Oyun kelimesinin köken olarak nereye dayandığı kesin olarak bilinmemekle beraber eski Türkçede “yarış, yarışmak” anlamında (örneğin spor yarışmaları) kullanıldığı bilinmektedir. Sözcük/kelime ayrıca eğlenceye dayalı yani eğlenceli vakit geçirmek amacıyla yapılan faaliyetleri (örneğin tiyatro gibi gösteri oyunlarını) tanımlayan bir sözcük olarak ta kullanılmıştır.
Sonuçta; ister rekabet ve kazanmak niyetiyle yarışmak amaçlı olsun, ister rekabet olmaksızın eğlenmek amaçlı olsun her ikisinde de “oy-alanmak” söz konusudur. Tarih boyunca insanlar bu oyun ve oyalanma işinden para kazanmayı yani bu işten bir menfaat temin etmeyi de ihmal etmemiş hatta ‘oyunculuk’ bir meslek haline bile gelmiştir. Nitekim çağımızda ‘oyuncular’ birçok bilim adamından daha itibarlı ve imtiyazlı bir statüye ve daha çok servete sahip bir konumdadırlar.
Çocuklar da oy-alanmak için oy-uncaklarla oy-nayarak meşgul edilirler.
Yakın zaman öncesine kadar ülkemizde genç kızlarımız evde vakit buldukça oy-alanmak için oy-a denilen (bir tür kumaş üzerine iğne ve renkli ipliklerle yapılan) nakış işlemeyle meşgul olurlardı.
Kelime argo anlamıyla da bilinmektedir. Örneğin, evlilik dışı olarak birbiriyle karı koca yaşamı süren kadın ve erkekten her birisine ‘oynaş’ denir. Kadın oynaşını gizlice evini almaktaymış’ cümlesinde bu anlamda kullanılmıştır.
Oyun ve oynaş sözcükleri Edebiyatımızda olumsuz anlam çağrışımlarıyla da anılmaktadır. ‘ Nitekim Bayrak şairi olarak ta tanınan Arif Nihat Asya ‘Fetih Marşı’ başlıklı şiirinde gençliğe şöyle seslenmektedir.”
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.! Diye serzenişte bulunur.
Ayrıca ; Oyun kelimesi ‘hile ve tuzak ‘anlamlarını da içermektedir. Birisinin diğerine oyun oynaması (örn; ona tuzak kurması anlamını da çağrıştırmaktadır. ) Kelimenin her iki anlamı birleştirildiğinde özellikle yarışma ve kazanma amaçlı oyunlarda oyun içinde oyun(hile, tuzak) olmasına da çokça tanık olmaktayız. Özellikle futbol gibi çok para dönen spor yarışmalarında kazanma amaçlı yapılan ‘şike’ gibi hilelerden çok bahsedilmektedir.
Kelimenin her üç anlamında da (yani eğlence, yarışma, hile ve tuzak anlamlarında) bir “gerçeğe aykırılık, hakikat dışılık” anlamı sezilmektedir. Biraz dikkatli düşündüğümüzde fark edeceğiz ki insanlar her zaman gerçek zannettikleri gündelik hayatın yorucu ve sıkıcı gördükleri formlarından kaçmak kurtulmak, tabiri caizse biraz kafa dinlemek için, oyunla oyalanmak için oyuna veya oyun alanlarına kaçarlar. Kimi Sinema veya tiyatro izlemek için, salona ve sahneye, kimisi de futbol veya diğer spor etkinliklerini oynamak veya seyretmek için sahalara.
Bu arada spor faaliyetlerinin profesyonel olanlarına ‘Müsabaka’ denilmektedir.
Her oyunun bir kuralı veya kurallar bütünü olur ve bu kurallara uymayan, uyum sağlamakta zorluk geçen oyuncuları varsa bu kurallar gereği oyun dışı edilirler. Oyun alanından çıkarılırlar. Oyunun kurallarını da hep güçlü olanlar koyar. Eğer ihlal edilecek kurallar varsa onları da yalnızca güçlü olanlar ihlal eder. Bir nevi Oyun kurucular güçlü olanlardır. Geçtiğimiz günlerde İran ve İsrail arasında oluşan on iki günlük gerilimde(savaş da denilebilir) oyunu kuran da, sürdüren de, bitiren de en güçlü olandı.
İşte biz böyle bir dünyada yaşıyoruz.