Leman dergisi yine bildiğimiz gibi.
Sözde “eleştiri” adı altında, inanan milyonların kalbinde en mukaddes yere sahip olan Hz. Muhammed’e karşı alaycı bir tutum sergilemekten geri durmadı. Ne yazık ki, bu tavır ne ilk ne de şaşırtıcı. Ancak her defasında aynı soruyu sormaktan kendimizi alamıyoruz: İfade özgürlüğü ne zaman başkasının inancına hakaret etme serbestisine dönüştü?
Mizah, düşünceyi sivriltir, eleştiriyi keskinleştirir. Ama ahlaktan ve vicdandan yoksunsa, ne güldürür ne düşündürür; yalnızca yaralar.
Bugün geldiğimiz noktada mizah, kendine sınır tanımayan bir kibirle, toplumu var eden değerlere saldıra saldıra ilerliyor. Hz. Muhammed’e, peygamberlere, dine, kutsala dil uzatmak; toplumsal bağlara dinamit koymaktır. Bu, sadece Müslümanları değil, inanç sahibi her insanı yaralar.
Kutsalına saldırılan bir toplumun suskun kalması beklenemez. Bu mesele bir inanç meselesi olduğu kadar bir saygı, edep ve ahlak meselesidir.
Leman’ın yaptığı, eleştiri değil, alaycılığın arkasına saklanmış bir nefret eylemidir. Herkesin inancı kendine derken, başkasının inancına dil uzatanlara alkış mı tutacağız?
Bugün Hz. Muhammed’e dil uzatan, yarın başkasının değerini hedef alır. O yüzden bu suskunluk, bir gün herkesi bulur.
Mizah özgürdür ama ahlaksızlık özgürlük değildir. Kutsala hakaret etmek ne cesarettir ne de sanat. Bu yalnızca toplumdan, hikmetten ve insanlıktan kopuştur.
Sessiz kalmamak, sadece bir inancın değil, insanlığın onurunu savunmaktır.
Kaleme aldığım şiirimi de paylaşmak istiyorum;
Ne zaman ki kelâm, haktan uzaklaştı,
Ne zaman ki söz, ahlâka düşmanlaştı,
Sanat dedikleri karanlık bir çukur,
Mizah değil bu; edepsizce bir kusur.
Bir dergi çıkmış, güya güldürecek,
Ama kaleminden zehir dökülecek.
Hz. Muhammed’e dil uzatmak ne haddine!
Bu alçaklığın senin lügatında manası ne?
Sen kimsin ki, pak isme gölge salarsın,
Sen kimsin ki, nübüvvete taş atarsın?
Gül kokusuna kin kusan o çehren,
Aklını kiraya vermiş bir sefillik örneğisin sen!
O ki âlemlere rahmetle indi,
Edebiyle çağlara nur gibi sindi.
Sen ise saygıyı hiçe sayarak,
Çamurdan sözlerle özüne yazık ettin ancak.
Özgürlük bu değil, bu olsa olsa rezalet!
Kutsala sövmekle olmaz cesaret.
Söz özgürdür, evet — ama sözde de edep gerek,
Edepsiz ağıza hikmet ne gerek?