
Yüz yıllık çınar: Halil İnalcık
Mehtap Karakaya YÖRÜK
Yüz yıllık çınar devrildi. Muazzam bir örneği, muhteşem bir insanı, kendi metodolojisi ile fark yaratmış eşsiz bir bilim adamını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz.
"Türk tarihçilerine bir öneride bulunmak gerekirse diyebilirim ki daima belgelere sadık kalın. Eğer hakikati ortaya çıkarırsanız bu daima bizim lehimizedir, çünkü bugüne değin tarihimiz hakkında yazılanların çoğu ya yalandır, ya çarpıtmadır. eğer mübalağa yaparsanız kendinizi kabul ettiremezsiniz, sizi ciddiye almazlar." sözleriyle hafızalarda daima yer edecek şerefli bir yol haritası bırakarak giden Halil İnalcık'ın bizlere en büyük ve en güzel mirası eserlerinin yanısıra bilim ile aklı doğru kullanma ve meslekî namus olacak. Dünya'da otoritesi kabul edilmiş, sayılı 2000 bilim adamı arasında bir Türk'ün olduğunu bilmek ve bu güzelliği ebediyen yaşayacak olmak bizim için ne kadar büyük bir onur…
Amerikalı sosyal bilimci Immanuel Wallerstein’ın “Bugün dünya üniversitelerinde İnalcık okunuyor ve okutuluyor. Onu dar anlamda bir ‘tarihçi’ olarak düşünmek elbette yetersiz kalır. Bizzat tarih disiplinine şekil vermiş, kendi metodolojisini ve bilgi birikimini tarihçilik mesleğine kazandırmış bir kişi olarak İnalcık, bilim çevrelerinin üzerinde uzlaştığı seçkin bir isimdir. İnalcık ekolüne mensup yüzlerce öğrenci, sadece birincil kaynakları kullanma, belge ve arşivleri inceleme yönünden değil modern anlamda tarihe sosyo-ekonomik ve kültürel birçok cepheden bakabilme becerisini ondan öğrenmiştir. Yeni kuşak tarihçiler, Akdeniz, Osmanlı ve Balkan tarihi üzerindeki birçok yanlışın tashih edilmesini ona borçludur. Kitapları, sayısız makale ve ansiklopedi maddeleri, sosyal bilimciler için göz kamaştırıcı bir hazine mahiyetindedir. İnalcık, bu sahanın en seçkin uygulayıcılarından biri. Dünya bilimine katkıları su götürmez. Çabalarının hedefi haline gelmiş konu üzerinde bize sadece tefekkür etmek düşer.” şeklinde tanımladığı İnalcık sadece ülkemizde değil tüm dünyada örnek alınan bir bilim insanı idi.
"Hocaların hocası" diye anılan İnalcık için öğrencisi Prof. Dr. İlber Ortaylı da şu muhteşem tespitlerde bulunmuş;
"Cumhuriyetimizin ilk büyük kültürel eseri olan Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin kurucu öğrencisidir. İlk nesildir. Halil hoca tam 4 nesil hocamızdır. Yetiştirdiği büyük bir dergahtır, büyük bir kaynaktır. Yani onun talebelerinin 4. nesli doktoralı olarak Türkiye ve muhtelif yerlerde hocalık yapıyorlar.
Yazdığı eserlerin sayısı 1200’ü geçer. Bunlar muhtelif dillerdedir. Balkan tarihini baştan sona değiştirmiştir. Son derece az bilinen önyargılarla incelenen bir tarihi bir dönemdir. Tamamen ayrı yöntemlerle yaklaşmayı sağlamıştır. Balkanlı tarihçilerin son derece hürmet ettikleri, çekindikleri bir hocaydı. Bu çekinenlere biz de dahiliz. Tatlı sert bir hocaydı. Profesör Bernard Lewis onun için ‘herkes zamanında büyük alimdir, fakat bu bütün zamanların büyük alimi olacak’ demişti.
Bir asırlık ömrünü olağanüstü biçimde dikkatle kullandığını, verimli geçirdiğini söylememiz gerekir. 20’li yaşlardan itibaren makale yazmaya başlamıştır. Aşağı yukarı 80 yıla yaklaşıyor. Yazdığı makaleler çığır açmıştır. Her dildedir. Göstermez, fakat birkaç dilde okurdu. Çok iyi tercüme yapardı. Bütün bunları yapan adam, Türkiye ürünüdür. Yabancı üniversitelere gittiği zaman talebe değil, hocaydı artık. Beklenen şöhretli bir hocaydı, Amerika’da, İngiltere ve başka ülkelerde.
Halil Hoca bir müessesedir, bir kurumdur. Bu ülkenin yetiştirdiği, iftihar edeceği bir münevverdir, bir tarihçidir. Talebeleri onun talebesi olmakla her zaman iftihar ederler ve edeceklerdir. Hatta talebesinin talebesi olmakla iftihar edeceklerdir. Bunların içine Dil Tarih dahildir. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin kürsüsünün idare tarihi dahildir. Köprülü’den sonra o almıştır bizim oradaki kürsüyü… Bilkent’in Tarih Bölümü’nün gerçek kurucusu odur. Ve tabi Şikago Üniversitesi Dil Tarih Bölümü’nü 20 yıla aşkın bir süre yönetmiştir. Birçok Amerikalı ve başka milletten olanı yetiştirmiştir. Kendi hatırasında da yazdığı gibi Dil Tarih’in açılış toplantısında, Atatürk’ün de bulunduğu toplantıda yolunu, yöntemini çizmiştir. Bu ‘Atatürk’ün yoludur’ diyor. ‘Türkiye tarihini onun çizdiği yolda yazacağız’ diyor ve öyle de oldu."
Gurur ve onur kaynağı, örnek bilim adamına saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Ruhu şad olsun...