Ünal TAYFUR

Bekir Oğuzbasaran : Dilin Vicdanı, Kültürün Hafızası

Ünal TAYFUR

Bekir Oğuzbaşaran, 1 Eylül 1946’da Kayseri’de dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 1975 yılında mezun oldu. İstanbul’da geçirdiği yıllar, onun edebi ve fikrî kimliğini şekillendiren bir dönemeç oldu. Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Cemil Meriç gibi fikir ve edebiyat dünyasının öncü isimleriyle aynı iklimi soludu. Bu isimlerin eserleriyle kurduğu içsel bağ, onun dil ve düşünce dünyasını derinleştirdi.

Öğretmenlik mesleğine Develi ve Kayseri’deki liselerde başladı. 1988’de Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak akademiye adım attı. Yüksek lisansını da burada tamamladı. 1997’den itibaren Erciyes Üniversitesi’nde görev aldı; 2011’de emekli olduktan sonra da bir süre ders vermeye devam etti. Bu süreçte sadece ders anlatmadı; öğrencilerine kelimelerin ardındaki hikâyeyi, dilin ahlakını ve kültürün derinliğini öğretti. Her metni dikkatle inceler, eksik kalan yerleri nazikçe bildirir, kelimelerin yerli yerinde kullanılmasına büyük özen gösterirdi. Onun için dil, sadece bir araç değil; bir ahlak, bir vicdan meselesiydi.

Yıllar boyunca bir grup kültür ve sanat dostuyla birlikte düzenlenen kitap okuma toplantıları, şiir, hikâye, araştırma ve roman gibi eserlerin ilk ön görüşmelerinin yapıldığı verimli buluşmalara dönüştü. Bu toplantılar, sadece birer sohbet değil; fikirlerin mayalandığı, kelimelerin tartıldığı, kültürel hafızanın diri tutulduğu özel zamanlardı. Bekir Oğuz Başaran, bu toplantılarda çok önemli fonksiyonlar üstlendi. Hem bir fikir öncüsü hem de bir dil rehberi olarak, yazılan metinlerin anlam derinliğini, anlatım bütünlüğünü ve kültürel bağlamını titizlikle ele aldı. Genç kalemlere yol gösterdi, kelime seçimlerinden anlatı ritmine kadar birçok konuda yapıcı katkılar sundu. Onun varlığı, bu toplantılara bir seviye, bir yön ve bir ruh kazandırdı.

Edebi üretiminde geleneksel Türk şiirinin biçimsel özelliklerini korurken; içerikte dinî, tasavvufî ve felsefî duyarlılıkları işler. Rubai tarzındaki şiirlerinde, dilin hem estetiğini hem de hikmetini ustalıkla yansıtır. “Rubaiyyat-ı Oğuz” adlı eserinde yer alan dizeler, kelimelerin sadece anlam değil, ölçü ve ahlak taşıyıcısı olduğunu hatırlatır. “Bir Yaşama Biçimi: Edebiyat” adlı kitabında ise edebiyatın hayatla ilişkisini, kültürel değerlerle olan bağını derinlemesine işler. “Necip Fazıl’ın Şiiri” adlı incelemesinde, büyük şairin fikir yapısını ve şiir dünyasını çözümleyerek, edebi mirasa katkıda bulunur. “Kültür ve Edebiyatımızdan Manzum Portreler” adlı eserinde ise şair ve fikir adamlarına dair manzum biyografilerle kültürel hafızayı diri tutar.

1973-75 yılları arasında “Yeni Sanat” dergisini çıkarmış, “Millî Gazete”nin sanat-edebiyat sayfalarını yönetmiş, “Berceste” dergisinin yayın danışmanlığını üstlenmiştir. Kayseri’deki edebiyat çevrelerinde “Kayseri Yâranı” olarak anılan kültür dostlarının öncülerinden biri olarak, birçok genç kalemin yetişmesine vesile olmuştur.

Bekir Oğuz Başaran’ın hayatı, kelimelere adanmış bir ömürdür. Onun için dil, sadece bir anlatım biçimi değil; bir kültür taşıyıcısı, bir vicdan aynasıdır. Sessiz ama derin izler bırakan bu kıymetli hocanın hatırası, yazdıklarıyla ve yetiştirdikleriyle yaşamaya devam ediyor.

-

Yazarın Diğer Yazıları