
Benimle ya Oğuz'ca konuş ya da sus!
Mehtap Karakaya YÖRÜK
Tehlikeli Oyunlar'dan, Tutunamayanlar'a, Oyunlarla Yaşayanlar'dan, Mustafa İnan'a, Eylembilim'den Korkuyu Beklerken'e... Güzel insandır Oğuz Atay... Oğuz'ca konuşmadan Oğuz'u anlayamazsın. Oğuz'un Olric'i vardı, bizim de Oğuzumuz
Bana Oğuz'dan "Albayım" kaldı.. Müsaadenle Oğuz, "Albayım"da senin gibi ölümsüz olsun! Bayrak artık bende! "Albayım"ı sorarsan kahrımla meşgul. Hep kahır yok elbette.. Gideni uğurlarken, geleni ağırlıyor, ince eleyip, sık dokuyoruz "Albayım"la.. İnsan tahlillerinde yanılmayışımıza, en çok da korkaklara gülüyoruz.
Arada bir Nietzsche gelip, bir aforizma patlatıyor: "Duyarlı ikiyüzlülüklerin peşinde bir av: Şimdi yüreklerdeki tüm fare kapanları yeniden kuruldu." "Unutan kazanır." diyoruz kaytan bıyıklarına bakarak...
Nietzsche gidiyor, "Sahnenin Dışındakiler"den Tanpınar geliyor bazen.. Zaman diyor, mekân diyor.. Seviyoruz ama âtî maziden daha cazip geliyor. "Bugün, yarın, dün oluyor." Biz hiç istifimizi bozmuyoruz.
Atsız geliyor kaşları çatık ve dimdik: "Meçhul kaderin çizdiği yoldan gideceksin/Bilmem ki bu meçhulleri hep Tanrı mı yazmış?/Öyleyse bırak, ruh bütün işkenceyi çeksin/Bin bir kere ölmeksizin insan yaşamazmış…" Ne hissedersek dibine kadar! Korkuyu beklemiyor, korkunun kendisi oluyoruz.
Albayımla birlikte "anormal" dedikleri "normallerin" bunaltıcı dünyasından kitaba sığınıyoruz. Yine duramıyor, insanlara, topluma yükleniyoruz. Ve biz okudukça yok oluyoruz Oğuz! Çark eden insanlara acıyor, cesurların çoğalması için yakarıyoruz.
"Aldırma gönül" diyoruz genelde. Ama gerçekten öyle! Haketmeyene hiçbir şey verilmez! Mücadele etmeyene günahımızı vermeyiz bilirsin/anlarsın! Noktalarımız ardından gelen virgüllerimiz yok bizim! Sanat seviyoruz, Dali ile delirip, Yusuf Atılgan ile uslanıyoruz. Sevenimiz az anlayacağın.. Zaten sevmek de cesaret işi! Korkak ne bilsin!
İzninle Oğuz, "Albayım "a iki çift lafım var:
1- Kendi gözlerime baktığımda bir tek korkuyu göremiyorum Albayım. Bu yüzden korkakları sevmiyorum.
2-Sadece korkaklar sırt çevirir Albayım. Size insan denen nesneye GÜVENMEMEKTEN ve İNANMAMAKTAN bahsetmiştim. Yanıldım mı, şaşırdım mı? HAYIR!
3-Toplumda ahlak polisi kesilenlerin şuuraltında yatan ahlâksızlıkları gördüğümden beri mutluyum Albayım.
4-Para bu kadar Tanrılaşmışken postmodern putperestlerin neyine itibar edeceksin Albayım?
5-Her şey birden olmaz, güzellik emek ister. Ama neden güzel şeyler birden olmaz da kötü-çirkin şeyler birden olur? Dengesizliği de sevmiyorum Albayım!
6-İstikrar! Ne sevgilerinin arkasında duruyorlar ne nefretlerinin. Sorsan normal Albayım! Normal (!)
7- Ve korkaklar Albayım! Bak bunlara değer verme! İnanma! Aldanma! Önünü döndüğünde gördüğün sadece SIRTLARI olacak!
8-Ve ben Albayım.. Sadece cümlelerime nokta koymakta zorlanırım!
9-Nedir izâfîlik? Güç mü? Bence zavallılıktan öte bir şey değil. Diyorum ya Albayım; bunlar postmodern materyalizmin sefil kuklaları..
10-Onaylanan "ev", taşlanan "sevgi". Hadi ev-li ve sevgi-li kelimelerini madde ve mânâ üzerinden tahlil edelim! Gülüyorsun Albayım...
11-Herkes mi yanlış anlamaya meyilli Albayım? Yoksa ben mi doğru değilim? Eğriliklerin kol gezdiği bir dünyada eğri olmak mıdır "insan"lık, insanlık dışı doğru kalmak mı? Bilemedim...
Bilinçakışı, iç monolog.. Şuurunun altını üstüne getirenlere, Oğuz'ca konuşanlara ithaf olunur..
Oğuz Atay'a sevgi, saygı ve özlemle..
Yaşasın Oğuz'ca!..
Yaşasın Türkçe!...