Ünal TAYFUR

Bugünün Alperenlerine Selam Olsun

Ünal TAYFUR

Türk milleti, tarih sahnesine çıktığı günden bu yana yalnızca kılıçla değil, kalple hükmetmiştir. Her çağda, her coğrafyada adaletin sesi olmuş; aman dileyene el kaldırmamış, yaşlıya, kadına, çocuğa asla zulmetmemiştir. Bu millet, çapulculuğu değil merhameti miras edinmiş; zulmü değil adaleti taşımıştır. İbn Fadlân’ın seyahatnamesinde, Oğuz Türklerinin savaşta bile esirlere merhamet gösterdiği anlatılır¹. Osmanlı’nın üç kıtaya yayılan hâkimiyetinde ise, yerel halkların dinine, diline, kültürüne dokunmadan yönetim tesis edilmiştir². Bugün o topraklarda kol gezen düşmanlık, o günün adaletinin eksikliğindendir. Çünkü Türk, adaletin temsilcisi olduğu sürece insanlık nefes almıştır.

Son asırda, kendilerine farklı isimler takarak dünyaya nizam vermeye kalkanlar, her defasında zulümle, adaletsizlikle insanlık suçu işlemiş; Müslüman Türk’ü bir tehdit olarak görüp onu ya silmek ya da etkisiz hale getirmek için türlü fitnelerle saldırmışlardır. Edward Said’in Oryantalizm adlı eserinde, Batı’nın Doğu’ya tahakküm diliyle nasıl bir kültürel savaş yürüttüğü açıkça ortaya konur³. Bu savaş yalnızca askerî değil, aynı zamanda ahlaki ve kültürel bir kuşatmadır. Ne yazık ki bu kuşatma zaman zaman başarılı olmuştur. Müslüman Türk’ün sesi kısmış, vicdanı bastırılmış, tarihi unutturulmuştur. Ancak tarih kitapları hâlâ yazıyor: Türk’ün hükmettiği yerlerde adalet vardı. Bugün o adaletin çekildiği coğrafyalarda kan, kin, kardeş kavgası kol geziyor.

Bugün de Müslüman Türk evladı imtihan ediliyor. Bu imtihan, sadece bir milletin değil, insanlığın vicdanıdır. Eğer bu sınav alnı açık geçilirse, kazanılan her güzellik insanlıkla paylaşılacaktır. Çünkü Türk’ün adaleti yalnızca kendine değil, tüm mahlûkata şamildir. Ahir zamanın en büyük ihtiyacı, işte bu adalettir. Ve bu adaletin temsilcisi yine Türkler olacaktır.

Alperenler, 1071’de girdikleri Anadolu’ya yalnızca kılıçla değil, gönülle girdiler. Bugün de aynı gönül, aynı adalet, aynı sorumlulukla yeniden tesis edilmek zorundadır. Sorunu durduracak en yakın adaylar, yine bu milletin vicdanlı evlatlarıdır. Yiğitler! Kendinize bakın. Kendinizi küçük görmeyin. Dünya sizden bu zulüm ve adaletsizliğe karşı bir hareket bekliyor. Allah nurunu tamamlayacaktır. Ama ona vesile olmak ne büyük bir şereftir. Kendinizdeki kudreti fark edin. Ayağa kalkın. Unutmayın: Biz oturduğumuz için onlar büyük gözüküyor. Ayağa kalktığınızda, onların ne kadar küçüldüğünü ve sizin ne kadar büyüdüğünüzü görecekler.

---

¹ İbn Fadlân, Seyahatname, çev. Ramazan Şeşen, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.  
² Halil İnalcık, Osmanlı’da Devlet, Hukuk, Adalet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.  
³ Edward Said, Oryantalizm, Metis Yayınları.  
⁴ Bernard Lewis, Ortadoğu, Batı müdahalelerinin toplumsal çöküşe etkisini inceler.

--

Yazarın Diğer Yazıları