Otomasyon Yaşam ve İnsan
Prof. Dr. Tuncay DİLCİ
Düşünen şehirler, tüketen şehirler, mekanikleşen insan ve makineleşen şehirler, otomasyon yaşam ve insan
Dijital uygarlık; insan kişiliğini ve değerlerini, seçeneklerini itirme noktasına getirdi. Bunun için tüm toplumsal katmanları ilgilendiren mekanik, bürokratik ve otomatik süreçleri kontrol altına almamızı sağlayan, girişimsel ahlaka, zeka ve insani özellikleri merkezi bir denetim sistemi ile kurmamız gerekiyor.
İnsanlık, tarih boyunca sürekli bir değişim ve gelişim içerisinde olmuştur. Teknolojinin hızlı ilerlemesi ve şehirlerin sürekli büyümesiyle birlikte, yeni kavramlar ve yaşam tarzları ortaya çıkmıştır. Bu makalede, düşünen şehirler, tüketen şehirler, mekanikleşen insan ve otonom şehirlerin insanlığın var olan kültürünü nasıl yok etmeye dönük gelişimini sürdürdüğünü ele alacağız.
Düşünen Şehirler:
Teknolojinin gelişimiyle birlikte, şehirler de daha akıllı hale gelmektedir. Düşünen şehirler, çeşitli sensörler ve veri toplama sistemleri kullanarak çevrelerini analiz eder ve çeşitli sorunlara çözümler üretir. Ancak bu süreçte, insanların doğrudan müdahalesi azalırken, algoritmalar ve yapay zeka sistemleri ön plana çıkar. Bu durum, insanların kendi deneyimlerine dayalı çözümler üretme yeteneklerini zayıflatır ve kültürel çeşitlilik açısından zararlı olabilir.
Tüketen Şehirler:
Küresel kapitalizmin yükselişiyle birlikte, tüketen şehirler de giderek yaygınlaşmaktadır. Tüketen şehirler, insanların sürekli bir tüketim kültürü içinde yaşadığı yerlerdir. Bu şehirlerde, reklamlar ve tüketim alışkanlıklarını teşvik eden unsurlar yoğundur. Bu durum, insanların kişisel tercihlerinden ziyade tüketim toplumunun belirlediği normlara göre yaşamaya başlamasına yol açar. Kültürel değerlerin yerini materyalizm ve hızlı tüketim alırken, insanın doğayla uyumlu ve sürdürülebilir bir yaşam tarzını sürdürme yeteneği zayıflar.
Mekanikleşen İnsan:
Teknolojinin hızlı gelişimiyle birlikte, insanlar da giderek mekanikleşmeye başlamıştır. İnsanların günlük yaşamının birçok alanında teknolojik cihazlar ve yapay zeka sistemleri yer alırken, insanlar arasındaki doğal etkileşimler azalmaktadır. Bu durum, insan ilişkilerini derinleştirme ve empati kurma yeteneklerini zayıflatırken, makineler ve algoritmaların çıkarlarına göre şekillenen bir toplumun oluşmasına yol açar.
Otonom Şehirler:
Son olarak, otonom şehirler de insanlığın var olan kültürünü etkilemektedir. Otonom şehirler, yapay zeka ve otomasyon sistemleriyle yönetilen yerlerdir. İnsanların ihtiyaçları ve tercihleri yerine, veri analizine dayalı sistemlerin egemen olduğu bu şehirlerde, bireysellik ve özgürlükten ziyade kontrol ve sınırlamalar ön plana çıkar. Bu durum, insanların özgür iradeye dayalı kararlarını kısıtlayarak, toplumdaki kültürel çeşitliliği azaltır.
Sonuç:
Düşünen şehirler, tüketen şehirler, mekanikleşen insanlar ve otonom şehirler, teknolojinin gelişimiyle birlikte ortaya çıkan kavramlardır. Ancak bu gelişmeler, insanlığın var olan kültürünü yok etmeye dönük olumsuz etkiler taşımaktadır. İnsanların doğrudan katılımı ve tercihleri yerine, algoritmalar ve yapay zekanın etkin olduğu bir toplumda, insanların kültürel çeşitliliği ve özgür iradeye dayalı karar alma yetenekleri azalır. Bu nedenle, teknoloji gelişirken, insanlığın kültürel değerleri ve insan merkezli yaklaşımların göz ardı edilmemesi önemlidir.
Selam ve dua ile…