Ünal TAYFUR

Vicdanın Yandığı Yer: Orman Yangınları Üzerine Bir Çığlık

Ünal TAYFUR

Ormanlar, devletlerin altın rezervinden bile değerli, canlı hayatının sürdüğü emanettir. Sadece ekonomik bir kaynak değil; toprağın nefesi, gökyüzünün su döngüsü ve insanlık için vicdan testi mahiyetindedir. Ne yazık ki bizde olduğu gibi dünyada da ormanlar hoyratça tüketiliyor. Yangınlarla yok edilen bu hazineler, çoğu zaman ihmalle, cehaletle ve kimi zaman da kasıtla karşı karşıya kalıyor.

İnsan dediğimiz varlık, çoğu zaman ancak kendi canı yandığında uyanıyor; ama vicdan, can yanmadan devreye girmeli. Bu mesele sadece çevre sorunu değil, ahlaki bir çöküntünün işareti. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)'in “Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma” hadisi, bu konuda da bir hakikat pusulası gibidir. Bir insan, birine zarar vermeyi düşünmeden önce, “Ya o kişi bana aynı şeyi yapsa ne hissederim?” diyebilmeli. Akıl ve vicdan burada devreye girer; ama ne yazık ki bazıları para, öfke ya da cehaletle aklını susturup ormanları hedef alıyor. Gücü yetmediği yerde hıncını toprağa, ağaca, canlıya yönelten bu zavallı öfke biçimi, her dönemde karşımıza çıkıyor ama artık daha sık görür olduk.

Bazıları kanunlara sığınır, bazıları da kanunları aşmayı dener. Ancak burada caydırıcılık meselesi hayati bir noktadır. Ormanları kasten yakanların yalnızca devlete değil, tüm canlılara savaş açtığı unutulmamalıdır. Bir metrekarelik yanan alanda binlerce karınca, solucan, kuş, kaplumbağa ve nice canlı yok oluyor. Bu sadece ağaçlara değil, toprağa, havaya, geleceğe ve insanlığa karşı işlenmiş bir cinayettir.

Belki bu satırları okuyanlar “Ne sert cümleler!” diyebilir. Ama milyonlarca canlının gözünü bile kırpmadan yakabilen bir zalimin karşısında yumuşak kalmak, başka bir zulüm değil midir? Biz vicdanı merkeze alan bir toplum olmak istiyorsak, bu tür davranışlara karşı hem hukuki hem ahlaki reflekslerimizi güçlendirmeliyiz.

Ormanların korunması sadece resmi kurumların işi değildir; toplumun her bireyi, bu konuda sorumluluk taşımak zorundadır. Eğitim kampanyaları, dinî ve vicdani değerlerle çevre bilincinin desteklenmesi, çocuklara erken yaşta doğa sevgisi aşılanması şarttır. Yasalar ise sadece cezalandırmakla kalmamalı; aynı zamanda caydırıcı ve rehabilite edici bir niteliğe sahip olmalıdır.

Ormanları yakmak, sadece bir alanı yok etmek değil; toplumsal hafızayı, kültürel değerleri ve canlılığın bütüncül yapısını da silmektir. Bizler bu yazıyla birlikte, belki bir filiz gibi vicdanları yeşertmek isteriz. Toprağa dokunan herkes bilmelidir ki; onun altında sadece kökler değil, bir milletin yarını yatmaktadır.

---

Küresel ve Ulusal Yangın Gerçekleriyle Ciddiyet Katmak Gerekirse:

- 2023 yılında Kanada'da 18,5 milyon hektar ormanlık alan yandı; bu, ülke ormanlarının %5’inden fazlası demek.
- ABD’de aynı yıl 1,2 milyon hektar, Yunanistan’da 129 bin hektar, İspanya’da 83 bin hektar ormanlık alan kül oldu.
- Türkiye’de 2023 yılında 2.539 orman yangını çıktı; toplamda 15.616 hektar alan zarar gördü.
- Yangınların %98’i insan kaynaklı: ihmal, kaza, kasıt ve bilinmeyen ama çoğu insan eliyle çıkan yangınlar.
- 2021 yılında Türkiye’de 139.503 hektar alan yandı; bu, son 80 yılın en büyük yangın felaketlerinden biri olarak kayıtlara geçti.

Yazarın Diğer Yazıları