Hastaneler, Hastaları Tedavi Ediyor mu?
Ünal TAYFUR
Son yıllarda sağlık alanında yapılan yatırımlar, meydanlarda dile getirilen “çağ atlama” ve “çığır açma” söylemleriyle halka sunuldu. Bazı siyasiler, herkesin doğduğu günden itibaren sağlık güvencesi altında olduğunu, genel sağlık sigortasının tüm vatandaşlara açık olduğunu ve devletin sağlık harcamalarını karşıladığını defalarca vurguladılar. Ancak sahadaki deneyimler, bu söylemlerle uygulamalar arasında ciddi bir uçurum olduğunu gösteriyor. Vatandaşın yaşadığı gerçeklik, kimi zaman bu vaatlerin tam tersine işliyor.
Şehir hastaneleri bu söylemin en somut örneği oldu. Kamu-özel iş birliği modeliyle inşa edilen bu dev yapılar, mimari açıdan modern, teknolojik açıdan donanımlı görünümleriyle “çağdaş sağlık” simgesi olarak tanıtıldı. Fakat resmi raporlara bakıldığında, bu hastanelerin devlete yükü oldukça ağır. Yapım maliyetleri yaklaşık 13,8 milyar dolar olarak hesaplanırken, bugüne kadar ödenen tutar 15 milyar 357 milyon doları geçti. Üstelik 2026 bütçesinde şehir hastaneleri için ayrılan pay 136 milyar TL olarak kayıtlara geçti. Bu rakamlar, devletin kasasından çıkan yükün, başlangıçta öngörülen maliyetin çok üzerinde olduğunu gösteriyor. Sayıştay denetim raporları, muhasebe işlemlerinde mevzuata aykırılıklar ve kamu zararına yol açan uygulamalar tespit etti. Bazı siyasiler bu nedenle şehir hastanelerini ülke tarihinin en büyük kamu zararlarından biri olarak nitelendirdi.
Vatandaş açısından bakıldığında ise tablo daha karmaşık. Hastaneler şehir dışına taşındığı için ulaşımda zorluklar doğdu. “Lüks ama erişilmez” ifadesi halk arasında sıkça dile getiriliyor. Sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğu söylenmesine rağmen, farklı kalemler altında ek ücretler vatandaşa yansıyor. Konfor arttı, branşlar çeşitlendi, personel sayısı yükseldi; fakat aynı ölçüde hastalıkların artışı ve tedavi süreçlerinin karmaşıklaşması dikkat çekiyor. Vatandaş, “hastaneler tedavi etmiyor, sadece teşhis ve fatura üretiyor” diyerek şikâyetini dile getiriyor. Bu çelişki, sağlık sisteminde ifrat ile tefrit arasında gidip gelen bir algı yaratıyor: kimine göre mükemmel, kimine göre 40 yıl geriye dönüş.
Bütün bu tablo, sağlıkta ilerleme söylemi ile vatandaşın günlük deneyimi arasındaki uçurumu gözler önüne seriyor. Şehir hastaneleri mimari ve teknolojik açıdan modernleşmenin simgesi olsa da, ekonomik yük, erişim sorunları ve kamu zararları nedeniyle tartışmalı bir model olarak karşımızda duruyor. Asıl soru ise hâlâ yanıtsız: Hastaneler gerçekten hastalıkları tedavi ediyor mu, yoksa sadece sağlık sektörünü büyüten dev yapılar mı?
Resmî Kaynaklar:
- Sayıştay Denetim Raporları
- TBMM Bütçe Komisyonu Tutanakları
- Sağlık Bakanlığı Strateji Belgeleri
--