Hakan TOPUZOĞLU

'Beyin Hücrelerinden Kodlara: CL1 ve Yeni Zekâ Çağı'

Hakan TOPUZOĞLU

Bilim kurgu kitaplarında okuduğumuz, filmlerde izlediğimiz olaylar artık laboratuvar masalarında hayat buluyor. Avustralyalı girişim Cortical Labs’ın geliştirdiği CL1, bunun en çarpıcı örneği. Bir bilgisayar düşünün: İçinde sadece silikon devreler değil, canlı insan nöronları da var. Evet, yanlış duymadınız. CL1, beynimizden alınan hücreleri kullanarak hesaplama yapabilen dünyanın ilk ticari biyolojik bilgisayarı.

Bundan birkaç yıl önce aynı şirket, “DishBrain” adlı bir kültür kabındaki nöronlara basit bir Pong oyunu oynatmıştı. O zamanlar bir bilimsel şov gibi görünen bu deney, bugün CL1 ile ticari bir ürüne dönüştü. Mart 2025’te tanıtılan cihaz, artık yalnızca araştırmacıların değil, geleceğin bilgi işlem paradigmasını merak eden herkesin gündeminde.

CL1’in Kalbi: Canlı Nöronlar

CL1’in içinde, gönüllülerden alınan hücrelerin dönüştürülmesiyle elde edilen yaklaşık 800.000 insan nöronu bulunuyor. Bu hücreler, bir çip üzerindeki ince elektrot dizilerine yerleştiriliyor. Elektrotlar sayesinde nöronlara sinyal gönderiliyor ve onlardan gelen yanıtlar kaydediliyor.

Kısacası, geleneksel bilgisayarların transistorları burada canlı sinir hücreleriyle değiştiriliyor. CL1’in “biOS” adını verdiği özel işletim sistemi ise bu hücreleri sanal bir ortamda eğitiyor, onların verdiği yanıtları işleyip döngüye sokuyor. Bu, yazılım ile biyolojinin dansı gibi bir şey.

Üstelik cihazın enerji tüketimi de şaşırtıcı derecede düşük. Büyük yapay zekâ sunucuları megavatlarla ölçülen güç harcarken, CL1 bir raf sistemiyle 1 kW’tan az enerjiyle çalışabiliyor. Yani doğanın dört milyar yılda optimize ettiği bir sistemin, mühendisliğin en “yeşil” çözümü olması hiç de şaşırtıcı değil.

Fiyat Etiketi ve Erişim Yöntemleri

“Peki bu biyolojik mucize kaça satılıyor?” diye sorabilirsiniz. Cevap: ucuz değil. CL1’in güncel fiyatı 35.000 dolar civarında. Büyük laboratuvarlar için alınabilir, bireysel meraklılar için ise hâlâ astronomik. Toplu alımlarda birim fiyatın 20.000 dolara düştüğü, ayrıca haftalık 300 dolar kiralama seçeneklerinin de sunulduğu belirtiliyor.

Cortical Labs, cihazı yalnızca satmakla kalmıyor, aynı zamanda “Wetware-as-a-Service” adıyla bulut üzerinden de erişime açmayı planlıyor. Böylece dünyanın herhangi bir yerindeki bir araştırmacı, Melbourne’deki laboratuvarda çalışan bir CL1 ile deney yapabilecek.

 

 

Potansiyel Kullanım Alanları

CL1’in vaat ettiği potansiyeller az buz değil:

  • Kişiselleştirilmiş tıp: Bir hastadan alınan hücrelerle ilaç testleri yapılabilecek. Yan etkiler, etkinlikler günler içinde gözlemlenebilecek.
  • Hayvan deneylerine alternatif: İnsan biyolojisine daha yakın sonuçlarla etik tartışmaları azaltacak.
  • Nörobilim araştırmaları: Alzheimer, epilepsi, Parkinson gibi hastalıkların mekanizmaları gerçek nöron ağları üzerinden modellenebilecek.
  • Robotik ve yapay zekâ hibritleri: Canlı nöronların hızlı öğrenme kabiliyeti, yapay zekâ algoritmalarıyla birleşerek yeni nesil kontrol sistemlerine kapı aralayacak.

Etik Sorular: Sınır Nerede?

Ama işin bir de ürpertici tarafı var. Canlı insan nöronlarını kullanmak, ister istemez “bilinç” tartışmasını gündeme getiriyor. CL1’in nöronları elbette bir insan beyni kadar karmaşık değil. Ama ya ileride daha büyük, daha kompleks ağlar geliştirildiğinde? Bir noktada “bilinç kıvılcımı” doğarsa, bu cihazlara nasıl yaklaşacağız?

Bir diğer sorun, hücrelerin kaynağı. Şirket gönüllülerden alınan kan örneklerinden türetilen nöronlar kullandığını söylüyor. Ancak biyolojik materyalin rızası, saklanması ve kullanımı ciddi bir etik denetim gerektiriyor.

Ve elbette kötüye kullanım ihtimali. “Biyolojik hackerlık” gibi senaryolar bugün kulağa fütüristik geliyor olabilir, ama birkaç yıl önce canlı hücrelerle Pong oynamak da öyleydi.

Yeni Çağın Eşiğinde

Benim kanaatim şu: CL1, bilgisayar tarihindeki bir dönüm noktası. Nasıl ki ilk transistor 1947’de icat edildiğinde kimse günümüzdeki akıllı telefonları hayal edemiyordu, bugün de CL1’in bizi nereye götüreceğini tam kestiremiyoruz.

Ama kesin olan şu: artık zekâ yalnızca dijital bir olgu değil. Canlı hücreler, yazılımlarla birlikte yeni bir bilgi işlem çağını başlatıyor. Bu çağda bizi asıl zorlayacak olan şey, teknolojinin hızına yetişmek değil; etik pusulayı kaybetmeden yol almak olacak.

 

Yazarın Diğer Yazıları