Fevzi CEYLAN

İÇİMİZDE YAŞAYAN İNSANLIK MARKASI

Fevzi CEYLAN

Çocukluğumdan bir kesit hatırladım bugün. Nerden çağrıştırdı bilemiyorum ama bir arkadaşıma anlattığımda karşılıklı gülüştük kısa bir an.
     Sıcak bir yaz günü olduğunu iyi  hatırlıyorum. Yaşımın ilkokul beşlerin altında ikinci sınıf ile dördüncü sınıflarda gibi geliyor sanki.
    Şehirden bir tanıdığımız bana olacak kırmızı bir gocuk göndermişti. İçi yünlü, dışının astarı köyümüzde kimsede olmayan harika bir gocuktu. Aslında o gocuğun şehirdeki komşumuz Yıldız Ablaya ait olduğunu biliyordum. Çünkü annem onu Nergis Teyzenin gönderdiğini söylemişti.Onunda Yıldız isminde bir kızı vardı sadece.İki oğlu daha vardı ama onlar Almanya’da babaları ile yaşıyordu.
         Ertesi gün o sıcak havada kırmızı gocuğumu giyerek arkadaşlarımın arasına daldım. Arkadaşlarımın pek dikkatini çekmişti. Kırmızı rengi yaz güneşinin altında inanılmaz duruyordu.Herkesin bir anda konusu değişti.Oyunlarını bıraktılar yanıma yaklaştılar.Bu bir kıskanma nöbetiydi aslında.Bu sıcakta bu giyilir mi hiç.Bize hava atıyor baksanıza, diyorlardı.Gerçekten de öyleydi.Bu sıcakta giyilmezdi ve onlara hava atıyordum.Şimdi düşünüyorum da o zaman hava atacak hiç bir şeyimiz yoktu.
Ya şimdi hayatın tamamı hava. Evlerden, arabalardan, telefonlardan daha bilmem nelere kadar her şeyin bir markası var. Giyemediğini zaman hayatın yarımmış gibi hissettiriyorlar insana. Gömleğin, kravatın, kemerin , cüzdanın dahi kenarında hangi marka olduğunu en iri şekilde gösterilenlerden alınıyor.Hakikaten artık hepimiz marka giyiyoruz ama içimizde yaşayan insanlık markasını giymekte çok zorlanıyoruz nedense, o kısım hep sahte kalıyor. 
Yorumlar 1
neslihan fakıoğlu 03 Nisan 2013 18:07

nekadarda doğru söylemiş siniz büyükleri anladıkta küçüklere ne demeli onlar bile marka olmazsa giymiyorlar gelecekte allah çocuklarımızın yardımcısı olsun

Yazarın Diğer Yazıları