Değerli dostlar Erzurum’da Abdülbaki Çınar Hocamızla beraberiz. İslam dünyasının ilk sufi tarikatlardan olan, kurucusu Peygamber Efendimizin 20. nesebinden Seyyid Ahmed Er-Rufai ile anılan ve şu anda Erzurum’da Hacı Mevlüd Baba’nın Rufai dergâhında ve terbiyesinde yetişmiş, onun torunu olan Abdülbaki Çınar Hocamızla tasavvuf ve tarikat bağlamında Rufailiği konuşacağız. Bu söyleşideki amacımız Rufai tarikatını kaynağından öğrenip sosyal ve dini açıdan daha yakından tanımaktır.
Değerli hocam öncelikle söyleşimize hoş geldiniz.
‘’Hoş bulduk Sayın Murat Hocam.’’
İlk sorum şu hocam: Tasavvuf ve tarikat nedir?
‘’Müsaade ederseniz bir girizgahla başlayayım sohbetimize. قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِّن لِّسَانِي يَفْقَهُوا قَوْلِي وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ Kâle rabbişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî. Vahlul ukdeten min lisânî. Yefkahû kavlî. Ve ufevvidu emri ilallah, innallahe basirun bil ibad. Rabbimiz, göğsümüzü genişlet. Lisanımızdaki düğümü çöz. Senin emirlerini okumayı, okuduklarımızı anlamayı, anladıklarımızı peygamberi sünnet üzere tebliğ etmeyi ve tebliğimizi de hayatımıza hâkim kılmayı bizlere nasip ve müyesser eyle. قَالُواْ سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا إِلاَّ مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ Kalu subhaneke la ilme lena illa ma allemtena inneke entel alimul hakim. Rabbimiz, bizim ilmimiz yoktur, senin öğrettiklerinden başka. Gerçek manada ilim ve hikmet erbabı zatındır ya Rabbi. رَّبِّ زِدْنِي عِلْماً وَ فَهما و الحقني بالصالحين وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ Rabbi zidni ilmen ve fehmen ve el-hıkni bi's salihin. Velhamdülillahi Rabbil âlemin. Rabbimiz, ilmimizi artır. Zekamızı, anlayışımızı kuvvetlendir. Hayatımızın bidayetinden nihayetine, günümüzün başlangıcından sonucuna, zatın indinde kıymet arz eden salihler zümresine bizleri dâhil eyle.’’
Amin.
‘’ يَا مُفَتِّحَ الْاَبْوابِ اِفْتَحْ لَنَا خَيْرَ الْبَابِ Ya müfettihal ebvâb, iftah lenâ hayral bâb! Ey kapılar açıcı Rabbim! Bize de hayır kapılarını aç ya Rabbi! Sevgili Murat Bey kardeşim, Hazreti Resulullah’ın Hüseyni nesebinden 20. torunu Seyyid Ahmed Er Rufai’nin hem neslinden hem de tarikatından olan ecdadım -Seyyid Hacı Ahmed Baba Hazreti Resulullah’ın 37. torunu Şehit Yakup Baba- bizatihi ben Hacı Mevlüd Baba’nın yanında 25 yıllık bir ömür sürdüm. Bilgilerimin temel nüvesi Hacı Mevlüd Baba’dan öğrendiğim, daha sonra da o sahanın âlimlerinin eserlerinden ve dinlediğim muhterem zatlardan beynimde biriktirdiğim bilgilerdir. Tasavvuf, mensup olduğu dinin temel kaynaklarından beslenir. Biz Müslümanız. Dinimiz İslam. İslam’ın temel kaynakları Hz. Allah’ın vaz ettiği Kuran’ı Kerim. Burada bir açıklama yapalım. Allah vaz eder, kullar vaaz eder. Allah hiç ham maddesi olmayan ahkâmı şeriyyeyi yoktan hayata hâkim kılar, biz kullar var olanı naklederiz. Allahutaala’nın vaz ettiği Kuran ayetleri, Hazreti Resulü Zişan Efendimiz şanı yüce Peygamberimizin sünnet ve hadisleri, hikmet erbabı Allah dostlarının usulü üzere vuslata varmaya gayret ediyoruz. Kimdir bu hikmet erbabı Allah dostları? Rabbimiz ayeti kerimede buyuruyor ki: يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ Yu'til hikmete men yeşau, ve men yu'tel hikmete fe kad utiye hayran kesira, ve ma yezzekkeru illa ulul elbab. Yutil: Verir hikmete, aklın ve ilmin üzerindeki hakikati, men: O kimseye ki, yeşau: Dilediğine, Allah hikmeti dilediğine verir. Ve men yu'tel hikmete fe kad utiye hayran kesira: Allah kime hikmet verirse ona bol bol hayır nasip eder. Ve ma yezzekkeru illa ulul elbab: Bunu ancak duru ve berrak zihin sahipleri anlar. Tasavvuf, her müminin kalbinden başlayıp Allah’a giden bir yoldur. Henüz nihai tarif ve tasviri yapılmış değildir. Tasavvuf, genel kabul gören anlayışa göre güzel ahlak ve edepten ibarettir. Rabbimiz Kuran’ı Kerim’de buyuruyor ki: بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم Bismillahirrahmanirrahim. لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا Lekad kâne lekum fi resulillahi usvetun hasenetun limen kane yercullahe vel yevmel ahıre ve zekerallahe kesira. Alllah’ı çokça zikreden, öldükten sonra dirileceğine iman edenlerde Allah Resulü’nde en güzel örnekler vardır. Yine Rabbimiz Hz. Resulü Zişan Efendimizin güzel ahlakını kastederek Kalem Suresi 4. ayeti kerimede buyuruyor ki: وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ Ve inneke le ala hulukın azim. Habibim, sevgilim! Muhakkak ki sen yüce bir ahlak üzeresin. Hazreti Resulü Zişan Efendimiz de: حسن الخلق خلق الله الاعظمHüsnül hülugu huülugullahil âzam. Güzel ahlak Allah’ın ahlakıdır. حسن الأخلاق نصف الدين Hüsnül hülugi nesfuddîn. Güzel ahlak dinin yarısıdır. إن من خياركم أحسنكم أخلاقا İnna min hiyâriküm ahasiniküm hulugen. Her birinizin Allah indinde yegâne kıymetiniz ahlak güzelliğiniz ile kaimdir. خيركم إسلاما أحاسنكم أخلاقا Hayriküm İslamen ahasiniküm ahlak. İslam dini cihetinden de en hayırlınız ahlakça en güzel olanınızdır. إنما بعثت لأتمم مكارم الأخلاق İnnema bû istü liütemmi mekârimen ahlak. Ben bu âleme ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim. Çünkü Hz. Adem Safiyullah da, Hz. Şit Hibetullah da, Hz. Nuh Neciyullah da, Hz. İbrahim Halilullah da, Hz. İsmail Zebiyullah da, Hz. Musa Kerimullah da, Hz. İsa Ruhullah da gönderilmiş olduğu coğrafya ve insanlara Allah’ın güzel ahlakını tebliğ için gönderildiler. Bizim Peygamberberimiz hâtemün nebi olması hasebiyle tüm insanlığa tüm zamanlara tüm mekânlara tamamlayıcı olarak gönderildi. Hz. Ebabekir Sıddık radiyallahu anh: Ya Resüllallah! Ticaretim gereği Arap ve Arap olmayanlarla ticari münasebetler içindeyim. Zatı âliniz gibi güzel ahlaklı bir kimseyle karşılaşmadım. أدبك يا رسول الله؟ Eddebeke ya Resullullah! Sizi kim terbiye etti ey Allah’ın Resulü. أدَّبني ربي فأحسن تأديبي Eddebeni Rabbi fe ahsene te’dibi. Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne güzel etti. Bir başka hadislerinde: الحُسْنُ الخُلُقِ يُذيبُ الخطايا كما يُذيبُ الشمسُ الجليدَ ، وإنَّ الخُلُقَ السوءَ يُفسدُ العملَ كما يُفسدُ الخَلُّ العسلَ El hulugül hasenü. Yûzibul hetaya. Kema yûzibul ma ül celide. Vel hulugussui yufsidul amele. Kema yufsidul hallül asele. Güzel ahlak suyun buzu erittiği gibi insanın hatalarını eritir. Kötü ahlak sirkenin balı bozduğu gibi insanın güzel amellerini bozar. خصلتان لا يجتمعان في مؤمنٍ: البخل وسوء الخلق Haslatani la yectemiani fi müminin el buhlu vessu ül hulugu. İman sahibi bir müminde kötü ahlak ve cimrilik olamaz. Hiçbir ebeveyn evladına güzel ahlaktan daha kıymetli bir hediye veremez. Bu okuduğumuz ayet ve hadislerden anlıyoruz ki güzel ahlak Allah’ın ahlakı. Resullullah Allah’ın ahlakıyla ahlaklandı. Hz. Resul nafiz nazarlarından, nüfuz edici bakışlarından, hikmetli kelamlarından, kâmil ahlakından sahabeyi kiram ahlaklandı. Müteselsil silsile yoluyla tıpkı bir mum alevinin diğer mum alevini uyandırması ve içi dolu bir bardak suyun boş bir bardağa dökülmesi gibi dedesi babasını, babası evladını kıyamete kadar irşat edeceklerdir ki bunun adı tasavvuftur. Tarikat bu tasavvufun tahsil edildiği irfan mektepleridir. Kelime itibariyle baktığımız zaman tarik yol demektir, -at eki -ler -lar manasını katan 3. çoğul şahıs takısı demektir. Her kulun kalbinden başlayıp Allah’a giden yol vardır. Hâl böyle olunca Rabbimizin bir ayeti kerimesini okumak isterim.’’
Buyurun Hocam. Diğer sorularıma da geçmek istiyorum.
‘’Hz. Allah biz beşeri yerde ve gökte yaratınca her türlü ihtiyaçlarımızı da yaratmış. Biz o ihtiyaçları temin ve tatmin ederken Allah ile kendi aramıza perde olarak koymuşuz. Dengesinde temin edecek olsak bizi Allah’a yaklaştırır. Dengeyi korumadığımız için Hakk’a giden yolda engel perdeleri olmuş. Âli İmran Suresi 14. ayeti kerimede Rabbimiz buyuruyor ki: زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ Zuyyine lin nasi hubbuş şehevati minen nisai vel benine vel kanatiril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en'ami vel hars, zalike metaul hayatid dunya, vallahu indehu husnul meab. Maddeler hâlinde sıralayayım: Kişinin kadınla ve erkekle kâl ve alakası, kişinin çocuklarıyla olan kâl ve alakası, kişinin altun ve ona benzer değerlerle, kişinin gümüş ve ona benzer değerlerle; kişinin toprak, yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynaklarıyla, kişinin binek dün attı deveydi, bugün motorlu taşıt yarın fezada bir füze veya kişinin binek, toprak sahip olduğu değerler işte kişinin meyli ya bunların bazısındadır veya hepsindedir. Her biri Allah ile kul arasında on bin manevi perde teşkil edip toplamı yedi olmaktan mütevellit yetmiş bin manevi perde bunlara tasavvuf dilinde masiva veya verâi hicap, engel perdeleri diyoruz. İşte tarikat adı verilen müessese, tasavvuf adı verilen ilim, bu perdelerin kaldırılmasında rol üstlenen ciddi bir ekol, ciddi bir müessesedir.’’
1.bölümün sonu