Sadi ÖZMEN

Buna çarkı felek derler, Ne dem bâki, ne gam bâki...

Sadi ÖZMEN

 28 Haziran 1996 yılında, merhum Necmettin Erbakan' ın başbakan, Tansu Çiller'in dışişleri bakanı olduğu 54. Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti  kuruldu.

Halkın umudu, hakikatin hizmetkârı, mazlumun hasretiydi Başbakan...
Laik düzenin işgüzar bekçileri ! Heet, hööt nâraları ile sindirdiği halka, sınır tanımaz baskılar uyguluyor, İslâmi değerlerle konuşan bir Bâşbakanı sindiremiyordu.
Lâiklik elden gidiyor ! irtica odaklı yobaz, fundamentalist ! faaliyetler, putlu azınlığı rahatsız ediyordu.
Tarihler 28 Şubat 1997 yi gösterirken,  olağanüstü toplanan milli güvenlik kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla, sözde irticaya karşı ordu, bürokrasi ve medya merkezli başlatılan 28 şubat ihanet süreci Türkiye'nin siyasi tarihine geçen kara bir leke oluyordu.
Yaşanan bu post-modern darbe döneminde, kuzuyu yemeyi aklına koymuş kurt bahaneleri ile, masum insanlar haksız yere hapsedilmiş, işlerinden atılmış, psikolojik baskı ve ikna odaları ile öğrenciler üniversitelerden atılmıştır.
Ne ilginçtir ki, o güne değin hiç görmediğimiz eli âsalı, aklı kısa saçı uzun  bir takım zevât meydanlara sürülmüş, medyanın mal bulmuş mağribi gibi sarıldığı oyuncak olmuştu, Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı terâneleri bütün iğrençliği ile samîmi müslümanları mağdur etmişti.
Her dönemin şakşakçısı, yardakçısı sözde hocaefendiler yazdıkları mektuplarla darbeci generallere yalvar yakar methiyeler dizerken, dönemin başbakanı merhum Erbakan'a " beceremedin bırak git " nâraları atıyordu utanmadan.
İstisnaları sözün dışında tutarak; adı batasıcalar, suratı meymenetsizler, rûhu karalar, paşalar, rektörler, hukuku gukuk haline getiren adaletsiz vicdansız savcılar yargıçlar, makamını kaybetme korkusu ile inancını değerlerini bir kalemde reddedip memuruna zulmeden âmirler, şunlar bunlar...
Yaptığınız ihanetin, zulmün, haksızlığın bedelini bu dünyada da öte dünyada da ödeyeceksiniz.
Her 28 şubat geldiğinde, yaptığınız zulmü anlatacağız genç dimağlara, bin yıl sürse de, "bin yıl sürecek" dediğiniz ihanet günlerinizi haykırmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Yürüttüğünüz tanklar, 
Kurduğunuz medyalar,
Kudurttuğunuz hey'etler, 
bin yıl değil, on yıl bile sürmedi...
Şimdi size âr, bize gurur kaldı.
Ezilin, tükenin, eriyin, bitin.
Vee  eyy... dönemin paşalarına hav hav,
Başbakanına aslan kesilenler,
17 ve 25 Aralık korsan darbecileri,
yarın mahşer günü merhum Erbakan hocanın yüzüne nasıl bakacaksınız, bu halkın canından aziz bildiği sevdiği cumhûra bâş olan insanın yüzüne nasıl bakacaksınız merak ediyorum.
utanın eğer hâla utanacak yüzünüz, sızlayacak vicdânınız kaldıysa...
Vefâtının sene-i devriyesinde ( 27 şubat 2011 ) merhum Necmettin ERBAKAN hocamızı dua ile anıyoruz.
Yorumlar 2
ibrahim akkoyun 29 Şubat 2016 22:13

ALLAH razı olsun sadi hocam agzına diline saglik

Orhan Kemal 29 Şubat 2016 20:34

Yüreğine sağlık yiğit adam

Yazarın Diğer Yazıları