Kötü Yoktur, Kötülük Vardır
Ünal TAYFUR
Yeryüzünde kötü mü var, kötülük mü var diye sorsak, çoğu insan bu ayrımı hiç düşünmemiştir. Oysa bu fark, insanın hem kendini hem de yaşadığı toplumu anlaması açısından hayati önemdedir. Kötü olan şeyler değil, o şeylerin nasıl kullanıldığıdır. Yaratılışta, fıtratta kötülük yoktur. Kur’an’da “Biz insanı en güzel biçimde yarattık” buyrulurken, insanın özü itibariyle iyiliğe meyilli olduğu vurgulanır. Ancak zamanla nefis, çıkar ve dünyevi hırslar devreye girince, insan elindeki güzellikleri kötülüğe dönüştürebilir.
Bir ekmek bıçağını düşünelim. İmal eden kişi onu ekmek doğramak, hayatı kolaylaştırmak için üretmiştir. Aynı bıçakla bir insanı doyurmak da mümkündür, canına kıymak da. Bıçak kötü değildir; onu kötüye kullanan biziz. Bugün medya, internet, televizyon gibi araçlar da böyledir. Doğru kullanıldığında bilgiye erişimi kolaylaştırır, eğitir, bilinçlendirir. Yanlış kullanıldığında ise yozlaştırır, ayrıştırır, hatta zehirler. Bir ekran, iyi bir eğitmenle toplumu aydınlatabilirken, kötü bir içerikle toplumu karartabilir.
Bu noktada törelerimiz ve cami kültürümüz devreye girer. Anadolu’nun kadim ahlak sistemi olan Ahilik, “eli, dili ve beli bağlı olmak” ilkesiyle bireyin kötülüğe karşı duruşunu şekillendirir. Cami ise sadece ibadet edilen bir mekân değil, aynı zamanda toplumsal eğitim ve ahlaki yönlendirme merkezidir. Eskiden cami kürsüsünden sadece dini bilgiler değil, ticaret ahlakı, komşuluk hukuku, toplumsal sorumluluk da öğretilirdi. Bugün bu kürsüler yeniden toplumu iyiliğe çağıran sesler haline gelmelidir.
Dünya gerçeği ise daha karmaşıktır. Kimi zaman kötülük bireysel değil, kurumsal hale gelir. Devletler, şirketler, medya organları kendi çıkarları uğruna iyiliği kötüye çevirebilir. Evrimsel psikolojiye göre kötülük, empati eksikliğinden ve sistematik çıkar çatışmalarından doğar. Bu yüzden kötülükle mücadele sadece bireysel değil, toplumsal ve yapısal bir çaba gerektirir.
Sonuç olarak, kainatta kötü yoktur; kötülük vardır. Çünkü kötülük, insanın elinde şekillenir. Araçlar tarafsızdır; onları iyi ya da kötü yapan bizim niyetimizdir. Bu yüzden çözüm de yine bizim elimizdedir. Nefse karşı koymak, vicdanı öncelemek, töreyi yaşatmak ve camiyi yeniden toplumsal bir rehber haline getirmek gerekir. Kötülükle mücadele dışsal bir savaş değil, içsel bir direniştir. Ve bu direniş, insanın kendi özüne dönmesiyle mümkündür.
---