
İhmal Edilen Nesil, İmar Edilen Şehri Yıkar
Ünal TAYFUR
İmar edilen şehirlerin görkemiyle övünen toplumlar, zamanla o şehri yıkacak elleri kendi ihmallerinden doğurduklarını fark ederler. Turgut Cansever’in tabiriyle[1], “Şehri imar ederken nesli ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder.” Bu uyarı, yalnızca mimari değil, sosyal mühendislik açısından da derin bir sorumluluk çağrısıdır. Eğitimin, ailenin ve değer aktarımının ihmali; fiziki kalkınmanın ardında toplumsal çöküşü gizleyen bir illüzyona dönüşür.
Bugün haz ve hız çağının çocukları, Mehmet Görmez’in tanımıyla[2] “anlamdan çok performans, özden çok gösteri” arayışı içinde büyüyor. Şehir dışına gönderilen gençlerin yalnızlaşma, köklerinden kopma ve hızlı tüketim kültürüyle değer kaybı yaşama tecrübeleri, bu ihmalin bireysel izdüşümleridir[3]. Aile albümünden silinen eski kuşak yüzleri, kent panolarında parlayan reklamlar kadar cezbedici olamadığında, kültürel hafıza da sessizce silinir.
Her ile bir üniversite açmak, kalkınma değil; çoğu zaman kültürel çözülmenin kapısını aralamak oldu. Saf ve temiz Anadolu beldeleri, cömertçe açılan fakültelerle birlikte, ahlaki ve manevi dokusunu hızla yitirdi. Öğrencilerin yalnızca eğitim değil, eğlence ve tüketim merkezlerine yönelmesi; şehirlerin ruhunu değil, sadece kiralarını büyüttü. Bir zamanlar yaşlıların selamlaştığı sokaklar, artık yabancılaşmanın ve gösterişin sahnesi haline geldi. Esnafın ahlakı, öğretmenin itibarı, mahallenin huzuru; hepsi bu plansız yayılmanın gölgesinde soldu.
Devletin kamu hizmetindeki sorumluluğu, sadece altyapı değil, insani altyapının da inşasıdır. Yalnızca beton dökülmez; vicdan, aidiyet ve maneviyat da temellendirilmelidir. Esnaf ahlakındaki yozlaşma, öğretmenin önemsizleşmesi, yaşlının yük sayılması; hepsi aynı ihmal zincirinin halkalarıdır.
Şehir planları çizilirken okulun, caminin ve mahallenin ruhu hesaba katılmadıkça; yapılan yollar yalnızca insanları birbirinden uzaklaştırır. Nesiller arası bağların kopuşu, toplumsal hafızayı da binadan bağımsız düşünemeyeceğimizi gösterir.
Toplumu yeniden inşa etmek için yalnızca ekonomik kaynaklar değil, manevi ve kültürel sermaye de seferber edilmelidir. Genç kuşakların sadece iş gücüne değil, vicdan gücüne de yatırım yapılmalıdır. Modernleşme hızına teslim olmadan kökleri koruyan bir kalkınma modeli oluşturulmadıkça, imar edilen şehirler giderek ruhsuzlaşır; taşlar yükselirken değerler gömülür.
---
Kaynakça ve Dipnotlar
[^1]: Turgut Cansever, Şehir ve Mimari, İstanbul, 2006.
[^2]: Mehmet Görmez, Gençlik ve Değerler Üzerine Konuşmalar, Ankara, 2019.
[^3]: Kayseri merkezden üniversite eğitimi için büyükşehirlere giden gençlerin aidiyet ve kültürel bağ eksikliği üzerine saha gözlemleri, 2023–2024.