
YouTube için her şey mübah mı?
Ekrem Nazlı
Geçtiğimiz günlerde bir olay vardı ki oldukça gündem oldu. İnternet üzerinden kampanyalar dahi başlatıldı. Olay kısaca şuydu. Liverpool ile Chelsea karşılaşması İstanbul’da gerçekleşmişti. Ancak maçın 14’üncü dakikasında bir şeyler oldu. Öyle bir şey ki anında gündeme oturdu ve binlerce insanın tepkisini çekti. YouTube’da ‘Deli Mi Ne’ isimli bir kanal var. Kanalın sahibi ise Ali Abdüsselam Yılmaz adlı genç bir YouTuber. Bu arkadaş maçın 14’üncü dakikasında kendi deyimiyle heyecana gelerek sahaya atlıyor ve uzun bir süre koşuyor ardından kendince sevinç gösterisi yapıyor. Tabi bu durum karşısında sahada görevli olanlar hemen yakalayıp saha dışına çıkarıyorlar. Bununla birlikte Yılmaz’ın sosyal medya mahlasıyla Abdü’nün üzerindeki tişörtte de İngilizce argo bir ifade de yer alıyor.
Olayın bu şekilde patlak vermesiyle haliyle böyle büyük bir organizasyon da olması sebebiyle, herkesin gözünün de bu maç üzerinde olmasından dolayı, olayın gerçekleşmesinden kısa süre sonra, internette bu olay en çok konuşulan konu olmaya başlıyor. Tabii akabinde de haberlere konu olmaya başlıyor.
Bu kanal ve içeriklerine baktığımızda eğlenceli içerikler üretme çabasında olan bir kanal. Çoğu YouTube de bu kanala hızlı bir şekilde katkı sunarak yani abone olarak takip ederek, kanalın büyümesinde etkileri olmuştu. Çünkü takip ettiğim kadarıyla samimi geliyordu takipçilerine. Zaten kanalın büyüme ve abonelik trendleri de istikrarlı ve hızlı bir şekilde gerçekleşmişti.
YouTuberlar için abone ve izlenme sayıları çok önemlidir. Bu sayılardaki artışlar, YouTuberlara gelir kaynağı da o yüzden. Çoğu video içeriğini de bu bağlamda düşünerek hazırlıyorlar. Ticari boyutu çok yüksek. İster yeni bir içerik üretsinler, isterlerse yabancı kanallardan ‘aşırma’ esinlenme ile yapılsın, bir şekilde bu videolar hazırlanıyor ve buradan kazanç elde ediliyor. Vergi verenleri de var, amatör bir şekilde yoluna devam eden de.
Şimdi bu noktada Abdü’nün yaptığı bu hareketle birlikte, Twitter’da yapılan yorumlarla birlikte değerlendirdiğimizde, akla ilk gelen şey bu eylemin yapılma amacının abone artırmaya yönelik olduğu düşünüldü. Ancak kanal sahibinin özür videosunda böyle bir güdüyle yapmadığını söylese dahi, ilk akla gelen konu bu oldu. Kitlelerin dikkatini çekmek, merak uyandırmak, sempati ortamı yaratmak, ilginçlik oluşturmak, şaşırtmak gibi birçok faktörle beraber bu eylemi görenler, YouTube’a koşup ‘kim bu genç’ diye araştırıp takdir etmiş olsaydı takibe alacaktı. Kendi ifadesiyle bunun için yapmadı ama özür dilemiş olsa da olan oldu ve pek de sahici gelmedi sanırım.
Ancak aynı sosyal medya kullanıcıları nasıl ki abone olarak kanalın büyümesine katkı sağlayarak ‘vezir’ ettiyse, bu sefer ‘ülkeyi rezil ettiği’ gerekçesiyle müthiş bir tepki gösterip ve organize olup, kanaldan hızlıca aboneliği çekmeye başladılar ve deyim yerindeyse ‘rezil’ ettiler. İnternet kullanımı ve ünlülük işte böyle birbiriyle ilişkili artık. Ünlü de ediyor anında yok da sayıyor.
Çok yönlü anlamaya çalışıyoruz ancak böylesine büyük bir organizasyonda bunu yapmak gerekir miydi bilemiyorum. Tamam, ‘o alemin kendi raconları’ olabilir ama bu kadar düşüncesiz davranılmaması gerekirdi. Basit bir şey değil çünkü ve binlerce insan var, hepsi de büyük bir heyecanla maç izliyor da bir sen mi heyecanlandın da atlıyorsun sahaya! Herkes heyecanına kapılıp sahaya atlasaydı, gözünüzde canlandırın, ne büyük bir kargaşa ortamı ve güvenlik zafiyeti oluşurdu. Dahası gelecek müsabakalarda İstanbul’da gerçekleşme olasılığını da etkileyecekti. Çünkü yabancı nereden anlayacak senin heyecanına kapıldığını! Kapıldıysan içinde yaşa arkadaş. Mahalle maçı mı yapılıyor da sahaya fırlıyorsun. Milyonların önünde bu şov nedir böyle? Algıların her şey olduğu böyle bir çağda neye yol açacağını düşünemeyecek kadar çocuk musunuz? Hayır, bu derece hesap edilmemiş olacağını anlayamıyorum. Çünkü aynı arkadaş bir televizyon kanalına, içeriklerini izinsiz yayımladığı ve kişilik haklarına da zarar verdiği gerekçesiyle dava açmış ve kazanmıştı. Milyonlar kazandı… Bunu akıl edecek ‘olgunlukta’ olan bir insan, koca bir maçın devam ettiği esnada hangi akılla sahaya atlar? Sonra insanlar abone artırmak için çıktı deyince de yok canım ne alakası var onu mu düşündük demek zorunda kalırsınız. Neden? Toplumda hala YouTuberlık küçümseniyor, basite alınıyor da ondan. Zaten ‘tetikte’ bekleyen itiraz edecek olanlar var, bu hareketlerle de daha çok soğutmuş oluyorsunuz. Öyle ki bir yaygın gazeteye neredeyse tam sayfa manşet bile olundu. Uzmanları konuşturuyorlar, çocuklarını uzak tutun, şöyle tehlikeli böyle tehlikeli diye. İşte kaliteli içerik üretilmediği için ve bu gibi eylemlerle ‘abone kasmak’ için yapılan şov kokulu hareketlerden dolayı, insanları daha da uzaklaştırıyorsunuz. Her ne kadar en çok kullandığımız sosyal medya araçlarından da olsa YouTube, orasının bir meslek olabileceğini, yeni nesil bir iş ortamı olduğunu kavrayamıyor! Adım adım oluyor.
Gözaltına alınma süreçlerinin ardından kontrol şartıyla serbest de bırakıldı. Yayımladığı açıklama videosunda şunları söyledi Yılmaz: "Hepinize selamlar arkadaşlar. Dünkü olayla ilgili hislerimi size anlatmak istiyorum. Bir milli takım sporcusu olarak böyle bir konuyla ilgili karşınıza geldiğim için çok mutsuzum. Huzurlarınızda tüm Türk halkından özür diliyorum. O akşam maçı izlemeye gelen tüm futbol sever arkadaşlarımdan, stat görevlilerinden, tüm sporcu arkadaşlarımdan özür diliyorum ve beni affetmelerini diliyorum. Dün akşam maçı izlemek için her seyirci gibi stada gittim ve maç başladı. Oraya gitme amacım böyle bir video çekmek değildi. Maçı izlerken 15. dakikada inanılmaz heyecanlı bir durum oldu. Korner atışı sırasında maç durdu ve ben anlık refleksle bir anlık heyecana kapılıp sahaya atladım.”
Özür dilemesine tamam dersiniz ancak bu da ders olmalı. Ancak özür kabahati örtecek cinsten değil maalesef. YouTube için her şey mübah gibi bakılmaması gerekiyor. Diğer YouTuber arkadaşları da ne yaptın Abdü sen diyerek tepki gösterdiler.
Bu olay da sosyal medya YouTube açısından düşündüğümüzde, gelecekte bu işe niyetlenen kişiler için önemli bir emsal olay olarak tarihte kalacak. Her şeyin mübah olmaması gerektiğini, standartlar ölçüsünde ve o standartları aşacak düzeyde içerikler üretilerek ‘reklam’ olunmalı. Sonrasını toparlamak çok zor oluyor. Yapılan yanlıştır, her ne kadar abonelik geri çekilip tepki gösterilse de tekrar abone olunmaya başlanmıştır. Bu ortamda ünlü yapan da tepki gösteren de ‘takipçiler’ olduğu göz ardı edilmeden bu işler sürdürülmeye devam edilmelidir. Sahaya atlayan biriyle de tamamen sosyal medya kullanıcılarının iddia ettiği gibi rezil olunmaz belki ama neden yapılsın ki burasına bakmak gerekiyor. Umuyoruz YouTube mecrasında olanlar, alanda ülkenin temsili ve algısı açısından da, memlekette bu yeni iş alanlarına olan bakış açısı bakımından da içerikler üretirken daha dikkatli olurlar. Yoksa toplumun olumsuz bakışlarını üzerlerinde hissetmeye devam edecekler ve fırsat kollayanlara da malzeme çıkarılmış olacak. İyi içerikler üretilmesi ve futbol alanında gösterilen toplumsal ‘duyarlılığın’, başka alanlarda da gösterilebilmesi dileğiyle..!