Hamza ÇAKIR

Arındırılmış Takvimler

Hamza ÇAKIR

Takvimler, eskiden her evin duvarı için olmazsa olmaz nesneler sırlamasında kendine ilk sıralarda yer bulurdu. İçerisinde her gün için bir ayet, bir hadis, bir özlü söz veya ahlaki bir öğüt yer alırdı. Hatta her gün için bir erkek bir de kız ismi bile vardı. Kandiller ve bayramlar takvimde özel olarak işaretlenirdi. Yapılacak her planda bunlar göz önüne alınırdı.

Modern kapitalist üretim sistemi, yalnızca ekonomik yapıları değil, kültürel, toplumsal ve hatta dini alanları da dönüştürme gücüne sahiptir. Bu dönüşümün en çarpıcı örneklerinden biri de takvimlerin yeniden yapılandırılmasında ve dini günlerin içeriğinin boşaltılarak birer meta haline getirilmesinde kendini gösterir. Kapitalizm, kutsal olanı seküler bir forma sokarken, dini günleri birer tüketim etkinliğine dönüştürerek, inanç sistemlerini piyasanın bir parçası haline getirir. Böylece takvim, artık dini günlerin hatırlandığı bir araç olmaktan çıkıp, tüketimin planlandığı bir zaman çizelgesine dönüşür. 

Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı gibi dini ve kültürel olarak yoğun anlamlar taşıyan günler, kapitalist üretim sisteminde artık büyük ölçekli pazarlama stratejilerinin merkezinde yer almaktadır. Ramazan ayının içerisinde yaşanan alışveriş çılgınlığı, zincir marketlerin “kilo garantisi” veren kurban kampanyaları, bayram zamanlarında artan tüketim ve çoktan sıla-i rahim yerine takvimlerde yerini almış beş yıldızlı oteller bu özel günlerin anlamının zayıfladığını ve bize manevi anlamdaki getirilerinin yerine ekonomik getirilerinin ön plana çıktığını gösteriyor. Bu durum, dini uygulamaların bireysel anlamından ziyade kitlesel tüketim davranışlarına hizmet edecek şekilde yeniden şekillendirildiğinin bir göstergesidir.

Kapitalizmin yarattığı bu dönüşüm süreci, yalnızca dini günleri değil, zamanın kendisini de sekülerleştirir. İçerisinde yaşadığımız çağda “zaman”, üretimin ve tüketimin düzenlenmesi gereken bir kaynaktır. Bu bağlamda takvim, toplumu çalışma, tatil yapma ve tüketim davranışlarını yönlendirme aracı haline gelir. Örneğin hiçbir özel günü ve fırsatı kaçırmayan alışveriş haftaları, ekonomik döngüyü canlı tutmak için oluşturulmuş yapay kutlamalardır. Bu günler, seküler anlamda tatil olarak kabul edilirken, gerçek anlamda bir “dinlenme” ya da “kutlama” yerine, yoğun alışveriş faaliyetleriyle doldurulmuştur. Dolayısıyla takvim, artık dini anlamda bir hatırlama biçimi olmaktan çok, ekonomik stratejilerin uygulandığı bir pazar planı haline gelir.

Bahsetmiş olduğumuz örneklerin sonucunda diyebiliriz ki kapitalist üretim biçimi, bütün bu kutsal kabul edilen şeyleri birer meta haline getirerek içini boşaltır; yani bir dini gün, içerdiği manevi değerlerle değil, piyasadaki karşılığıyla anlam kazanır. Bayram hediyeleri, özel menüler, kampanyalı ürünler ve tatil paketleri bu günlerin yeni simgeleri olur. Dini uygulamalar, inançtan koparılarak tüketime yönelik öğelere indirgenir. Sonuçta ortaya çıkan şey, Allah rızası için yapılan bir ibadet değil, ticarileşmiş bir tüketim davranışıdır. Takvim artık inancın değil, ekonominin rehberidir. Ve artık öyle günler yaşıyoruz ki neyin gerçekten “dini”, neyin sadece “özel indirimli” olduğunu ayırt etmek oldukça zor bir hale gelmiştir.

4 Haziran 2025 :           Erkek İsmi: Hamza

                                        Kız İsmi: Hatice

 

Yazarın Diğer Yazıları