
Diploma ile Hayal Kırıklığı: Türkiye'de Gençliğin Sessiz Çöküşü
Ünal TAYFUR
Bir ülkenin en büyük serveti, yer altı kaynakları değil; gençlerinin hayal kurma cesaretidir. Türkiye’de ise bu cesaret, diplomalarla değil, işsizlikle mühürleniyor. Her yıl üniversitelerden mezun olan yüz binlerce genç, hayalini kurduğu meslek yerine market raflarında kutu diziyor, depo işçiliği yapıyor, kurye oluyor. Özellikle öğretmenlik alanında tablo çarpıcıdır: 2025 yılı itibarıyla Türkiye’de atanmayı bekleyen öğretmen sayısı 478.395’tir. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı yalnızca 25.000 öğretmen ataması planlamıştır; bunun 15.000’i sözleşmeli, 10.000’i ise Milli Eğitim Akademisi bünyesindedir.¹
Bu tablo, sadece bireysel bir hayal kırıklığı değil; toplumsal bir çöküşün göstergesidir. Gençler devlete güvenemiyor, üniversiteye güvenemiyor, topluma güvenemiyor. Çünkü her biri onların emeğini değersizleştirmiştir. Gençler artık “Okusam da aynı, okumazsam da aynı” diyor. Bu cümle, bir ülkenin gençliğinin öğrenmeye, çalışmaya ve hayal kurmaya olan inancını yitirdiğinin en açık göstergesidir.
Diplomalı işsizlik, Türkiye’de yapısal bir sorun haline gelmiştir. 2025 yılı itibarıyla İŞKUR’a iş arama amacıyla başvuran 2.161.561 kişinin yaklaşık %25’i üniversite mezunudur. Bu mezunların 59.208’i bir yıldan uzun süredir iş aramaktadır.² Dahası, Türkiye’de üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı %9,2 iken, genel nüfustaki işsizlik oranı %8,8’dir.³ Bu fark, Türkiye’yi Avrupa’da üniversite mezunlarının genel nüfusa göre daha yüksek işsizlik yaşadığı tek ülke konumuna getirmiştir.
Bu çöküşün arka planında “Her ile bir üniversite” politikası yer almaktadır. 2006’dan sonra üniversite sayısı %132 artarak 179’a ulaşmıştır.⁴ Ancak bu yaygınlaşma, nitelik artışı değil; akademik enflasyon yaratmıştır. Üniversite diploması, artık iş garantisi değil; işsizlik belgesi haline gelmiştir. Akademik enflasyon, üniversite mezunlarının arzu ettikleri pozisyonlarda ve ücret seviyelerinde istihdam edilememesiyle tanımlanır.⁵ Türkiye’de bu durum, genç işsizliğin yapısal hale gelmesine neden olmuştur.
Üstelik sahte diplomalar kadar, değeri sıfırlanmış gerçek diplomalar da ülkeyi çürüten bir başka yaradır. 2025 yılında Ankara merkezli yürütülen soruşturmada, sahte diploma şebekesinin e-Devlet sistemine dahi sızarak, mezun olmayan kişileri mezun gibi gösterdiği ortaya çıkmıştır.⁶ Bu skandal, diplomaların içerik olarak boşaldığını ve liyakat ilkesinin zedelendiğini göstermektedir.
Bugün çocuklara “Oku, adam ol” diyen bir toplumun, aynı çocuklara “Oku ama işsiz kal” gerçeğini yaşatması, en büyük çelişkidir. Bu çelişki, sadece gençleri değil; bütün ülkeyi kaybettiriyor. Çünkü bir ülkenin en büyük serveti, gençlerinin hayalleridir. O hayaller çürürse, ülke de çürür.
---
¹ Sosyal İnsan – Türkiye Öğretmen Sayıları 2025
² Karar – TÜİK ve İŞKUR Verileriyle 2025’te İşsizlikte Tarihi Rekor
³ CNBCE – Diplomalı İşsiz İstatistikleri
⁴ İTÜ – Üniversitelerin Bölgesel Etkileri
⁵ Ankara Üniversitesi – Akademik Enflasyon Makalesi
⁶ PostTruth Dergi – Sahte Diplomalar, Gerçek Sorunlar