
Yüzde 5'lik büyümenin sırrı
Recep UZUNOĞLU
Kıymetli okurlarım geçtiğimiz haftanın şüphesiz en önemli ekonomik aksiyonu, Türkiye Ekonomisinin % 5 oranında bir büyüme yakalamış olmasıdır. Bu rakamın öngörülemeyen bir rakam olduğunu ifade etmem gerekir. Bu olumlu gelişmenin altında neler yatıyor, neler güç verdi gelin birazcık bakalım.
Öncelikle yazılarımda devamlı olarak vurguladığım üzere bu büyümenin en büyük nedeni şüphesiz Kredi Garanti Fonu'dur. Kredi Garanti Fonunun üst limitleri açılarak piyasaya dönebilme, ilerleyebilme imkanı tanındı. 180 Milyar TL gibi bir rakamdan bahsediyoruz. Malum daralmaların tepe yaptığı aylar yaşadık, jeopolitik gelişmeler, 15 Temmuz olayları, seçimler olsun ve halen bir kısım devam eden politik gerginlikler ülke ekonomilerinin en sevmediği olgudur. Ancak hükümet eliyle KGF'nin yanısıra teşviklerinde önü açıldı ki bu olayda büyüme rakamlarının yüzde 5 seviyesinde gelmesine neden oldu. Ayrıca yine Hükümet kanadı 2017 ilk çeyreğinde olduğu gibi 2017 genelinde büyüme adına bu rakamların geleceğini ve yüzde 5'lik büyümenin bu senenin kritik popüler kelimesi olacağını ifade ediyor. Fakat üzücü bir biçimde bu büyümenin herhangi bir biçimde vatandaşın cebinde karşılık bulduğunu söylemek mümkün değil.
Geçtiğimiz hafta FED (Amerika Merkez Bankası) faiz kararını açıkladı ve politika faizinde 25 baz puan artırıma gitti. Ayrıcı kredi değerlendirme kuruluşu FITCH, 2020 senesine kadar FED fon faizinin yüzde 3.50 seviyelerine geleceğini öngörmekte. Dolayısıyla önümüzdeki senelerde ve 2017'de dahil olmak üzere FED'in faiz artırımlarını baz alarak kendisine bir yol haritası çizdiği söylemek mümkün fakat Trump'ın bu faiz artırımlarına çokta olumlu gözle bakmadığını da yazımda belirtmeliyim.
TCMB(Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası) ise FED'den hemen sonra faiz kararını açıklayarak, sabit tuttuğunu ve değişiklik yapmadığını belirtti. Zaten beklentiler bu iki Merkez Bankası içinde açıklanan şekilde olduğundan, bu kararların döviz fiyatlarında herhangi bir dalgalandırma yetkisi olmadı.
BIST(Borsa İstanbul) geçtiğimiz hafta tarihi rekora imza atarak 100 bin puanın üzerine çıktı. Senenin başından bugüne BIST tam olarak yüzde 28 yükseldi ancak 100 bin rekorunun ardından kendini hemen 99 binli rakamların kollarında buldu. Bu rekorun devamının gelip gelmeyeceği yönündeki beklentilere benim cevabım olumlu yönde olacaktır.
Döviz fiyatlarında ise politik gerginliklere rağmen Dolar güç kaybetmeye devam ediyor.
Son 1 aylık dönemde Dolar 3.625 seviyesini test etmesine rağmen gelişmeler sonucunda 3.50 seviyelerine geriledi ve TL karşısında son 1 ayda yüzde 1.23 oranında değer kaybetti.
Euro ise son 1 aylık dönemde 4.02 seviyesini test etmesine karşın şu sıralar 3.920 seviyelerinden işlem görmekte, son 1 ayda ise Fransa seçimleri baş nedeni olmak kaydıyla TL karşısında yüzde 1.54 oranında değer kazanmış durumda.
Altın ise Dolar'da değer kaybı yaşanmasına karşın ons'taki tetikleyici hareketlerin karşısında (ons son bir ayda yüzde 4.53 oranında değer kazandı) yine son 1 aylık dönemde yüzde 3.10 değer kazandı.
Bu rakamların ışığında yurtiçindeki yatırımcının Dolar'da artık dip fiyatların geldiğini kanaatini taşıyarak alım hareketine geçmeye başladığını görüyorum. Buna rağmen Dolar/TL 3.50 destek noktasını kırarak daha gerilere gidebilir ancak bu rakamın ardından yurtiçindeki yatırımcının Dolar'a karşı iştahının çok kabaracağını ifade etmem gerekiyor.
Bereketli ve keyifli haftalar dilerim.