
Ağır muhalefet içerir!
Mehtap Karakaya YÖRÜK
Düşündükçe var olanlara değil düşündükçe yok olanlara..
(Kusura bakma Descartes; Oğuz'un tarafındayım.)
Sisteme tepki olarak doğmuş bir kadının bilime adanmış hayatından bir pencere.. Ve bir isyan:
HEPİNİZE MUHALİFİM!
Bu mukayese işinde cidden sınıfta kaldık!
Geçen yine düşünüyorum, "dünü bugünün kafasıyla düşünmek" hastalığını niçin birincil hastalıklar grubuna almıyorlar diye.. Zaten kim/ne hak ettiği yerde ki?
Toplumsal kıyaslamalar/toplumda kıyaslamalar; adı her ne ise..
Hayatın her safhasında hem de acımasızca maruz kalan, maruz kaldığı halde kendi de aynı acımasızlıkla bu bayrağı devralan insanlar, insanlarımız..
Vicdan bulamadım, bari beyinlere sesleneyim:
1-Sen hiç Abraham Lincoln ile Hz. İsa'yı kıyaslayan bir Hristiyan gördün mü? Ya da Hz. Musa ile Ariel Sharon'u kıyaslayan bir Yahudi? Ben her gün Hz. Muhammed ile Mustafa Kemal Atatürk'ü kıyaslayan bir sürü CAHİL görüyorum!
"Olmasaydın, olmazdık." diyor millî bir hisle biri, diğeri hemen aynı şeyi Tanrı'nın elçi olarak gönderdiği peygambere uyarlıyor. Hey CAHİL! Neyle neyi kıyaslıyorsun? Kimi kimle yarıştırıyorsun? Her ikisini de sevmek bu kadar mı zor? Sığmıyorsa kalbine ikisi, sorun yine sensin!
2-Irkçılıkla suçlanan/dışlanan bir yazar, bilim adamı, ideolog, Türkolog, Tarihçi, şair Hüseyin Nihal Atsız..
Yargılaya yargılaya bitiremediler! Sen 1905 gibi bir tarihte doğsan, küçük yaştan itibaren Türk dışında diğer tüm milletlerin ihanetlerini görsen ne olurdun acaba? Atsız'ın yaşadığının onda birini dahi yaşamadan, komşusuyla park yeri uğruna kavga eden insan topluluğu; konu VATAN biliyor musun?
3- Evli insanla bekar insanı kıyaslamak..
Saçmalık!
4-Kendi çocuğu ile başkasının çocuğunu mukayese etmek ki çocuğun velisi sensin!
6- Akademik camianın kompleks kokan yegâne hastalığıdır: Branş üstünlüğü kavgası! Edebiyat bölümünde Eski Türk Edebiyatı ile Yeni Türk Edebiyatını yarıştıran gördüm.. Hangisi ağaç kovuğundan çıktıysa söyleyin; inkâr edelim(!), reddedelim(!), gebertelim(!).
7- Bu olmazsa olmazlardan tabii..
Mal/mülk kıyaslama! Asgari ücretlinin eşyası ile evindeki eşyayı mukayese eden fabrikatörler ve eşlerine de selam!
Bu liste uzun vesselam..
Evvelâ empati kurmayı ve geniş düşünmeyi öğrenmek, irdelemek, araştırmak.. Okumak yani! Anlamak, idrak etmek..
Her ideolojinin, her görüşün yobazı da ne sevimsizdir.. Uçlarda gezinip tek doğruyu kendi doğrusu sanan zavallılara not:
Din kutsaldır ve siyaset gibi kıblesiz bir mercide işi yoktur. Siyaset çirkindir, dinin böylesi bir çirkinlikle yan yana durması kabul edilemez!
Bilim de kutsaldır. Ve bilim merkezlerinde siyasetin işi yoktur!
En uzak durması gereken yerlerin tam göbeğine oturttuğunuz siyaset insan zihnini işte böyle daraltıyor, azaltıyor. Fikir savaşı yapmak istiyorsun ama ne yazık ki muhatabın silahı yok!
Birlikte, kabullenerek, saygıyla, incitmeden yaşayabilmek yok, birbirimizin boğazına çökelim olur mu? Hatta doğrayalım! Sağcısı ayrı dert, solcusu ayrı! Ayrıca Emperyalizme bu kadar karşı olup, Emperyalizmin seksen öncesi ülkeme soktuğu "sağ-sol" fitnesinin peşinden giden, kendini "yön"lere göre tasnif edenlere de gıcığım! Biri diyor ki: Kalp soldan atar! Diğerlerinin ki burnundan mı atıyor arkadaşım? Diğeri de: Sol elle taharetlenilir! İyi, sol kolunu kes o zaman! Böyle "TIRT" bir savaşa, böyle "TIRT" bir slogan! Ya bu vatanı seviyorsundur ya da sevmiyorsundur! Neye inandığının, nasıl yaşadığının ne önemi var a CAHİL!
Kitabın ortasından konuşan Nietzsche Bey der ki:
"Bir ülkede sanat ve edebiyattan çok siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf ülkedir."
-Efendim, bir şey mi dedin Einstein?
-“Aslında herkes bir dahidir… Ama siz kalkıp bir balığı ağaca çıkma yeteneğine göre yargılarsanız, balık tüm ömrünü bir aptal olduğuna inanarak geçirecektir.”
-Aynen!..
+Neden mi üslubum böyle?
-E anladığınız, kullandığınız dil. Siz tevazu gösterdiniz de biz mi mütevazı olmadık?
Ah o "hep haklı ve namuslu" pozlarınız yok mu...
Bir biber değilim ama epey acıyım!
Her kulağa fısıldayan ses olmaktansa, yalnız kalmayı tercih ederim.
Teşekkür ederim.
Hadi beni taşlayın!..