Derviş Ali'den Bir Sabah Öğüdü
Ünal TAYFUR
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Derviş Ali’nin sesi yankılanıyor içimizde:
“İnsan ancak yüreğiyle doğruyu görür. Asıl olan göze görünmez.”
Bu söz, zamanın ruhuna karşı bir direniş gibi. Çünkü biz yetişkinler, artık her şeyi ölçüyoruz. Sevinci gramla, sevgiyi mantıkla, sıkıntıyı formüllerle çözmeye çalışıyoruz. Oysa kalbin dili ne cetvelle konuşur ne denklemle anlaşır.
Derviş Ali’nin yolda karşılaştığı yaşlı bir çobandan öğrendiği sır, bu çağın en büyük unutuluşunu hatırlatıyor bize:
“Ölene kadar sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden.”
Bu bağ, sadece insanlarla değil, kendimizle de kurduğumuz bir bağdır. İşimize, eşimize, evladımıza duyduğumuz sorumluluk kadar, kendimize duyduğumuz sorumluluğu da hatırlamalıyız. Çünkü kendinle kurduğun bağ sağlam değilse, başkalarının kalbinin sesini duyamazsın.
Peki nedir bu gönül bağı?
- Kendini dinleyebilmek, iç sesine kulak verebilmek.
- İçine sinmeyen şeyleri fark edip, “içimin bir bildiği var” diyebilmek.
- Kendini sevmek, kendine şefkat göstermek.
- Hayatın hızında durup, “Ben ne hissediyorum?” diye sorabilmek.
Bu bağ, modern yaşamın rakamlarla ördüğü duvarları aşan bir köprüdür.
İç sesimiz, bu köprünün taşlarını döşer. Her sabah, bu sesi duymak için uyanmak gerekir. Çünkü gerçek sevgi, bir sebebe ihtiyaç duymadan büyür. Tıpkı Derviş Ali’nin dağda bulduğu bir çiçeğe duyduğu sevgi gibi.
Bugün kendinle barışmanın, iç sesini önemsemenin, gönül bağını yeniden kurmanın günü olsun.
Kendine dön, kalbine sor, ve sabahın bu sessizliğinde şu soruyu fısılda:
“Ben bugün neye gönül vereceğim?”
---