi, gücümüzü yeniden lutfet bize. Biz İslamın şerefini temsil edemedik, bu şerefli temsilciliği yeniden bize kazandır.
Amin, amin, amin.