Emre YELKEN

SULTAN ABDÜLHAMİD HAN VE İNÖNÜ

Emre YELKEN

   Olayın ilk kahramanı Mualla isimli verem hastası genç bir kız. Muallanın nasıl verem hastası olduğu o çirkin hadiseye girmeden olayı aktaracağım.
   Evet; hem de bir Ermeni hastanesinde kan kusarak ölen ve hiçbir fertden yardım görmeyen bu genç kız. (Milli Şef) diye anılan İsmet İnönü ve ailesine bir mektupla başvurmuş, halini anlatmış, o vakitler yeni keşfedilmiş bir ilaçtan (Streptomisin) bir miktar temini, hiç olmazsa iyi bir hastaneye yatırılması için bir mektupla yalvarıp yakarmıştı. Ve zavallı Mualla (Allah ona rahmet etsin) müracaatına tenezzül dahi edilip cevap alamadan ölüp gitmişti.
   İkinci kahramanımız ise Sultan Abdülhamid döneminde fakir bir memurun macerası. Aksarayda oturan fakir bir memur… Ayda o zamanın parasıyla 500 kuruş alıyor. Zevcesi gebedir ve doğum yakındır. Nihayet beklenmedik, tedariksiz bir anda sancılar başlıyor. Mevsim de kış… Adamın on parası yok… Ne doktor getirtebilir, ne de ebe…Ne yapsın şimdi bu adam? Hemen Bakırköy telgrafhasine koşuyor. O zaman Yıldız Sarayına telgraflar yalnız Bakırköy postahanesinden çekilebilirdi. Sultana hitaben acıklı bir tel çekiyor. Aynı günün gecesi, Abdülhamid, salonda otururken, telgrafı arzediyorlar. Aynen görmek istiyor; bir kere daha, bir kere daha okuyor ve mırıldanıyor. Demek benim tebeam arasında bu kadar çaresiz kalanlar da varmış. Hükümdar derhal emrediyor: Hemen bir saray arabası hazırlatın ve sarayın doktor ve ebelerini gönderin! Son süratle gitsinler! Şu bir kese altını da al, hediye olarak götürün; çocuğun masraflarına karşılıktır. Bana da hızla neticeyi bildirin! Huzurdan çıkan görevliler  emri  derhal yerini getirir . Yanlarında  Besim Ömer ve eski şehremini Cemil Paşa gibi en muktedir doktorlar, hastanın imdadına yetişirler. Sabaha karşı döndükleri  zaman Sultanın hala ayakta olduğunu hayretler içerisinde görürler. Abdülhamid, bu kadar basit bir iş üzerinde bile merak ve heyecanla, dalgın ve düşünceli, neticeyi bekliyor; beklide bu basit hadiseyi, devlet reisi ile halk arasındaki bağ noktasında önemli buluyordu. Sultan’a, nur topu gibi bir  erkek çocuk doğduğunu ve kendisine babası tarafından ‘Abdülhamid’ ismi verildiği söylenir.
   Sultanın böylece çehresinde ılık bir his gezindi; Sultan rahat bir nefes aldı ve huzur içerisinde istirahat köşesine doğru uzaklaştı, gitti. Gerisini siz hesap ve hayal ediniz.
   Bu kadar nefis bir karşılaştırma hakikaten yoktur. Allah Sultan Abdülhamid Han dan tekrar razı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları