Sadullah KAVAK

Eğitim ve Eğitmene verilen Önem…

Sadullah KAVAK

 ülkelerin kalkınmışlığı eğitime ve öğretmene verdiği değerle ölçülür.

 
Günümüzde eğitim ve eğitmenlere verilen önem nasıl?
Gerçekten de eğitim ve eğitimcilerimiz hak ettikleri değeri verebiliyor muyuz? Toplum olarak bakış açımız nasıl?
Kısaca eğitim-öğretim denilince ne anlıyoruz?
Bu hassas konu üzerinde gözlemlerim ve olması gereken nasıl olmalı? Kısaca ele alıp değerlendirelim.
 
—Eğitim; Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür.
 
—Eğitim; Önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler sürecidir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantıları esastır.
 
—Eğitim; Bireyin davranışlarındaki yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak ve isteyerek değişme meydana getirme sürecidir.
 
Bir Çin Atasözü bunu doğru bir biçimde tespit etmektedir:
 
—Eğer bir yıl ötesi için planlıyorsanız hububat ekin,
 
—Eğer on yıl ötesi için planlıyorsanız ağaç dikin,
 
—Eğer bin yıl ötesi için planlıyorsanız İnsan ekin, işte eğitim insan vasıtasıyladır ki insanlar ekilir ve inşa edilir.
 
Eğitim sürecinin üç temel öğesi vardır. Eğitim amaçla başlar, öğretme-öğrenme etkinlikleriyle devam eder ve değerlendirme son bulur. Eğitim sürecin bu mantığı bütün kültürler için aynıdır. Amaçların içeriği ve öğrenme için kullanılan öğretme yöntemleri kültürden kültüre göre değişebilir, fakat sürecin doğası değişmez.
 
Bilindiği gibi insanın eğitimi doğduğu andan itibaren başlar ve ölünceye kadar devam eder. Okul öncesi ve okul sürecinde devam eden eğitim, mesleğe atıldıktan sonrada sürer gider. İşe başlamakla kişinin eğitimi tabii ki sona ermez, görevinin gerektirdiği, kendisinden hizmet beklenen konularda sürekli eğitim görmezse başarılı olması mümkün değildir. Kısacası eğitim hayat boyu süren bir süreçtir.
 
Ünlü İngiliz iktisatçı Adam Smıth “Demiryollarının %5’i demir ise % 95 insandır.” diyor. Ne kadar doğru ve anlamlı bir söz değil mi?
 
Kurumların başarılı olabilmeleri öncelikle her çalışanın gerçekten başarılı olabilmesine, bilgi, beceri ve yeteneklerini gösterebilmesine, doğru alanlarda çalıştırılabilmesine, önlerine mesleki bir vizyon koyarak kariyer gelişmelerine yardımcı olabilmesine bağlıdır. Bunun için gerekli olan ana unsur ise eğitimdir. Başarılı kurumlara baktığımızda arkasındaki en iyi gücün iyi eğitilmiş insan faktörü olduğu görülmektedir.
 
Eğitime Büyük Önderin Mustafa Kemal ATAÜRK’ ün şu sözleriyle devam etmek istiyorum. “Kaynaşmış bir millet haline gelmenin, çağdaşlaşmanın, kalkınmanın, hür ve demokratik bir toplum olabilmenin en etkili aracı eğitimdir.”
 
Eğitimi görev bilmiş kişilere düşen en önemli görev ise; Her şeyi kurum ya da kurumlardan beklemek yerine, kişisel enerjilerini en olumlu ve optimum şekilde kullanarak öğrenmek ve bütün bu öğrenilenleri bir takım ruhu içerisinde hayata geçirmek olmalıdır.
 
Mesela şu söz benim hep kulağım da küpedir. “Önce anlamaya çalışın, sonra anlaşılmaya” Eğitimle ilgili yazılacak ve gündeme almamız gereken çok konular var ama biraz da eğitmenleri ele alalım.
 
Eğitmen: Eğitim işiyle uğraşan kimse. Köyde öğretmenlik yapan kimse, köy öğretmeni vb. sözlük anlamı taşımaktadır. Eğitmen yani diğer adı öğretmenin anlamı ise bir bilim dalını, bir sanatı, bir tekniği veya belli bilgileri öğretmeyi kendisine meslek edinmiş kimseye öğretmen denir.
 
Çok kutsal bir görevleri var öğretmenlerimizin. En güzel meslek. Hep gıpta ile bakmışımdır ve de hala bakıyorum. Öyle güzel bir meslek edinmişler ki; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen Hz. Ali Efendimizin bu nezih sözü eğitime ve eğitimciye verdiği önem apaçık ortaya koymaktadır. Hem maddiyat olarak, hem de manevi olarak muhteşem bir meslek. Saymakla bitiremem.
 
Öğretmenler medeniyetimize sahip çıkan bireyleri cevherleri bulup ortaya çıkaran kişidir.
 
 
Öğretmenim;

Ben bir gülüm sen bahçıvan, 
Çok açarsam eser senin, 
Ama birde solu versem, 
Günah senin, günah senin öğretmenim. 

Ben tohumum çiftçi sensin, 
Çok sularsan ürün senin. 
Bol olursam verim senin. 
Ama birde çürürsem, 
Hata senin, hata senin öğretmenim. 

Ben elmasım sarraf sensin. 
Pırlantaysam emek senin, 
Parlıyorsam yaldız sensin. 
Ama birde parçalarsan, 
Kırık senin, kırık öğretmenim. 

Ben boş defter kalem sensin, 
Doğru yazsan yarın senin. 
Güzel yazsan ikbal senin, 
Ama birde karalarsan, 
Vicdan senin, vicdan senin öğretmenim. 

Ben öğrenci sen öğretmen 
Başarırsan hüner senin 
Kazanırsam hüner zafer senin 
Ama birde kaybedersem 
Yok diyecek başka sözüm 
Yazım senin, yazım senin öğretmenim 

 
Şair Hasan BAYHAN’ a ait olan bu şiirde de anlaşıldığı gibi öğretmenlerimiz bu denli kıymetli ve değerlidir. Ayrıca işleri çok zor; özen ve özveri istemektedir.
 
Eğitim ve eğitmene vereceğimiz önem geleceğimize ışık tutmaktır. Geleceğimizi emin ve sağlam kişilere teslim etmek demektir. Ülkemizi, Milletimizi ve Ulusumuzu gelişmiş müreffeh ve başarılı lider ülke olması demektir. Eğitime ve eğitmene gerekli önem ve desteğin verilmesi temennisiyle…
 
Kalın Sağlıcakla…

Yazarın Diğer Yazıları