
Vagonda Unutulan İsimler
Ünal TAYFUR
Vagonda Unutulan İsimler
Ben Ahıska türküsüyüm.
Sürgün vagonlarında doğdum, annemin gözyaşından beslendim.
Adımı kimse koymadı, çünkü o gün isimler unutuldu.
Ben, Ahıska’dan Özbekistan’a giden trenin içindeydim.
Bir kadın doğum yaptı, çocuğun adını “Yolcu” koydular.
Ben o çocuğun ninnisiydim.
Ben, annesinin mendiline sarılıp raylara bırakılan sesim.
Geceydi.
Kapılar açıldı, askerler sustu.
Babamın bastonu kaldı kapının eşiğinde.
Annem, sobanın yanına sakladığı kuru ekmekleri torbaya koyarken ağlıyordu.
Ben o zaman ağlamadım.
Çünkü çocuklar ne olduğunu anlamaz.
Ama trenin kapısı kapanınca, annemin gözleriyle birlikte ben de sustum.
Raylar aktı, ben sustum.
Vagonlarda isimler silindi.
Aysel, Mehmet, Zeynep…
Hepsi birer harf oldu, sonra harfler de eksildi.
Ben, eksilen harflerin türküsüyüm.
Ben, vagonun duvarına kazınan ama kimseye okunmayan sesim.
Yıllar geçti.
Zengezur’da yeni raylar döşendi.
Barış dediler, koridor dediler.
Ben, o raylara mendil bırakan yaşlı kadının sesiyim.
“Bu mendil annemindi,” dedi kadın.
“Bir gün bu mendili raylara bırak, belki biz geri döneriz.”
Ben o mendilin ucuna işlenmiş ağıtım.
Gün doğarken, Aras’ın kıyısında yaşlı kadın, elindeki bakır tasla suyu taşlara döküyordu.
Bu, dedesinden kalma bir uğurlama ritüeliydi.
“Yola çıkanın ardı ıslatılır ki, gittiği yer bereket bulsun,” derdi.
O sabah, köyün gençlerinden biri, tren yolu inşaatında çalışmak üzere Zengezur’a doğru yola çıkacaktı.
Kadının gözleri, hem gurur hem hüzünle doluydu.
Çünkü bu yol, sadece bir gencin ekmek kapısı değil, geçmişin yeniden yazıldığı bir hat olacaktı.
Ben o bakır tastan dökülen suyun sesiyim.
Zengezur Koridoru’nun açılması, köydeki yaşlıların hafızasında eski kervan hikâyelerini canlandırdı.
Bir zamanlar deve sırtında taşınan ipekler, şimdi demir raylarla geçecekti.
“Bizim dedelerimiz bu dağları aşarken, yanlarında sadece yük değil, dua da taşırdı,” dedi köyün imamı.
Koridorun adı artık haritalarda geçse de, halk onu “Vefa Yolu” diye anmaya başlamıştı.
Ben o duanın içindeki türküyüm.
İnşaat başladığında, köyün çocukları rayların kenarına taşlardan küçük evler yapmaya koyuldu.
Her biri, bir gün o raylardan geçecek trenin içindeki yolculara kendi hayalini anlatmak istiyordu.
Bir çocuk, taş evin üzerine “Gelin Gidiyor” yazmıştı.
Çünkü annesi, yıllar önce Ermenistan’a gelin gitmiş, bir daha haber alınamamıştı.
Şimdi koridor açıldığında, belki bir gün o trenle geri dönerdi.
Ben o taş evin duvarına yazılan özlemim.
Köy kahvesinde artık siyaset değil, yol konuşuluyordu.
Gençler, koridorun Türkiye’yi Türk dünyasına bağlayacağını anlatırken, yaşlılar “Bizim için bu yol, geçmişe açılan bir kapı” diyordu.
Çünkü bu topraklarda yol, sadece gidilen yer değil; dönülen, hatırlanan, yeniden kurulan bir bağdı.
Ben o bağın iç sesi oldum.
Bir gün, rayların üzerine ilk tren geldiğinde, köyün kadınları ekmek ve tuzla karşıladı makinisti.
Bu, eski bir Anadolu geleneğiydi: “Ekmekle gelen aç kalmaz, tuzla gelen yolda kalmaz.”
Makinist, gözleri dolarak ekmeği aldı, tuzu alnına sürdü.
O an, demir raylar bir ulaşım hattı olmaktan çıktı; bir kültür yolu, bir hafıza izi oldu.
Ben o ekmeğin buğusunda saklı türküyüm.
Bir çocuk geldi, elinde oyuncak tren.
“Teyze, bu tren seni nereye götürsün?” dedi.
Kadın gülümsedi, gözleri doldu.
“Beni götürmesin evladım,” dedi.
“Ben zaten gittim. Ama seninle dönsün. Bu tren, bizim kayıp çocukluğumuzu geri getirsin.”
Ben o çocuğun hayaline karışan ezgiyim.
Tren geçti.
Kadın ayağa kalktı, elini alnına götürüp selam verdi.
Bu, Ahıska’da unutulmuş bir gelenekti:
Gidenin ardından selam vermek, dönene yol açmaktı.
Ben o selamın içindeki türküyüm.
Ben, vagonlarda unutulan isimlerin sesiyim.
Ben, raylara bırakılan mendilin ucuyum.
Ben, sürgünle doğan ama vefayla dönen türküyüm.
Adımı hatırlayan olursa,
Raylara eğilsin, toprağı dinlesin.
Çünkü ben hâlâ oradayım.
Bir trenin sesiyle uyanırım,
Bir çocuğun hayaliyle yürürüm.
Ben, unutulmuş bir türkü değilim.
Ben, hatırlanmak için söylenenim.
Benim adım: Ahıska Türkiye.
---
Dipnotlar ve Kaynaklar:
- SSCB Devlet Arşivleri, NKVD Kararları, 1944 – Ahıska Türklerinin sürgün belgeleri
- Ahıska’nın Sessiz Çığlığı, Turgut Yıldırım, 2012 – Sözlü tarih anlatıları
- Türk Halk Kültüründe Geçiş Törenleri, M. Ergun, Kültür Bakanlığı Yayınları, 1998 – Anadolu uğurlama ritüelleri
- “Zengezur Corridor and the New Silk Road”, Caucasus Policy Review, 2025 – Güncel jeopolitik analiz
- TRT Belgesel: “Ahıska Türkleri – Sürgünün Sessiz Tanıkları”, Yayın Tarihi: 2020