Celalettin SİPAHİOĞLU

YOLUN SONU

Celalettin SİPAHİOĞLU

Allahın yarattığı varlıklar içinde insanoğlunun imtihan sürecinin yaşandığı dünya ve içindeki işler, Allah tarafından ahiret öncesi bir sona mahkum edilmiştir.  İnsan kendi imtihanı için yaratılmış bu dünyanın içinde en önemli aktör gibi görünmesine rağmen  sonlu olmaktan kurtulamayan fanidir.
İnsanın yaşadığı, imtihan olan  işlerde  sonludur. Aslında hayat hep bir sonlar manzumesidir  . Anne karnındaki sürecin sonu, doğumdur, çocukluk sonludur, gençlik sonludur, yaşlılık ta ölümle  sonludur.  Allaha kul olanlar fani olanlara kapılıp, sonlu olan hayatın akabinde güzel akıbeti kazanacak bir hayata talip olur ve bakiyi faniye değişmez. Yanlış bir ticaret yapmaz, karlı olan alışverişi karsız olana tercih etmez. (Bakara 16)
Ne var ki bu sonlu hayatın içinde bir asıl birde yedek iki düşman vardır, insanoğlunu ifsat ederek yoldan çıkaran ve Rabbine başkaldırtan. Asıl düşman Rabbimizin tescilli insan düşmanı olarak tanıttığı şeytan, yedek düşman ise, apaçık düşmanın tuzaklarına düşmüş, sapmış kişiliktir, nefstir, azmış ve sapmış olan insanın kendisidir. 
Şeytan insanın bilmediği yerden yaklaşabilme kabiliyetine sahip, insanın açık güvenlik noktalarını iyi bilen, yanlışları süsleyerek güzel gösterme uzmanı. Nefs, şeytanın düşmanlığını unutma özelliğine sahip, şeytana karşı istiaze gibi anti şeytan  yazılımlar, koruma dua ve çabaları ile korunamaz ise, insanı dalalete sürükleme eğiliminde kişilik.
Hayatın kendini kavramış bir mümin, her şeyin sonunun olduğunu idrak etmiş  bir müslüman, sonlu olanlara bakışında hep nihayeti görür ve davranışlarını ona göre ayarlar. Hayatın hay, huyu içinde gaflet gibi bir zaafa asla pirim vermez. Hesabı çetin olan günde kalbi selimin esas olduğunun farkında hayat icra eder. Hesabı sona ertelemez, her gün başını yastığa koyduğunda her işten sonra yaptığı küçük muhasebenin büyüğünü yaparak Allahı  hoşnut edebilecek  işler yapıp, yapmamış olduğuna bakar. Allaha karşı yaptığı bireysel hatalarına pişmanlık duyarak  bağışlanma adına gecesini gündüzüne katar. Yaratılmışlara dair suçlar işlemişse öncelikli olarak onların affını elde etmeye çalışır ve Allahın belirlediği  kamusal alanında yanlış yaptığı için ayrıca Allahtan af ve mağfiret diler.
Müminler bu sonlu hayat içinde diğer müminlere karşı Allahın bir lütfu ve keremidir. Birbirlerini Allaha teşvik eden hayırlı varlıklardır. Enaniyetlerini, kişisel zaaflarını Allahın vahiy havuzunda temizlemiş ve arınmışlardır. Eşyaya dünyaya ve insana benlik şuurunun ötesinden ilahi feraset çerçevesinden  bakarlar. Müminlerin müjdeleyici  ve uyarıcı tavsiyeleri onları bahtiyar eder ve kendilerini  müjdeleyen ve uyaran kardeşleri olduğu için Allaha çokça şükrederler.   Kendilerine yapılan müjdelemeye ne kadar sevinirse, uyarılara karşıda o kadar sevinir. Çünkü mümin kardeşleri onun hataya düşerek Allaha karşı gaflet içinde olmasına rıza göstermemişler ve onun azaba düşmesine razı olmamışlardır. Dünya hayatının en güzel nimetlerinden biri olan ve  kardeşinin yanlışa düşmesine rıza göstermeyen  böyle kardeşlerinin olmasına sevinir.
Yanlışların eleştirilmesine şükreder, onları savunmak gibi bir gaflete düşmez ve insanlara savunma adına yaptığı cümleleri insanlara değil de  Allaha karşı yapıp yapamayacağının muhasebesini yapar, Allaha  beyan edemeyeceği  Allaha karşı yaptığında utanacağı beyanları asla insanlara da yapmaz. Zira bunun kendini kandırmaktan başka bir şey olmadığını bilir.
Dünya hayatında elde edilen mevki ve makamların sonunun olduğunun farkında olmak müminin en önemli özelliklerindendir. Mahkemenin kadıya mülk olmadığını bilen mümin ne iş yaparsa yapsın sonunda bir hiçlik olduğunu bilir. Hiçliğe düşmeden  önce hayatını, Allahın rızası ve sevgisi çerçevesinde inşa ettiği  amelleriyle güzelleştirir. Onu görenler mutlak surette Allahı hatırlarlar.
Müminler  hayatın sonunda iflas etmiş olmamak için, güzel amellerini artırırlar ve yaptıkları işler çerçevesinde diğer insanların hukukuna riayette azamilik gösterirler. Efendimizin müflis kimdir diye başlayan hadisinde belirttiği; hayatta mümin gibi yaşamış olmasına rağmen ahirette geçerli olan sermayesini kaybetmiş  ve cehenneme atılmış  kimselerden olmamanın şuuru içinde hayatlarını icra ederler.
Dünya yolun sonuna varırken, insan yolun sonuna her an namzet yaşarken,  yolun sonu levhasını karartmaya çalışan şeytanın tuzaklarından Rabbim hepimizi korusun.  

Yazarın Diğer Yazıları