NE EKE'RSEN ONU BİÇERSİN
Program Anadolu Platformu'nun tanıtım sunusuyla başladı. Toplumun ıslahı, yeryüzünün imarı için nesillerin inşasının gerekliliği vurgulanan sunumda, bütün insanlığın kurtuluşu için çaba harcadıklarını, evden evrene bir çare olmak için yola çıktıkları vurgulandı. Ayrıca bu sorumluğu vahyin emrettiği, ümmetin içinde bulunduğu durumun bunu zorunlu kıldığı belirtildi.
Çalıştayın açılış konuşmasını, Kayseri'deki Evde Karakter Eğitimi'nin koordinatörü Osman GERÇEK yaptı. Bu çalışmanın değer üretme, toplumun değişimi ve dönüşümüne katkı sağlamasını ümit ettiğini belirterek; iyi bir insanın, güzel bir Müslüman şahsiyetin oluşumunun temelinin çocuk yaşlarda başladığını vurguladı. Çalıştayda çocuklarımıza nasıl ahlaki eğitimin verileceğinin çalışmasının-paylaşımının yapılacağını belirtti.
Platformun Evde Karakter Eğitimi(EKE) komisyonunun başkanı, Yunus EREN ise; Kayseri'de havanın soğuk ama insanların sıcak karşılama ve ağırlamalarına teşekkür ederek, bu çalışmanın nitelikli ve ahlaklı insanlar yetiştirmek olduğunu vurguladı. Ayrıca bu çalışmanın hanımların ağırlıklı olarak rol aldığını ama erkeklerin de desteği ile devam ettiğini belirtti.
Anadolu Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Turgay ALDEMİR ise; ' Hayat hızlı akıyor. Modern(izm) bizleri bir şekilde dönüştürüyor. Beş vakit namaz nasıl günlük muhasebe yapmamızı gerekli kılıyor, bizi ayakta tutuyorsa aynı şekilde bu tür toplantılarda istişare için, çalışmalarımızı muhasebe etme için bir fırsattır. Bu çalışma hayatın içinde olan, tabanı olan, teşkilatı olan bir çalışmadır. Bu gün işlenecek konu çok önemlidir, ahlak konusu. Ne var ki, ahlak bu gün sadece bireyselliğe, pasifliğe, duyarsızlığa indirgenmiştir. Yeniden gençlerimizi, çocuklarımızı diriltecek olan adaletin, merhametin ve şefkatin hayat bulacağı yeni bir ahlak tasavvurudur. Peygamberlerin ahlakıdır, sahabenin ahlakıdır: adaletin tesisi için, gerektiğinde savaşta kendi ölecek durumda olsa da suyunu verebilen, ekmeğini paylaşan insanların ahlakı. Modern eğitim bizleri kirletti. Sanki sadece bu dünyadan nasiplenmek için geldik. Şu an İslam dünyasında binlerce insan katlediliyor, toprakları işgal ediliyor, yurtlarını terk ediyor. İşte bize düşen küresel vicdanın, merhametin öldüğü bu ortamda adil, merhametli nesiller inşa etmektir. İslam fıtratı üzere genle nesiller başka şeylere dönüşüyor. Sadece bilgi değil, karaktere dönüşen, şahsiyeti inşa eden, menfaatperestlikten, bireysellikten kurtaran bir bilgi gerekiyor. Çocuklarımızı Allah tasavvuru sağlam yetiştirmek gerekiyor. Allah peygamber hayatın dışına itiliyor. Bizler bu çalışmayla kendisiyle barışık, toplumla barışık bireyler yetiştirmek; huzur ve mutluluğun topluca yaşanılacak bir olgu olduğunu göstermek istiyoruz. 28 Şubat bize şunu öğretti. ..Bir amca mahkeme salonunda , 'Ne yaptığınızı bilmiyorum ama yine de yanınızdayım ' demişti. O günlerde biz aile, arkadaş, samimi dostlar yanımızdayken, birçokları yanımızda değildi. Şunu öğrendik, hatırladık. Ailelerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı ihmal ettik. Oysa Hz peygamber önce Hz Hatice ile paylaşıyor yaşadıklarını. İbrahim'in yanında eşi Hacer var, oğlu var...Endülüs'e, Kudüs'e, Bağdat ve Şam'a adaleti getirecek bu ümmetin çocukları olacaktır. Bu da tevhidi bir bakışla yetiştirilen, ufku geniş, sınırlara hapsolmamış, gerek ülkesi ve gerekse insanlık için çalışacak çocuklarla olacaktır. Tabii bunda rol oynayacak, diri bir yürek, gerçek bir coşku ve heyecan içinde çocukları sahiplenen rol model eğitimcilerle olacaktır.' ALDEMİR , Aliye İzzet Begoviç'in, ' Gökyüzünün öğrencisi olmayan, yeryüzünün öğretmeni olamaz' sözüyle önce kendimizi yetiştirmemiz gerekir, dedi.
Son olarak ALDEMİR Nuri PAKDİL'in: '…gel anne ol/çünkü anne/bir çocuktan bir Kudüs yapar/adam baba olunca/içinde bir Kudüs canlanır/yürü kardeşim/ ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin' dizeleriyle konuşmasını bitirdi.
Eğitimci Mesut AYDAĞ ise, 'Ahlak nedir? Nasıl oluşur? Çocuklara 'Evrensel ahlaki değerler' nasıl kazandırılır?' konulu bir sunumda bulundu. AYDAĞ, evleri ima etmenin fiziksel olarak değil, ebeveynin ve çocukların vasıflarıyla ilgili olduğunu belirterek: 'Dışarıda bir cehennem var, çocuklar ateşi eve getiriyor. Bu nedenle panzehir gerekiyor. Bu da ahlakla, İslam ahlakıyla olur. Bunu ise iki amaçla kullanmamız gerekir; evdeki çocuklarımıza ve ümmetin çocuklarına uygulayarak... Ahlak denilice islamın ahlakından bahsediyoruz. Üç görüş var: amoralizm, ahlaki gereksiz görür. İkincisi ahlaki rölativizm, kişiye, topluma, duruma göre değişen ahlak anlayışı. Dünyadaki sıkıntılar bu iki yaklaşımdan kaynaklanıyor. Oysa evrensel olan, kaynağını vahiyden alan ahlak anlayışı da var. Nasıl ki bütün insanlarda organizma aynı, biyolojik yapı aynı ahlaki değerlerde aynılık olabilir. Tevrat'taki on emir….Kur'an'daki emirler örtüşüyor….Evrensel bir ahlaki bir nitelik vermek için çocukları tanımak, onların yaşını ve yapısını bilmek gerekiyor. Evde sevgi, saygı, dürüstlük, şefkat yaşanmalı. Çocuklar bunları görmeli. Çocuklarla diyalog halinde olmalıyız. Esasında ahlak eğitimi çocuk doğumuyla başlar. İsminin konulması, Allah adının anılması… Eğitim verirken disiplini önemsemeliyiz. Ama bu baskı şeklinde olmamalı. İnsan fıtratı ödüle daha yatkındır. Ödül ve ceza yerinde kullanılmalı. Ceza bir hak mahrumiyeti olarak ve geciktirilmeden verilmelidir. Maddi ödül yerine, manevi ödül verilmelidir.'
Ayrıca AYDAĞ: Güzel nesil, ahlaklı nesilden bahsediyoruz. Ama bunu iddia edenler böyle olmayınca, gelecekten ümitvar olamıyoruz, dedi.
Erciyes üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Selahaddin POLAT ise, 'Her çocuk bir projedir' konulu sunumda bulundu. POLAT: 'Biz insanı en mükemmel şekilde yarattık' ayeti çocuğu da içine alır. Her doğan çocuk olağanüstü potansiyellerle doğar. Bunun farkına varmak gerekir yoksa bu vebaldir. Gençler yuva kurmadan bunu bilmeli, en azından teorik olarak bu bir farzdır. Nasıl mı ibadetlerle ilgili nasıl ilmihal düzeyinde bilmek gerekirse. İlmihal demek, sadece ibadetlere mahsusu bilgiler değildir. Bulunduğun halin ilmi. Fıkıh, dinde derin anlayış demektir. Din her alana müdahale eder. Hangi ameli yapıyorsak onun ilmini bilmeliyiz. Evet ibadetlerle ilgili olanı ilmihalden onun dışında olanları ise ilmihal dışında ki kitaplardan öğrenmeliyiz. Örneğin ticaret yapacak adam onun ilini, fıkhını, hukukunu bilecek. Yoksa hukuksuz işler yapar. Toplumdan uzaklaşarak ahlaklı olunmaz. Bir bekar, bir Müslüman evine kapansa da başkalarına karşı, topluma karşı sorumluluğu vardır. Nefsi emareden kurtulma, nefsini terbiye etme sadece tasavvufçuların işi değildir. Herkes evini tekke-dergah gibi yapabilir. Karı-koca birbirini, kontrol edecek, iyilikte-takvada yardımlaşacak. Yoksa ahlaklı olmayan ebeveynler bırakın çocuk yetiştirmeyi evliliklerini bile zor devam ettirirler.'
POLAT, bilinenin aksine, 'Ahlak otomatik, robotik olarak davranışları yapma, taklit etme değildir. İrade ile, bilinçli bir tercihtir. Biz çocuklara bunu öğretmeliyiz. Sokratesçe, yani akıllı, makul sorularla bir şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu fark ettirmeliyiz.' Açıklamasında bulundu.
'Her çocuk bir projedir' tezini de, adeta doğuşta her çocuk bilgisayardaki hardware gibidir. Yani değişmez sabit programları var. Nasıl istiyorsak ona göre şekillendirelim, bunu tesadüfe bırakmayalım dedi.
Gazi Üniversitesi'nden Uzman Psikolog Danışman AYŞE SARSIKOĞLU ise, 'Çocuğun Ahlak Eğitiminde 'Anne-Baba Tutumları' ve 'Ahlaklı Bir Çocuk Yetiştirilmesi İçin Yapılması Gerekenler' konulu bir seminer verdi.
Uzman SARSIKOĞLU: ' Hukuk ve din dıştan; ahlak ise içten din ve hukuktur' teziyle başlayarak, davranış eğitimi mi? İrade eğitimi mi? ikileminde irade eğitimi önemlidir. Komşuya gidince uslu durması öğretilen değil, nerede ne yapması gerektiğini bilen çocuklar yetiştirmeliyiz. Uzun yıllarımız okulda geçse de asıl eğitim evde , ailede oluyor. Çünkü not zorunluluğu, devam mecburiyeti yok. Bu durumda nasıl bir yetişkin olmaları isteniyorsa öyle olmalıyız. Çocuklar kendini güvende hissetmeli. Secdede bir anne, oruç tutan bir anne ama , 'oruçlu oruçlu beni yorma, ya da canımı sıkma derse' dine ve Allah'a bakışı çocuğun olumsuz olabilir. Evde eşlerin çocuğa karşı tutarlı olması da zorunludur. 'Kavga etmek kötüdür'deyip, kavga eden bir ebeveyn tutarlı olmaz.'tespitlerinde bulundu.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi öğretim görevlisi Mehmet AKYÜZ ise, 'Çocuğun Ahlak Eğitiminde Oyunun Yeri/Oyunla Ahlak Eğitim Yöntemi' konusunda sunumda bulundu.
AKYÜZ, ' Oyun çocuk için her şeydir. Bu nedenle özellikle ilk kademe öğretimdeki çocukların ilgisini çekmek, onları olayın içine katmak için oyun önemlidir. Boş zamanlarında yaptıkları bir şey değildir. Oyunları izlerseniz kendinizi, ya da çocuğun sevdiği amca-dayıyı görürsünüz. Bir keresinde çocuklardan biri hep hırsız rolü alıyor ya da oynuyor. Annesiyle görüştüm. Dayısı hırsızlıktan mahkum. Bu nedenle anne-baba, büyükler ve öğretmenler iyi model olmalıyız. Duygularını ifade etmelerine fırsat vermeliyiz. Bunun içinde çocuklarınıza, öğrencilerinize ne hissediyorsanız söyleyin.' Açıklamasında bulundu.
AKYÜZ , çocuğun gelişiminde oyunun farkını ve faydalarını göstermek için birkaç interaktif uygulama yaptırdı. Son olarak bir kasabada eşi hasta olan bir adamın, eşinin hastalığına faydalı olacak bir ilacı on katına satması durumunda adamın ne yapması gerekir, sorusunu dinleyicilere yöneltti.
AKYÜZ, sunumunun sonunda bu sorunu Kolberg'e göre ahlak gelişim düzeyleri görüşüyle çözümlemeye çalıştı. Bu tezde, 1. Geleneksel öncesi dönem(ceza ve itaat eğilimi ya da saf çıkarcı eğilim) 2.Geleneksel dönem(kişiler arası uyum ya da kanun ve düzen eğilimi) 3. Gelenek sonrası dönem(sosyal sözleşme eğilimi ya da evrensel ahlak ilkeleri eğilimi)aşamaları işleniyor.
Pazar günü ise, Uzman eğitimci Yusuf KOÇAK 'Çocuğun eğitiminde Sosyal Medya ve İletişim Araçları Faktörü' konulu sunumda bulundu. Günlük hayattan karelerle anlattığı sunumda; Çocuğun ahlaki gelişiminde iletişim araçları ve medyaya ana bir rol verme ya da çocukları bunlardan uzak tutarak koruma yerine, bu araçları nasıl kullanacağını, bağımlı olmadan nasıl sosyal gelişimine faydalı olacağını öğretmeliyiz.' Tesbitinde bulundu. Ayrıca televizyonu kaçırdık ama sosyal medyayı kaçırmayalım. İçini dolduralım, kaliteli içerikler, yapıtlar oluşturalım, tavsiyesinde bulundu.
Çalıştayın son sunumunu Konya Necmettin ERBAKAN üniversitesinden Prof.Dr. Abdullah ÖZBEK yaptı. ÖZBEK: ' Çocuk dünyanın süsü ve bizim imtihanımızdır. Esasında çocuk bir terimdir, kavramdır. Sadece çocuğa özgü değil, her şeyin bir çocukluk dönemi vardır.' Tespitinde bulundu.
İsimler konusuna da değinen ÖZBEK, çocuklara uzun isimler yerine güzel içerikli isimler vermeliyiz, dedi. Ayrıca bizim eğitim anlayışımız dünyaları aşar. Mezarlıkta bitmez. Bu nedenle, hesabını iyi yapan ve hesabınızı verecek çocuklar yetiştirmeliyiz, açıklamasında bulundu.
Atölye çalışmalarının sunumu komisyon üyelerince yapıldı. Çalıştaydan çıkan sonuç bildirgesi okunundu. Toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
· Ülkemizde yaşadığımız süreç, dünyadaki yaşanan gelişmeler hayat referansımız olan vahye baktığımızda bizlere ailenin önemini, evin sıcaklığını ve çocuklarımızın ahlaki eğitimlerinin gerekliliğini bir kez daha hatırlatmıştır.
· Genelde çocuk eğitimi, özelde ahlak eğitimi doğru bir eş seçimi ile başlar.
· Ahlak eğitiminin, çocuğun karakter gelişiminde hayati öneme sahip olduğunu bilmeliyiz.
· Evlerin inşası ve imarı derken fiziksel inşasını-konforunu değil, evin içindeki çocuk ve ebeveynin karakterlerinin düzgün olmasını kastettiğimizi bilmeliyiz.
· Ahlak eğitimi denilince normatif ve seküler bir ahlakı değil, İslami terbiyeyi kastediyoruz.
· Ahlak eğitimi kuralları ve doğruları-yanlışları öğretme şeklinde değil, doğru ve yanlışları ayırt edebilme iradesini kazandırma şeklinde olmalıdır.
· Çocuklarımızın ahlaklı olmasını istemeden önce, bizler ebeveyn ve eğitimciler olarak ahlaklı olmamız gerektiğinin bilincinde olmalıyız.
· Ahlaklı bir kişi olmanın yolunun, toplumdan kaçarak değil, toplumda sorumluluklar alarak ve topluma karışarak olacağını bilmeliyiz. Yani sosyal ahlakı önemsemeli ve çocuklarımıza öğretmeliyiz.
· Ahlaki eğitimde en iyi yol sevgi merkezli bir yaklaşımdır.
· Ahlaki eğitimde, ebeveyn- ve eğitimciler iyi bir model olmak zorundadır.
· Ahlaki eğitimde eşlerin iletişimleri iyi ve davranışları tutarlı olmalıdır.
· Oyunun çocuk için boş zamanda yapılan bir etkinlik değil, hayata hazırlanmasında bedensel, bilişsel, duygusal, sosyal ve ahlaki gelişiminde önemli bir yere sahip olduğunu bilmeliyiz.
· Çocuğun ahlaki gelişiminde iletişim araçları ve medyaya ana bir rol verme ya da çocukları bunlardan uzak tutarak koruma yerine, bu araçları nasıl kullanacağını, bağımlı olmadan nasıl sosyal gelişimine faydalı olacağını öğretmeliyiz.
· Çocukların ahlak eğitiminde hem teorik düzeyde hem de pratikte çocuk diline uygun hareket etmek, sevgiyi merkeze almak işlerimizi kolaylaştıracaktır.
· Çocuklarımızın ahlaki eğitimi, sadece kendi aileleri üzerinden değil diğer çocukları da kapsayacak şekilde kollektif aile bakış açısıyla mümkündür.
· Modernizmin dayattığı çekirdek aile yerine, sosyal, kültürel ve değerler aktarımının sağlandığı geniş aileler ve iyi bir muhit çocukların hem ahlaki hem de diğer gelişim aşamalarında önemli rol oynayacaktır.
· Çocuklarımızdan öğrenecek birşeyler olduğu bilinciyle onlara yaklaşmalı fikirlerine önem vermeliyiz.
· Çocuklarımızda Anadolu başkentli ve tüm islam coğrafyalarını içine alacak yeni bir vatan tasavvuru oluşturmalı, ümmet bilinci ve kardeşliği güçlendirmeliyiz.
· Çocuklarımızın sorumluluk duygusunu geliştirebilmek için onlara fikirlerini sormalı, beraber karar alarak onları sürece dahil etmeli ve kendi problemlerini çözme fırsatı vermeliyiz.
· Çocuklar gelişim ve değişim dönemlerine göre değerlendirilmeli ve her yaşın özelliğine göre çocuklarımızın vicdanına, yüreğine ahlaki ve erdemli tohumlar atmalıyız.
· Çocuğun ahlaki gelişiminde akran grupları önemli bir işleve sahiptir. Bu nedenle çocukları bazı olumsuz durumlar nedeniyle çocukları akranlarından koparmak değil onlardan etkilenmeyecek ve onları etkileyecek bir eğitim vermeliyiz.
· Bizlerin, ümmetin ve insanlığın umudu sadece akademik başarısı yüksek çocuklar aynı zamanda ahlaki duruşu yüksek olan bireylerdir.
Ahlak eğitimi ile amaçladığımız, çocuğun iyi bir insan ve güzel bir Müslüman olması, ülkenin ve ümmetin sorunlarına duyarlı bir birey olmasıdır. İyilik elçisi olan, çevresindeki olumsuzluklara müdahale edebilecek
Program misafirlerin Şehit Furkan Doğan kabrinin ziyareti ve Erciyes gezisiyle sona erdi.