'FURKAN IS A HERO'*
FİLİSTİN İÇİN AMERİKALI MÜSLÜMANLAR KURULUŞU BAŞKANI DR. BAZİAN, KAYSERİ GÜNDEME KONUŞTU: 'FURKAN IS A HERO'* *: FURKAN, BİR KAHRAMAN
'FURKAN IS A HERO'*
*: FURKAN, BİR KAHRAMAN
2009'da Başbakan Erdoğan'a ve 2010'da da Furkan Doğan'a Al-Quds Ödülü veren 'Filistin İçin Amerikalı Müslümanlar Kuruluşu' Başkanı Dr. Hatem Bazian, Kayseri Gündem Gazetesi Editörü Duran Uruç'la yaptığı online söyleşide, dünyadan haberdar olan ve toplumsal adalet hareketlerinde aktif yer alan birçok Amerikalı için, Furkan'ın bir kahraman olduğunu ve Furkan'ın Amerika'da daha çok bilinmesi için çalıştıklarını söyledi.
Amerika'da, Filistin için yaptığı dünya çapındaki çalışmalarla tanınan AMP (American Muslims For Palestine) Başkanı Dr. Hatem Bazian, Mavi Marmara'nın, Filistin meselesindeki paradigmayı değiştirdiği için, bir anlamda amacına ulaştığını anlattığı söyleşisinde, Mavi Marmara saldırısı sonrasında Amerikan basınının İsrail taraflı tutumundan, Obama'nın İsrail yanlısı açıklamalarına; Furkan'ın Amerikalı gençler için bir rol model olmasından, Furkan'ın ailesiyle olan tanışma anlarına; Gazze'de öldürülen Amerikalı aktivist Rachel Corrie'den, Kayseri'ye hakkındaki düşüncelerine kadar birçok konuya değindi.
'Furkan, milyonları değiştiren aksiyonuyla bir liderlik örneği sergiledi.'
'Amerika'da, Furkan'ın ölümü büyük medya kuruluşları tarafından duyuruldu, fakat hep 'İsrail çerçevesi' içinde tutuldu.'
'Paradigmayı değiştirdiği için, Mavi Marmara amacına ulaştı'
'Kayseri'yi evimiz olarak görüyoruz.'
Furkan Doğan'ın Amerikan vatandaşı olduğunu ilk duyduğunuzda ne düşündünüz?
Mavi Marmara'da öldürülenleri duyduğumda çok üzüldüm ve İsrail'in Gazze üzerindeki kuşatmasını kırmaya çalışırken canlarını feda eden bu genç insanlara karşı hayranlık hissettim. Furkan'ın Amerikan vatandaşlığı haberleri çıkınca; Rachel Corrie'nin ölümü olayında da olduğu gibi, Amerikan yönetimi ve medya tarafından görmezden gelineceği yönünde keskin bir boşluk ve korku hissi vardı.
Furkan'ın Amerikalı olması ile ilgili çevrenizde nasıl yansımalar gördünüz? Amerikalılar Furkan'ın da bir ABD vatandaşı olmasıyla ne kadar ilgiliydiler?
Dünyadan haberdar olan ve toplumsal adalet hareketlerinde aktif yer alan birçok Amerikalı için, Furkan bir kahraman. Furkan, hayranlık duyulan ve sevilen biri... Fakat, ne yazık ki, basının ağırlıklı olarak İsrail'in söylemlerini destekleyici tutumundan dolayı, sıradan bir Amerikalı, Furkan'ın bu asil fedakarlığından hiç haberdar olmadı. Medya, bu süreçte Mavi Marmara'yla ilgili İsrail ordusu tarafından yapılan propagandayı sürdürerek, aktivistleri suçlu gösterirken İsrailli komandoları kurban olarak lanse etti. Bu, Amerikan toplumunun, Gazze'de Filistinlileri savunurken hayatını kaybeden ve yine bir Amerikalı olan Rachel Corrie'ye yaklaşımlarına benziyor.
Amerikan basınında Furkan Doğan ne kadar ve nasıl yer aldı?
Furkan'ın ölümü büyük medya kuruluşları tarafından duyuruldu, fakat hep 'İsrail çerçevesi' içinde tutuldu. Buna örnek olarak ABC News'in 3 Haziran 2010 tarihli haberi verilebilir. Haberde, Mavi Marmara yolcularının, İsrailli komandoların elinden silahlarını 'zorla aldıklarını' ve komandolara ateş ettikleri söyleniyordu. Öyle görünüyor ki, İsrail ordusundan gelen bu söylem, meşru müdafaa olarak gösterilmek istenen katliamı haklı çıkarmak için yapıldı. Medya, ağır donanımlı askerlerin, gecenin bir yarısında, denizin ortasında silahsız sivillere saldırarak onları yakın mesafeden öldürmeleri suçunu konu etmedi ve neredeyse kurbanları suçlayıp, ölümlerinin faturasını kurbanlara kesti.
19 yaşında bir genç olan Furkan'ı, şehit düştüğü Mavi Marmara'ya götüren bilinci anlatan/araştıran çok yazarın ve entelektüelin yazılarında buna odaklandıklarını görüyoruz. Siz, 19 yaşında şehit olan Furkan ve bu bilinç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Furkan'ın babası Ahmet Bey'le ve Furkan'ı yakından tanıyanlarla konuşunca gördük ki Furkan, diğerkm ve inandıklarını yaşayan bir gençti. Yalnızca çevresindeki dünyayla ve Filistin'deki zülume duyarlı olmakla kalmayıp, toplumsal adalet hareketinin ön saflarında yer almak istiyordu. Furkan'la ve uğruna mücadele ettikleriyle gurur duyuyoruz. Kesinlikle inanıyoruz ki, Furkan, tüm dünyadaki genç erkek ve genç kadınlar için muhteşem bir rol modeli. Furkan, bizim ortak Müslüman geleneğimizi en iyi biçimde temsil etmenin yanı sıra, tarih boyunca Filistin'in ve Filistinlilerin yanında olan Türkleri de en iyi şekilde yansıtıyor.
Furkan'ın büyüyüp yetiştiği çevreyi ve şehri, yani Kayseri'yi, merak ettiniz mi? Nasıl bir şehirdir?
Eminim ki Kayseri, harika bir aile yetiştirilecek harika bir şehirdir, aynen Furkan'ın ailesinin onu ve kardeşlerini yetiştirdiği gibi. Hepimiz Kayseri'yi evimiz olarak görüyoruz. Kayseri, tarihin, geleneğin ve fedakarlığın derinliklerinin, ekmeğiyle ve kültürüyle harmanlanmış olduğu büyük bir şehir.
Amerikalılar ve ABD'deki Müslümanlar Furkan'la ilgili neler söylüyor? Ne düşünüyorlar?
Müslümanlardan arasında, özellikle Filistin İçin Amerikalı Müslümanlar'ın (American Muslims For Palestine) destekçileri arasında, Furkan bir kahraman ve bir ilham kaynağı. Onu, kendi oğlumuz gibi seviyoruz. Amerikalıların çoğu Furkan'ı bilmiyor; bu durumu değiştirmek ise bizim için çok öncelikli bir sorumluluk. Bu yönde gayretle çalışmalıyız ki, Furkan unutulmasın ve uzun vadede, onun fedakarlığı bir fark oluştursun.
2009'da AMP (American Muslims For Palestine), Al-Quds Ödülü'nü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, 2010'da da Furkan Doğan'a verdi. Biri başbakan olmuş bir siyasetçi, diğeri de henüz 19 yaşında kimsenin tanımadığı genç biri. Kendilerine aynı Al-Quds Ödülü'nü aldıran 'şeyler' neydi?
Başbakan Erdoğan da Furkan da asil birer kişiliğe sahipler. Her ikisinin de, adaletsizliği bertaraf etmek için gayret sarf etme ve İslamî prensipleri hayata geçirme yönünde 'popüler olmayan' tutum ve arzuları var. Başbakan Erdoğan'a ödülü, Filistinliler için her daim büyük bir dost olan Türk insanı için verdik. Furkan, bu dostluğun somut bir örneği. Politikacı çoktur, fakat liderler, özellikle bu zamanda, az bulunur. Başbakan Erdoğan politik alanda çalışan bir lider; Furkan ise milyonları değiştiren aksiyonuyla bir liderlik örneği sergiledi. Furkan sayesinde, birçokları Filistinlilere adaleti getirme konusundaki bakış açılarını zaman içerisinde değiştireceklerdir.
Furkan, Amerikan vatandaşı olmasına rağmen, aslı Türk. Peki, diyelim ki Furkan, hiç Türkçe bilmeyen, Amerika'da yetişmiş, Amerikan kültürünün içinde yetişmiş biri olarak o gemiye binip, ölseydi, bugünkü durumdan farklı ne olurdu?
Açıkçası, Beyaz Saray'ın ya da medyanın beyanatlarında çok fazla bir farklılık olacağına inanmıyorum. Mesela, Beyaz Saray, 2003 yılında Rachel Corrie'nin ölümüyle ilgili soruşturma talebinin hemen ardından 'bunun bir kaza olduğu' şeklindeki İsrail yorumunu hızla kabul etti. Furkan'ın ölümü sonrasında en iyi tespiti gazeteci Glenn Greenwald yaptı. Greenwald, 'ABD'nin İsrail'e olan koşulsuz desteği o kadar güçlü ve yerleşik ki, ABD menfaatlerinden daha üstün bir önceliğe sahip. İsrail İşgal Güçleri tarafından öldürülenler arasında kendi vatandaşı bulunsa bile, bu böyle.'
Obama'yla bir odada, yanınızda kimse olmadan görüşseniz, ona Furkan'la ilgili ne söyler ya da ne sorardınız? Ondan ne isterdiniz?
Temel olarak, Furkan, Amerika'nın hakikat, adalet ve özgür irade değerlerini yaşarken öldü. Başkan Obama'ya, kendisinin de içinde yetiştirildiği bu değerlere dönmesini ve İsrail'i, uluslararası hukuka karşı işlediği bu çirkin tecavüzünden sorumlu tutmasını isterdim. Komandolar, o gemiye uluslar arası sularda saldırdılar. Bir Birleşmiş Milletler raporuna göre, içinde Furkan'ın da bulunduğu, çoğu aktivist 'infaz' edildi.
İstanbul'da, 6 Kasım 2012'de, bazı İsrailli yetkililerin de yargılanacağı Mavi Marmara'yla ilgili bir dava başlıyor. İnsani açıdan, bu davanın hak ettiği sonuç ne olmalıdır? Burada mesele yalnızca Filistin mi, saldırı mı? Yoksa bütün bunların ardındaki 'başka bir şey' mi?
Bu davanın içeriğini bilmediğimden yorum yapmam zor elbette. İdeal bir dünyada, bu tarz davalara ihtiyacımız olmaz, çünkü herkes tüm insanlık için insan haklarını ve şerefi savunuyor olacaktır.
Sizce, Furkan, insanlardan ve özellikle Müslümanlardan hak ettiği saygıyı görüyor mu?
Amerikalı gençlerin, hakikat ve adalet için en nihayi fedakarlığı gösteren Furkan'ı görmelerini ve onun hakkında daha çok şey öğrenmelerini isterim. Lakin, elbette, dünyevi saygı ve kabulün, Allah (cc)'ın rızası kadar önemli olmadığına da inanıyorum.
Obama'nın 'İsrail'e yapılan saldırı bize yapılmıştır' sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu çok defa anlattım; ABD'nin İsrail'e verdiği diplomatik, politik ve finansal bağlamdaki koşulsuz desteği, bizim ulusal menfaatlerimize ve ulusal güvenliğimize zarar veriyor. Amerikalılar için, İsrail'le olan bu 'bitirilemez' ilişkinin Amerika'ya neye mal olduğunu görme zamanı geldi.
Bu süreçte şehit ailelerinin duruşunu nasıl buluyorsunuz?
Ailelerinin duruşları, bize, Peygamber Efendimiz'in (SAV) ilk dönem ashabını ve Uhud Savaşı'ndaki bozgun sonrasını hatırlatıyor. 'Kaybetme' duygusu derin ve zordu, ama Allah'ın plan yapanların en üstünü olduğuna dair inançları çok sağlamdı. Furkan'ın ailesiyle tanıştığımızda, Allah'a olan inanç ve teslimiyetlerinden çok etkilendik; Furkan'ın yokluğunu hissederlerken, onun Peygamberlerle beraber olduğuna inanıyorlardı.
Mavi Marmara sizce amacına ulaştı mı?
Mavi Marmara ve tüm Özgürlük Filosu, Filistin için çalışan küresel hareket üzerinde devasa bir etki bıraktı. Mavi Marmara'ya yapılan çirkin saldırının medyada yer bulması, İsrail'in Gazze ablukasını ve Filistinlilere karşı insan hakları ihlalini küresel bir diyalog noktasına getirdi. ABD'de dahi, hareket büyüyor ve günden güne daha çok insan İsrail'in işgal politikaları hakkında bilgi sahibi oluyor. Bu yoda, Gazze ablukasını kırmak için canlarını feda edenler ve onları yol arkadaşları arkalarında daha büyük bir miras bıraktılar. Evet, bu meseledeki paradigmayı değiştirdiği için, Mavi Marmara amacına ulaştı diyebiliriz.