
YENİ ANAYASANIN İLHAM KAYNAĞI-2
Kasım OKUT
Milletimiz gerçek İslam hayatını benimser ve yaşamaya başlarsa insanımız yalandan, hileden, fitneden ve fesattan uzaklaşacaktır. Mahkemeler , karakollar, hapishaneler boşalacak, icra dairelerine ihtiyaç kalmayacak, insanımız hayırda ve iyilikte yarışacak. Üretime yönelecek, faiz kurumları çöküp gidecek, Karz-ı hasen kültürü yeniden hayata hakim olacak. Meyhaneler, kumarhaneler, kahvehaneler fonksiyonunu kaybedecek; fuhuş, gasp, tecavüz, hırsızlık olayları asgari noktaya gelecektir. Sosyetik hayat biçimine itibar edilmeyecektir. İnsanlar birbirine değer verecek, ahlakı güzel olmak, hoş geçinmek, sevinçleri ve tasaları paylaşmak üstün insanın kıymet ölçüsü olacak, medeniyet ay ışığı gibi karanlıkları aydınlatacaktır.
Yeniden İslam olmak; kaybettiğimiz insanlığımızı, kaybettiğimiz ihlasımızı, kaybettiğimiz edep ve terbiyemizi, kaybettiğimiz faziletimizi ve üstün ahlakımızı keşfetmemiz, hayır ve iyiliğe yönelmemizdir. Batıl mabutlardan vazgeçmemiz ve mutlak olarak Allaha kulluğumuzu has kılmamızdır.
İslam’dan ilham alınarak hazırlanacak anayasanın ruhu ve özü mutlak manada hakkın ve adaletin kendisi olacaktır. Çünkü bu anayasa insanlığın maddede ve manada kurtuluşu için hazırlanmış kanunlar mecmuudur. Anayasa ne demokrasidir, ne kapitalizmdir, ne sosyalizmdir ne komünizm, ne krallık, ne de derebeyliktir. Hükümdarla köle eşit haklara sahiptir. Özgürlükler adına insanoğluna ve tüm yaratılmışlara zararlı olan yapıntılara ve uygulamalara geçit verilmez. Adalet o kadar önemlidir ki, o olmadan ülkede huzur, emniyet, kardeşlik sağlanamaz.
Adil Devlet mutlak manada milletinin hizmetkârıdır. Devlet yalnızca amir devlet değil hadim devlettir. Devlet tüm fertlerinin güvendiği bir kurtuluş sığınağıdır. Bu devlete “Devlet-i ebed müddet” denilecektir. Onun içindir ki devlete isyan eden asiler derhal idama mahkûm olurlar. Çünkü fitne unsurudurlar. Fitne anında bastırılır ve yok edilir.
Şimdilik istediğimiz anayasa İslam anayasası olmasa da İslam hukukuyla barışık olmalı, Müslümanlara iman, ibadet ve Müslümanca yaşama fırsatları tanımalıdır.
Hülasa Anayasa birlik ve beraberliğimizi sağlayan en önemli ve en güçlü nizamnamedir. Hiç unutulmamalıdır ki, İslam anayasası ve idare hukukun İslam âleminde ihyası ve hayata geçirilmesi her şuurlu Müslümanın biricik özlemidir.
1856 yılında Hindistan’ın İngilizler tarafından işgaline kadar Orta Asya’da büyük bir coğrafyada hükümran olan Türk-Moğol İslam devletinin hükümdarları arasında yer alan Ekber Şah’ın torunu Evrengzib elli küsur yıldır hükümdarlığı döneminde İslam ulemasına son derece değer verdi , itibar gösterdi. Alimlere “haydi, buyurun, devletimiz sizin emrinizde. İslam anayasasını, idare hukukunu hazırlayın. Ben de bunu uygulayım” dedi. Bu dönemde devletin etrafında çöreklenen şahsiyeti bozuk düzenbaz, dalkavuk, riyakâr din adamlarını tamamen tasfiye etti. Şah Veliyullah Dehlevi , İmam-ı Rabbani gibi alimleri toplayarak gerçekten o günün şartlarına göre “Fetava-yı Hindiyye” isimli İslam hukukunu ihtiva eden meşhur eserin telifini sağlamış oldu. Bu kitap Osmanlı cihan devletinin ihtisas medreselerinde yıllarca ders kitabı olarak okutuldu. Devletin yönetiminde bu eser kadıların ve valilerin müracaat kitabı oldu.
Erbakan’a yönelttiğim soru
1995 yılında Nevşehir’in Orsan Oteli’nde Refah Partisi’nin üç gün devam eden toplantıları oldu. Biz Kayseri’den değişik meslek gruplarından müteşekkil bir otobüs dolusu kişiyle bu toplantılara katıldık. Bir akşam saat 9-10 sıralarında idi. Otelin toplantı salonu dopdolu idi. Ses çıkmıyordu. Rahmetli Erbakan hoca coşkulu konuşuyordu. Nihayet ‘sorusu olanınız var mı?’ denildi. Ancak bu arada hoca ‘netice olarak hedefimiz Kuran devleti kurmaktır’ demişti. İşte burada tarihi sorumluluğunu ortaya koyarak ayağa kalktım ve aynen şöyle seslendim. “Efendim! Ben liderime tam olarak bağlıyım. O bana gecenin geç saatinde yatağında yatarken ‘kalk hemen silahı takın, falan yere git, orada ya şehit ya gazi olacaksın!’ diye emretse koşarak giderim. şunu sormalıyım, peki Kuran devletinin anayasasını hazırlamadan ele geçirdiğiniz devleti nasıl yöneteceksiniz? Yeni devletin valileri, belediye başkanları, bakanları, ordu komutanları hatta mahalle ve köy muhtarları, maarif yetkileri vs neye göre ve nasıl ülkeyi yönetecekler?” Merhum Erbakan Hoca durakladı, şoke olmuş gibi oldu. Sanıyorum 35 dakika cevap vermeye çalıştı. Aynı gün benim Avrupa’ya gönderilmemi emrediyor. Arkadaşımız
Miktat Sevim hoca durumu bana bildiriyor. Nitekim bir hafta sonra Avrupa Milli Görüş Genel Merkezinin davetiyle Almanya’ya gitmiş oldum. Daha sonra on iki yıl boyunca on ayrı Avrupa ülkesinde İslami irşat ve tebliğ hizmetinde bulunmuş olduk. Hülasa eğer devletimiz yeniden iki milyar nüfusa yaklaşan İslam aleminin önderi olacaksa hatta tüm insanlığın hidayetine vesile olacaksa, Dünya mazlum milletlerinin hamisi olacaksa İslam anayasası ve idare hukuku çalışmalarını sürdürmelidir.
Yeni anayasayı hazırlayan ilim heyetinin omuzlarında büyük veballer vardır. Türkiyemizde bir miktar seküler düşünce mensuplarından, dinden-imandan uzaklaşmış fasıklardan, komünist ruhlu ateistlerden asla çekinmemelidirler. Şeytanın kulları olan bu çevreler hiçbir zaman ülkeye hizmet sunamadılar ve sunamayacaklardır da… Yani it ürüyecek kervan yürüyecek.