Anneler Günü... Çiçeklerin en tazesinin seçildiği, hediyelerin itinayla paketlendiği, sevgilerin cümlelere sığdırılmaya çalışıldığı o özel gün. Fakat herkes için aynı değil bu gün. Bazıları için bir kutlama değil, kalpte sızlayan bir hüzün, yeri hiç dolmamış ya da dolmayacak olan bir boşluk, gözlerde sessiz bir bekleyiştir anneler günü...
Bir yetimhanede, yaşıtlarının "anne" kelimesini telaffuz ederken gözleri parladığı anlarda, sessizce köşesine çekilen küçük bir çocuk için hüznün ta kendisidir anneler günü... Daha önce hiç “anne” dememiş, belki hiç tanımamıştır bile annesini... Duymadı belki o sıcacık sesi, hissetmedi belki de o koruyucu dokunuşu... Her yıl anneler günü geldiğinde diğer çocuklar boyama kalemleriyle annelerine kart hazırlarken, o sadece hayalini çizer kâğıda. Gözlerini kapatıp "Acaba annem nasıl biriydi?" diye düşünür. Hediye almak için telaşlandığında diğerleri, o ise sorgular tüm hayatı... Onun Anneler Günü, bir bilinmezin yasını tutar, ve o günün belki de biran önce bitmesi için dua eder... Ve o gün, hiç ama hiç geçmez, ne zaman ne de boğazdaki düğüm...
Bir başka köşede, bir huzurevi odasında elleri titreyen yaşlı bir kadın oturur, yıllarca yaşanmışlığını her yeni günde sorgular... Yolunu gözlediği insanlar vardır, canından bir parçası vardır, ne olursa olsun helal olsun hakkım dedikleri yavruları vardır. Pencereden geçen her gölgede, "Belki bu sefer odur" umuduyla kapıya bakar yaşlı gözleri. Evladı vardır, evet, ama meşguldür. Yıllardır aramaz, sormaz, Anneler Günü gelip geçer sessizce, bu anne için ne bayram vardır, ne anneler günü... Gelmeyeceğini bilse bile bekler... Hediye getirmese dahi"Anneciğim" diyecek bir ses yeter ona. Çünkü bir annenin yüreği, yokluğu bile sevmeye devam eder. Onun Anneler Günü, acının serzenişinde umut, titrek ellerde dua ile geçer...
Ve annesini daha minicikken kaybetmiş bir çocuk... Herkes sabah annesine sarılıp kahvaltıya otururken, o mezarlığa bir demet çiçek götürür. Varsa fotoğrafı onunla yetinir, yetinmeye çalışır... Bir zamanlar var olduğunu bildiği annesini, görememenin, tanıyıp sesini duyamamanın, dokunup da öpememenin acısını yaşatır yüreğinde...Herkese kalabalık gelen bu özel gün, onun için sadece bir mezar taşının başında edilen dualardan ibarettir. Elindeki fotoğraf ile mezar taşından başka gidecek yeri yoktur o gün... Onun Anneler Günü, hiç dinmeyecek bir özlemin adıdır.
Bazılarının kalbinde çiçek açmaz bu gün. Çünkü Anneler Günü, her insan için kutlama değildir... Herkesin hikâyesinde biraz acı, biraz da hüzün vardır... Anneler günü de bazıları için dinmeyen hasret, geçmeyen acı, hüznün ve bekleyişin günüdür…