
Sessizliğe Karşı gür sesiyle konuşan adam: Prof. Dr. Şükrü Karatepe'
Ünal TAYFUR
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde, hem akademik üretimiyle hem de yerel yönetim pratiğiyle iz bırakmış bir isim olarak Prof. Dr. Şükrü Karatepe, yalnızca bir hukukçu ya da belediye başkanı değil; aynı zamanda bir düşünce adamı, bir şehir anlatıcısı ve bir vicdan taşıyıcısıdır. 1949 yılında Kayseri’nin Erkilet beldesinde doğan Karatepe, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra kısa süreli avukatlık ve Çalışma Bakanlığı’nda iş müfettişliği görevlerinde bulunmuş, ardından akademiye yönelmiştir. 1978 yılında Ege Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde asistan olarak başlayan akademik kariyeri, onu anayasa hukuku alanında Türkiye’nin en üretken isimlerinden biri haline getirmiştir.
1983 yılında siyaset bilimi doktoru, 1989’da anayasa doçenti olan Karatepe, aynı yıl Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Akademik üretimi, Türkiye’nin yönetim sorunlarını tarihsel ve ideolojik bağlamda ele alan, sivil toplumun gelişimini merkeze alan metinlerle şekillenmiştir. “Sivil Toplum” (1987) adlı kitabında, devletin toplumu şekillendirme gücüne karşı bireyin ve cemiyetin kendi kendini örgütleme kapasitesini savunur. Bu kitapta geçen “Devletin gölgesi uzun düştüğünde, toplumun sesi kısılır” cümlesi, onun sivil toplum anlayışının özeti gibidir.
Karatepe’nin düşünsel derinliği, yalnızca akademik metinlerde değil, yerel yönetim pratiğinde de kendini göstermiştir. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nden Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Karatepe, şehircilik anlayışını “Kendini Kuran Şehir” adlı kitabında teorik bir zemine oturtmuştur. Bu kitapta, şehirlerin yalnızca fiziki değil, aynı zamanda kültürel ve ahlaki bir kimlik taşıması gerektiğini savunur. “Bir şehir, kendini kurarken insanı da yeniden kurar” ifadesi, onun şehir ve insan ilişkisine dair yaklaşımını özetler.
Ancak Karatepe’nin siyasi yolculuğu, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve ideolojik baskılar bağlamında tartışmalı bir döneme de işaret eder. 10 Kasım 1996 tarihinde Kayseri’de yaptığı bir konuşmada, laiklik uygulamalarına yönelik eleştirileri nedeniyle Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından bir yıl hapis ve beş yıl siyaset yasağı cezasına çarptırılmıştır. 24 Nisan 1998’de cezaevine giren Karatepe, bu süreci “Demokrasi Savunması” (1998) adlı kitabında hem hukuki hem vicdani bir sorgulamaya dönüştürmüştür. Kitapta geçen “Demokrasi, yalnızca sandık değil, aynı zamanda vicdanın da sesidir” cümlesi, onun demokrasi anlayışının temelini oluşturur.
2000’li yıllarda GAMA Holding’de hukuk müşavirliği, MÜSİAD’da siyasi danışmanlık ve yüksek istişare kurulu üyeliği gibi görevler üstlenen Karatepe, aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde anayasa hukuku dersleri vermiştir. 2013 yılında Akil İnsanlar Heyeti’ne Akdeniz Bölgesi temsilcisi olarak katılmış, çözüm sürecine katkı sunmuştur. 2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlığına atanmış, anayasa değişikliği çalışmalarında aktif rol almıştır. Son olarak 10 Nisan 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan karar ile Yerel Yönetim ve Afet Politikaları Kurulu’na atanmıştır.
Karatepe’nin yazınsal mirası, yalnızca bir akademik külliyat değil, aynı zamanda bir vicdan arşividir. “İdeolojik Devlet Krizi” (2000) adlı eserinde, devletin ideolojik yönelimi ile bireyin inancı arasındaki çatışmayı derinlemesine analiz eder. Kitapta geçen “Devletin ideolojisi, bireyin inancına karşı bir tahakküm aracına dönüşmemelidir” cümlesi, onun özgürlükçü hukuk anlayışını yansıtır. “Ara Rejimin Adaleti: Bir 28 Şubat Hikâyesi” (2015) ise, Türkiye’nin yakın tarihindeki kırılma noktalarından biri olan 28 Şubat sürecini, hukuk ve vicdan ekseninde sorgulayan bir anlatıdır. Bu kitapta, “Adalet, ara rejimlerin değil, halkın vicdanında kök salar” cümlesiyle, dönemin hukuki uygulamalarına karşı bir duruş sergiler.
Evli ve üç kız babası olan Şükrü Karatepe, hem akademide hem siyasette hem de kamu vicdanında iz bırakmış bir anlatıcıdır. Onun hikâyesi, yalnızca bir bireyin değil, Türkiye’nin geçirdiği dönüşümlerin de hikâyesidir. Kalemiyle şehirleri, fikirleriyle kurumları, duruşuyla vicdanları şekillendiren Karatepe, hâlâ düşünmeye ve düşündürmeye devam ediyor.
---