Ünal TAYFUR

Sessiz bir edebiyat mimarı: Prof. Dr. Atabey Kılıç

Ünal TAYFUR

Kayseri’nin Bünyan ilçesine bağlı Koççağız köyünde 1965 yılının 10 Kasım sabahında dünyaya geldiğinde, Anadolu’nun sessiz bilgeliğiyle yoğrulmuş bir hayatın ilk adımı atılmıştı. İlkokulun ilk iki yılını Almanya’nın Esslingen kentinde okuması, ona erken yaşta bir kültürlerarası bakış kazandırdı. Ardından Kayseri’ye döndü; Kılıçarslan İlkokulu’nda ve Fevzi Çakmak Lisesi’nde tamamladığı ortaöğrenim yılları, onun dil ve edebiyatla kurduğu derin bağın temelini oluşturdu. 1983 yılında Ege Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne adım attığında, bu bağ artık bir meslek yolculuğuna dönüşmüştü.

Üniversite yıllarında kaleme aldığı “Tezkire-i Rızâ” adlı mezuniyet tezi, onun metin merkezli yaklaşımının ilk işaret fişeğiydi. Ardından yüksek lisans ve doktora çalışmalarında 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı edebiyatının önemli simaları olan Üskübî ve Mîrzâ-zâde Ahmed Neylî gibi şahsiyetleri merkeze alarak, klasik metinlere hem edebî hem de biyografik derinlik kazandırdı. Bu tezler, sadece akademik başarı değil; aynı zamanda bir metin işçiliği, bir sabır ve sadakat örneğiydi.

Ege Üniversitesi’nde başlayan akademik kariyeri, Erciyes Üniversitesi’nde kök saldı. 2000 yılında Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’ne geçişiyle birlikte, Eski Türk Edebiyatı Ana Bilim Dalı başkanlığı görevini üstlendi. Bu görev, onun yalnızca ders veren değil; sempozyumlar düzenleyen, tezler yöneten, ansiklopedi maddeleri yazan bir akademik üretkenlik örneği olduğunu gösterdi. 2002 yılında doçent, 2007 yılında profesör unvanını aldı. 2013 yılında bölüm başkanlığına atanmasıyla birlikte, kurumsal hafızaya katkısı daha da belirginleşti.

Kılıç’ın çalışmaları arasında mesnevî, belâgat, şerh ve manzum sözlük gibi klasik edebiyatın temel türlerine dair incelemeler öne çıkıyor. “Mürîdî ve Pend-i Ricâl”, “Manzûme-i Keskin”, “Ahmed Neylî Divanı” gibi eserleri, hem metin çözümlemesi hem de edebî mirasın günümüze taşınması açısından önem taşıyor. Ayrıca “Kayseri Ansiklopedisi”ne yazdığı yüzü aşkın madde, onun yerel kültüre olan bağlılığını ve akademik sorumluluğunu gösteriyor. Bu metinler, bir şehrin hafızasına düşülmüş notlar gibi; sessiz ama kalıcı.

2007 ve 2011 yıllarında Kayseri yerel televizyonlarında düzenlediği programlarla halkla akademiyi buluşturdu. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Bilim Adamı” ödülüne, Berceste Dergisi tarafından ise “Klâsik Türk Edebiyatına Katkı Ödülü”ne layık görülmesi, onun yalnızca akademik değil, kültürel bir figür olarak da tanındığını gösteriyor. Bu ödüller, bir ömrün sessizce ama kararlılıkla yürünmüş yollarının kamu vicdanındaki yankısıdır.

İngilizce bilen Kılıç, evli ve dört kız babasıdır: Cangül Sedâ, Nefika Senâ, Halime Edâ ve Gül Nisâ. Bu isimler bile onun edebiyatla kurduğu içsel bağın, aile hayatına nasıl yansıdığını gösteriyor. Kılıç’ın gönül dünyası, metinlerin ötesinde bir anlam taşıyor; çünkü o, edebiyatı yalnızca bir bilim değil, bir yaşam biçimi olarak görüyor. Onun akademik yolculuğu, bir metin işçisinin sabırla ördüğü bir halı gibi; her ilmik, bir kelimeye, bir mazmuna, bir gönül sesine denk düşüyor.

Prof. Dr. Atabey Kılıç’ın hikâyesi, Anadolu’dan yükselen bir akademik sesin, klâsik metinlerle kurduğu sadakat ilişkisini anlatıyor. Bu ses, ne bağırıyor ne susuyor; sadece çalışıyor, yazıyor, öğretiyor. Ve belki de en önemlisi: unutulmasın diye hatırlatıyor.

Yazarın Diğer Yazıları