Murat SOYTÜRK

Kur'an Işığında Allah Tasavvurumuz-8

Murat SOYTÜRK

KUR’AN IŞIĞINDA ALLAH TASAVVURUMUZ – 8

Allah, El-Kerim 'dir. 

Oku! Senin Rabbin, sonsuz kerem sahibidir.(Alâk 3) 
Kerem sözlük anlamı olarak, karşılıksız veren, lütuf ve ikramı çok olan demektir.

Allah’ ın Rahman oluşu ile Ekrem ismi arasında güçlü bir anlam bağı vardır.

Allah'ın lutüf ve ikram sahibi olması rahmetinin bir tecellisidir. Yaratılan bütün varlıklara yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli donanımla hayat sahnesine çıkarmıştır. İnsan için  akıl ve ruh sağlığı, verilebilecek en muhteşem  ikramlardandır. 
İnsan, kendine Allah tarafından lütuf ve ikram edileni ikram eder, Allah ise  ikram edeceği zaman yaratır. 

Yukarıdaki ayette ifade edilen kerem sıfatını anlayabilmek için Alak suresinin ilk beş ayetini iyi anlamak gerekir. Çünkü vahyin indiriliş sırasına göre ilk beş ayetinin manası çok önemlidir.
Peki yüce Allah bu ayetlerde bizlere neyi ikram ettiğinden bahsediyor? 

İkra , Oku dedi bu bir ikramdır. Nasıl okuyacağımızı öğretti, yaratan Rabb’inin adına ve O'nun adıyla oku, bu diğer bir ikram. Okuyacak yetenekle donattı,  göz, kulak, akıl, irade, muhakeme verdi bu başka bir ikramdır. Okuyacak bir kainat verdi, ikramdır. Sadece göz değil, gözün görmesi için ışık verdi ikramdır. Sadece okumayı değil okuduklarımızı anlama ve başkalarıyla paylaşma kabiliyeti verdi bu da bir ikram…

Yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem, denizler mürekkep, arkasından yedi deniz daha gelip mürekkep olsa Allah'ın  ikramlarını yazmaya kalksanız, bütün bunlar tükenir, Allah'ın ikramları saymakla tükenmez.
Biz Âdemoğluna kat kat ikram ettik.
(İsra 17/70 )

Bu kadar ikram içerisinde insanı nankörlüğe sevkeden ne olabilir ki? 
Nankörlüğün sebebini yine Alâk sûresinde görebiliyoruz. 
Hayır! Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli gördüğü için çizgiyi aşar.(Alâk 6-7)

Nankörlüğün sebebi insanın haddini aşarak tuğyan etmesidir. Nimetin sahibine nankörlük etmesidir. Kendisini yeterli görüp, dünyada elde ettiği malları, mülkleri kendi başarısından sayıp diğer insanlar üzerinde hegemonyaya dönüştürmesidir. 

Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki Allah’ın indinde en çok kerim olanınız (ikram olunanınız, en şerefli olanınız), (ırk ya da soy olarak değil) en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır.(Hucurat 13)

Ayet-i kerimeye göre Allah katında en şerefli, en kerim olmanın yolu takvaya uygun hareket etmekten geçiyor. Takva sakınmak demektir. Sorumluluk bilincini kuşanarak öncelikle Rabbine karşı kulluk görevlerini yapmak  daha sonra insanlara, hayvanlara, bitkilere  vb. diğer canlı cansız bütün mahlûkata karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmektir. 

“Fakat insan, ne zaman Rabbi onu imtihan edip, böylece ona ikram eder ve onu ni’metlendirirse, o zaman: “Rabbim bana ikram etti.” der  fakat, ne zaman onu imtihan edip, böylece onun rızkını ölçülü verirse (daraltırsa), o zaman: “Rabbim bana ihanet etti.” der.”( Fecr 15-16 )

Verince şımarıp azmak, vermeyince nankörlük etmek insanın genel zaafiyetlerinden birisidir maalesef. Açlıkla, ürünlerden eksiltmekle sınanacağının farkında olan mümin kullarına düşen sabır ve azimle Allah’tan yardım talep etmektir. 

Hayır, bilâkis siz yetime ikram etmiyorsunuz. ( Fecr 17 )

Nimetlere şükrün karşılığı nimetin kendi cinsinden olmasıdır. Yetime, yoksula ikram etmek de Kerim olan Rabbimizden bir ikramdır. Ne mutlu bütün bu ikramların farkında olup da yaşayanlara... 


   Allah, El-Kadir 'dir. 
“(Yeniden dirilişe inanmayanlar) Allah’ın gökleri ve yeri yarattığını görmezler ve bütün bunları  yaratanın ölüye hayat vermeye KADİR olduğunu anlamazlar mı? Yok! Elbet O her şeye güç yetirendir.” (Ahkâf 46:33)                                                                                          

“Elbet (insanı yoktan var eden)Allah, onu tekrar hayata döndürmeye Kadir’dir.” (Tarık 86:8) 

Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan dolayı sizi hesaba çekecektir, sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder. Allah her şeye Kadir'dir.(Bakara 284)

(Resûlüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye Kadir'sin.(Al-i İmran 26)

Kâdir, her şeye her daim gücü yeten, eşsiz ve benzersiz kudret sahibi, asla acziyet duymayan, dilediğini hikmetinin gerektirdiği miktarda, ne fazla ne eksik her şeyi tam ölçüsüne göre yapan manasına gelir. Bu manada Allah; gücünü dengeli kullanandır. 

İnsan sınırlı ve sonlu bir varlık olduğu için onda ki kudrette sınırlı ve sonludur. Varlık bir açıdan kudret sahibi olsa bile başka birçok açıdan acizdir. Varlıkta asıl olan acizliktir. Allah hakkındaysa acz hiçbir açıdan düşünülemez. O’nun için Allah hakkında mutlak kudret; sahipliği ifade eder, kullar içinse şuna kadirdir, buna gücü yeter şeklinde kayda bağlı olarak kullanılır. Sınırsız ve sonsuz tek kudret sahibi, El-kadir olan Allah’tır.

Kadr; kıymet manasına gelir. Günlük dilde kullandığımız birisinin kadr-u kıymetini bilmek,  gereken değeri vermek, saygı göstermektir.

Kadir gecesi, Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı gecedir.Bin aydan daha hayırlı olan bu gece  kıymetini  vahyin inzal edilmeye başlanmasından almaktadır. Zirâ Kur'andan aldığımız güç ve kudret, bizi bir ömür koruma altına alacaktır. 

Miktar; Varlık âlemindeki zerreden kürreye ne varsa her şeyin miktarını (ölçüsünü) belirleyen El-Kadir olan Allah’tır.
Takdir; Bir şeyi ölçüp, biçip, tanzim edip değer vermek demektir. Bir şeyi takdir etmek istiyorsanız o şeyi ölçüp, biçmeniz gerekir.
Kader; sözlük olarak bir şeyin ölçüsü anlamına gelir. Her şeyi bir kaderle yaratılması ayetinin manası; Biz her şeyi bir ölçü ile yarattık, bizim yattığımızda herhangi bir ölçüsüzlük ve dengesizlik yoktur manasına gelir. Fakat insanlarımız, kader derken anladıkları şey sadece levh-i mahfuzda Allah’ın yazdığı, kulların ise yapmak zorunda kaldıkları alın yazısı akla gelir. Kader konusuna çok girmeden sadece yaygın olarak yanlış bilinen şu hususu belirtmeden geçemeyeceğim.

İnsanın cüz-i iradesini yok sayan kader anlayışını kabul etmek mümkün değildir. Kader, gayrete tabiidir. İnsanların iradeleri kaderlerinin belirlenmesinde önemli bir etkendir. Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.(Şu'ra 30)

Bu anlamda başımıza gelen her olumsuz hâdiseyi Allah'a izâfe ederek ne yapalım "Kader böyleymiş" diyerek kendi irademizi yok sayamayız. Bizler kul olarak ancak üzerimize düşen bütün önlemleri aldıktan, bütün görevleri yaptıktan sonra, başımıza gelecek her hâdiseyi kaderimizmiş diyerek Allah'a tam bir teslimiyetle teslim oluruz. Kader konusunda sınıfta kaldığımız konuların başında, doğal afetler sonucu hayatını kaybeden canlarımızı tabiri caizse topu taca atarak her şeyi kader üzerinden açıklamaya çalışıyoruz. Evet insanoğlu çok aciz bir varlıktır. Depremin, suyun, ateşin, toprağın, havanın ... verebileceği zararları önlemede kısıtlı imkanlara ve güce sahiptir. Ancak tedbirler konusunda maksimum seviyede önlemler alarak en az zararla afetlerden çıkabiliriz. Önlem aldığımız halde yaşanabilecek muhtemel durumlara karşı kadere razı olmak daha uygun bir davranıştır. 

Yanlış kader anlayışına bakınız Mehmet Akif Ersoy "Safahat"ında nasıl sert bir dille itiraz etmiş. Uzunca olan şiirinden bazı bölümleri alıntılıyorum...
“Kadermiş!” Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru: 
Belânı istedin, Allah da verdi... doğrusu bu.
“Çalış!” dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun, 
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun! 
Sonunda bir de “tevekkül” sokuşturup araya, 
Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya! 
Hudâ’yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ; 
Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete... Ha?  

Evet çalışmadan tevekkül etmek, tedbir almadan takdir beklemek sünnetullahı anlamamak demektir. Sünnetullah Allah’ın doğaya koyduğu işleyen yasasıdır. Zirâ Allah’ın sünnetinde bir değişiklik yoktur.(Fetih 23)

Kudret; Varlıktaki potansiyel güç manasına gelir. Eşyadaki güç ve ya kudretin kaynağı El-Kadir olan Allah’tır. Varlık, varoluşundaki kudretini Allah’a borçludur.Gücünü ve kudretini kendinden menkul bilenler tarihe dönüp baktıklarında gerçek Kudret sahibinin kim olduğunu göreceklerdir. 

Muktedir; Gücünü yönetebilen, gücünün mahkûmu değil hâkimi olan.

İktidar; Elinde bulunana güç yetirip, onları yönetebilen diğer bir ifade ile yönetme gücü demektir.

İktidarın ve muktedirin görevi, gücünü ve kudretini Hak'tan ve halkın menfaatlerinden tarafa kullanmaktır. Halkın yararına kullanılmayan güç ve kuvvet adalet değil zulüm üretir. Bu noktada bilge insan Aliya İzzetbegoviç'in şu sözünü bütün iktidar ve muktedir sahipleri baş tacı etmelidir. 

İktidara gelirseniz hâl ve hareketlerinize dikkat edin. Kibirli olmayın, kendini beğenmişlik etmeyin. Size ait olmayan şeyleri almayın, güçsüzlere yardım edin ve ahlak kurallarına uyun. Unutmayın ki sonsuz iktidar yoktur. Her iktidar geçicidir ve herkes er veya geç önce milletin ve nihayet Allah’ın önünde hesap verecektir. 

İnsanın kendi acziyetinin farkında olması, yüce Kudret karşısındaki kulluğunun farkında olması anlamına gelir. Biz sadece Allah’a kulluk ederiz  demek, biz sadece  El-Kâdir olan yüce Kudrete boyun eğer, aciz olan yaratılanlara boyun eğmeyiz anlamına gelmektedir. 

Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de.(Hacc 73)
İsteyenin de güçsüz, istenenin de güçsüz olduğu bir varlık mı kâdir, yoksa istenildiğinde isteklerinize karşılık veren mi Kâdir?
Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir ve O her şeye gücü yeter, her şeye Kâdir'dir.(Mülk 1)

Rabbim lütuf ve ikramlarına karşı şükredebilmeyi, kudretinin karşısında kendi acziyetimizin farkında olarak yaşayabilmeyi nasib etsin. 
 

Yorumlar 3
Sultan 15 Mayıs 2024 08:46

Allah razı olsun hocam????????

Süleyman Şimşek 15 Mayıs 2024 08:00

Allah razı olsun üstadım müstefid oldum

Ahmet 14 Mayıs 2024 15:26

Eline emeğine sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları