
Orantısal manifesto
Mehtap Karakaya YÖRÜK
Zihin ve mekân kavramları üzerine yorduğum sevgili beynimin aziz hücrelerine saygıyla...
"Ne ilginçsin!" Hayır!
"Akıl idrak edemediğini inkâr eder." buyurmuş düşünür. Güzel buyurmuş.. Burayı açmıyorum ki bir mesaj daha ne kadar net olabilir?
Zihin ve mekân..
Burada iki hususa çekeceğim seni sevgili dikkat, dağılmazsan zatım epey bahtiyar olacak:
Evvelâ mekânın boyutu ile fikrin çapı..
Yarı mekânlarda yarı çapta, dar mekânlarda ziyadesiyle dar, geniş mekânlarda ise ufkun derinliğine diyecek yok!
İnsan zihnini küçülten en önemli etkenlerden biridir mekân. Tekdüze yaşanan bir hayattan farklı fikirler çıkmasını beklemek, ruhî tatmin boyutunu Everest'teymişçesine algılamak beyhude!
Mekân kavramı ne kadar dar ise zihinde o denli dar ki durumun tersi de malum..
Bu gruptaki insan yüzdesine gelecek olursak..
Dar düşünen oranı ile başa baş!
Acı!
Acı ki zavallıca, avamca şeylerden kişiliğini, kadınlığını, erkekliğini, zihnini, ruhunu tatmin eden insanlara!
Yazık!
Yazık ki bu tipolojinin sayısal çoğunlukta oluşuna!
Bedenin değil ruhun sefaletine yazık!
Ufkunun ötesini ötekileştirene de yazık!
Yazık ki her meslek grubuna sızmış dar zihniyete!
Önce kalıplaştır, sonra yapıştır!
Bilim yok, sanat yok! Şekilcilik desen.. DEME!
Reçete 1:
Hava değişimi şart!
Reçete 2:
Rekabet kaliteli ve üst işler içindir. Zavallı egoların tatmini için değil!
Reçete 3:
Kıskandığını ya da hoşlandığını taklit eder insan. Taklitçi değil özgün ol ki taklitler aslını yaşatmasın, acırsın/kanarsın!
Reçete 4:
Asla yenemeyeceğin biri ile yarışa girme! Fark ediyor ve susuyordur çünkü! Çünkü zekîdir ve unutma onun için sadece teferruatsın! Bir hamlesinde dağılırsın!
Diğerine geldi sıra..
Bir mekân ne denli dar olursa olsun zihnin ufkunu derya edebilmek için OKUMAK gerekir. Beşinci reçeteyi de vermiş olduk böylece..
Değil mi sevgili dikkat..
Değil mi Albayım!..