
Zalime 'sen zalimsin' diyebilmek
Rasim ÖZDENÖREN
Ümmetimin zalim bir kimseye 'sen zalimsin' demekten çekindiğini gördüğün zaman, onlara veda edilmiş demektir." (Hadisi Şerif).
Zulmü, bir yerde, bir "şey"e veya birine hakkı olan şeyi vermemek diye tanımlamaya çalışmıştık (Yeniden İnanmak, İz Y.).
Zulüm, ilgi çekici bir kavram. Genelde ilkin eziyet, kıyıcılık gibi şiddete ilişkin fiiller akla gelse de, zulüm illa da bu tür fiillerin ikası suretiyle icra edilmiş olmaz.
En genel bir ifadeyle söylersek, zulüm o özneyi hakkı olan şeyden yoksun bırakmaktır, diyebiliriz. Cezaya müstahak olan birini o ceza yaptırımından yoksun bırakırsak, bu da bir zulüm olur. Çünkü hak (adalet) o cezanın uygulanması suretiyle sükûn bulacaktır.
Yukarıya aldığımız Hadisi Şerife bu bağlamda baktığımızda orada dikkatimizi çeken anahtar kelimelerden biri de "veda etme" fiilinde yoğunlaşıyor. Kime veda ediliyor? Zalime "sen zalimsin" demekten çekinene...
Bu cümlede kullanılan "veda etme" fiili çok ilginç. Biz, birine veda ettiğimizde, bu, onunla yollarımızı ayırıyoruz demek olur. Vedalaştığımız kimseyi veda ettiğimiz yerde bırakır, belki istikametimiz öyleyse, arkamızı dönüp gideriz. Artık ona orada ne olduğu veya ne olacağı bizim bilgimizin dışında kalır.
Hadisi Şerifte ifadesini bulan veda fiili, bizim şimdi söylediğimizden daha da geniş bir anlam taşıyor. Fiil, pasif kiplikte kullanılıyor. Ayrıca veda eden açısından özne de belirtilmiyor. "Veda edilmiş olur" anlamı öne çıkıyor. Demek ki, yalnızca belli bir kişi değil, bir anlam bütünü o kimseye veda etmiş oluyor. Burada, söylenmeden de anlaşılması gereken kavram Allah'tır... Allah'ın o kimseye veda etmesi, artık ona Allah'tan bir yardım ulaşmayacağı bağlamında anlaşılmak gerekir.
Hadisi Şerifin vurgulamasından, ilkin, zalime karşı tavır takınmayan kişi öne çıkıyor. Onun akıbetinin ne olacağı vurgulanıyor. Fakat o kişinin takınacağı tavır kime yöneliyor? Zalime... Zalime karşı "sen zalimsin!" dememiz öngörülüyor.
Bu durumda zalimi nasıl teşhis edeceğiz? Onu da ika ettiği fiilinden teşhis ediyoruz. Bir kimse, bir şeye, daha genelde bir özneye hakkı olan şeyi vermekten, teslim etmekten sarfınazar ediyorsa zulüm işliyor demektir; zulüm işleyen kimsenin adı da zalimdir.
İster kişi ile kişi arasında, ister devletle kişi arasında, bir taraftan karşı tarafa doğru yerine getirilmesi gereken bir hak söz konusu olduğunda ve fakat o hakkın yerine getirilmesi hususunda bilinçli bir ihmal veya etken bir fiili ika edildiğinde orada bir zulüm işlendiğine hükmediyoruz.
Bir devlet veya hükümet halkına vermesi gereken hakkı vermekten geri duruyorsa, orada zalim bir yönetimin var bulunduğuna hükmetmemiz gerekiyor. Bu durumda o zulümden sadece zarar görenlere değil, herkese o yönetime karşı "sen zalimsin!" deme yükümlülüğü yükleniyor. Bu söylenmediği takdirde ne olur? Bu söylenmediği takdirde, zulüm tanımımız gereği, bunu söylemesi gerekip de söylemeyenler de zulme iştirak etmiş olur.
Gene aynı Hadisi Şeriften anlıyoruz ki, zalime "sen zalimsin!" diye haykırmak kolay değil. Bunu diyebilmek için yiğitlik gerekiyor. Pısırıklar, korkaklar bu cümleyi haykırmaktan sarfınazar eder. Onlar, kendilerine göre mazeretler arayıp bulur. Bir babayiğit çıkıp halkına zulmeden bir despota: "Sen halkına zulmediyorsun!" diye haykırdığında, korkaklar, pısırıklar da ona, parmaklarıyla sus işareti yapıp: "Sen ne yapıyorsun, başkasının işine –burada başkası zalim kişi- ne karışıyorsun?" derler. Sureti haktan görünüp gerçekteyse zalimden yana yer alırlar.