Hakan TOPUZOĞLU

2027'de Distopya Başlıyor, Hazır mıyız?

Hakan TOPUZOĞLU

Google'ın Eski Gurusu Uyardı:

Bazen öyle haberler düşer ki önünüze, şöyle bir durup düşünmeden edemezsiniz. Google gibi bir teknoloji devinin en tepe noktalarında görev yapmış, işin mutfağını herkesten iyi bilen Mo Gawdat adında bir adam çıkıyor ve diyor ki, "Arkadaşlar, 2027'den itibaren hepimizi yaklaşık 15 yıl sürecek karanlık bir tünel bekliyor."

Durun hemen panik yapmayın. Terminatör filmlerindeki gibi robotların dünyayı ele geçireceği bir senaryodan bahsetmiyor Gawdat. Mesele çok daha içeriden, çok daha "insani".

Asıl tehlikenin yapay zekanın kendisi değil, o teknolojiyi elinde tutan insanın ta kendisi olduğunu söylüyor. Yani sorun makinede değil, bizim o bitmek bilmeyen hırslarımızda, açgözlülüğümüzde. Kapitalizmin "daha fazla kar, daha az maliyet" denklemi, yapay zeka gibi güçlü bir araçla birleşince ortaya ne çıkıyor dersiniz?

İşsizlik. Ama bu seferki bildiğiniz gibi değil. Sadece fabrikadaki işçiyi değil, plazanın 20. katındaki beyaz yakalıyı, hatta o plazanın yöneticisini bile tehdit eden bir dalgadan bahsediyoruz. Gawdat, şirketlerin çalışan sayısını azaltmak veya mevcut üç-beş kişinin sırtına tüm yükü bindirmek için yapay zekayı nasıl iştahla kullandığını anlatıyor. Teknolojinin amacı insanın yeteneklerini artırmakken, bir anda insanın yerini alan bir canavara dönüşüyor.

Bu endişeler sadece lafta kalmıyor. Bakın, olay ne kadar ciddi. Geçtiğimiz aylarda Hong Kong'da bir finansçı, patronunun yapay zeka ile oluşturulmuş sahte görüntüsüne kanarak şirketin kasasından tam 25 milyon doları dolandırıcıların hesabına yolladı. Gördüğümüze, duyduğumuza olan güvenin buharlaştığı bir dünya düşünün. İşte distopya dediğimiz şey tam da böyle bir güvensizlik ortamında filizleniyor.

Peki, fişi çekip mağaralara mı dönelim? Tabii ki hayır.

Madalyonun bir de pırıl pırıl parlayan diğer yüzü var. Aynı yapay zeka, bugün tıp alanında devrimler meydana getiriyor. Kanser teşhisinde doktorların gözünden kaçanı yakalıyor, yeni ilaçların keşfini yıllardan aylara indiriyor. Eğitimde her öğrencinin kendi hızına göre öğrenmesini sağlayan sistemler kuruyor, bilimsel araştırmaların önünü açıyor.

Velhasıl, Mo Gawdat'ın çizdiği tablo bir felaket senaryosu değil, hepimiz için ciddi bir uyarı. Bir yol ayrımındayız. Önümüzde iki seçenek var: Ya bu muazzam gücü, insanlığın sorunlarını derinleştirmek için kullanıp küçük bir elitin daha da zenginleştiği, geri kalanların ise figüran olduğu bir dünya hazırlayacağız ya da aklımızı başımıza toplayıp bu teknolojiyi insanlığın ortak faydası için kullanacağız.

Şirketler etik kurallarını oluşturacak, hükümetler akıllı ve caydırıcı yasaları devreye sokacak, bizler ise birey olarak dijital okuryazarlığımızı artırıp her önümüze gelene inanmayacağız.

Unutmayın, teknolojiye yön veren de, onun esiri olan da insandır. Tercih bizim.

Yazarın Diğer Yazıları