5253 sayılı dernekler kanununda, fiil ehliyetine sahip, her bireyin, önceden izin almaksızın, dernek kurabileceğinden bahis edilmiştir. Kurulacak olan derneğin tüzel varlığı tescil olunsun diye, dernekler il müdürlüğüne başvurulur ve ilgili onay alındıktan sonra, dernek resmen kurulmuş olur. Engelliler adına TV programlarına katılan birkaç önemli derneğin başkan veya temsilcilerinden, hayret uyandıracak açıklamalar işitiyoruz. İlimizde faaliyet sürdüren derneklerin varlıkları sorgulanıyor ve bu kadar dernek gereksiz bulunuyor. Demokrasi ahlakından yoksun düşüncelerin, örgütlenmeye karşı olan empatisini anlayamıyorum. Bunu doğru bulmasanız bile kamuya açıklama yapmak zorunda değilsiniz. İşin garip tarafı programı sunan değerli gazeteci de bu görüşe katılan söylevlerde bulunup bu yanlış açıklamaları kaşıyor.
Değerli dernek temsilcileri, değerli basın mensupları, değerli yöneticilerimiz ve kıymetli sivil toplum için fayda sağlamaya adanmış vatandaşlar… dernekler aracılığı ile verilen mücadeleler, bir lokomotif niteliğindedir. Halk için oluşturulan idari mekanizmaya halkın içinden insanların yön vermesi demektir. Sadece seçimler aracılığı ile değil sivil örgütlenme yoluyla da yurdumuz için faydalı işler yapılabilinir. Burada itiraz edilen konu; aynı amaca hizmet eden birden fazla derneğin varlığıdır. Bu da oldukça yanlış bir yanlı önyargıdır. Her dernek kendi çalışmalarını kutsuyor ve diğerlerini değersiz göstermeye çalışıyor. Aslında bu önyargının kaynağı da derneklerin kendileridir. Sunucu da bunu bildiği için kaşıyor ki malzeme çıksın. Çok güzel de malzeme veriliyor. Kapital bakış açısıyla idareye hükmedenler sivil toplum kuruluşlarının gelişmesinden rahatsız olurlar. Çoğulculuk ve sosyal demokrasi onları rahatsız eder. Yönlendirilmek istemezler. Bir biriyle boğuşan dernekler de bu düşüncenin ekmeğine yağ sürmüş olur. Kanunların izin verdiği bir hakkı eleştirmek ve yanlış bulmak bunu toplum psikolojisine böyle kazımaya çalışmak sizin aslında dernekçilik değil, dernekçilik etiketi altında hizipçilik yaptığınız sonucunu ortaya çıkarır. Bir ülkede sivil toplum kuruluşlarının sayısı ve toplumun sivil örgütlenmeye katılımı ne kadar çok olursa toplumsal normlara uyum ve refah bir ortam o kadar sağlanmış olur. İstismar ve illegalite peşinde koşan dernekler tespit edilmiş se bunu engellemenin yolu bütün dernekleri zan altında bırakan açıklamalar yapmak değil, tespit edilmiş deliller ışığında şikayet hakkını kullanmaktan geçer. Zira gaye doğruyu göstermek değil kendini doğru göstermektir. Siz doğru işler yapıyorsanız zaten toplum sizi baş üstünde tutacaktır. Bu taz polemiklere gerek yok. Aynı amaç için bile ol sa farklı yollar keşfedilmiş veya farklı fikirlerle ve alan çalışmalarıyla aynı doğruya gidilebilinir. Siyasi partiler için de aynı şey söz konusu değil midir? Vatanı ve milleti daha iyi idare edeceğini iddia eden partilerle dolu siyaset sahnesi. Kanuna aykırılık tesbit olunanların da kapatıldığını biliyorsunuz. Aynı şey dernekler için de geçerli var sa kanuna aykırılık kapatılabilir. Fakat dernek kurup çalışmalar yapmaya çalışan duyarlı insanlara telkin yoluyla tek doğrunun kendi doğrularınız olduğunu gösteremezsiniz. Askari müştereklerde bir araya gelin. Zaman içinde sağlanan kaynaşma sizi daha güçlü ve etkili hale sokacaktır. İşte o gücü amaçlarınız doğrultusunda kullanın. Bir birinizin gücünü hakir görmekten se değerli görün ve değerlendirin. Tek kırmızı çizgimiz illegalite ve istismar olsun. Ortada bir maddi çıkar gözetimi olmayan ve sadece gönüllülük esasına göre çalışan derneklerin, zaten güçlenmesi birilerince tehlikeli bulunuyorken bir birinizi neden kötülüyorsunuz? Bilmem kaç tane engelli derneği varmış.. bin tane olsa ne çıkar. Sen işine bak. Ben işime bakayım. Demokrasi ve çoğulculuğa inanalım. Sivil mücadelenin önemini kavrayalım artık. Bir birimizi sevmek zorunda değiliz fakat saygı duymak zorundayız. Varsa yanlışımız konuşalım, tartışalım, çözelim. Çözülmeyelim. Biz çözüldükçe yanlış orada duruyor ve halimize gülüyor. Dayanışma ve birliktelik farklı fikirlerin toplumsal fayda için gerektiğinde bir araya gelebilmesidir. Farklılıklarımıza saygı gösterelim ve o farklılıklardan faydalanalım. Düşmanca tutumların ve açıklamaların kimseye faydası yok. Birini kötü ilan etmek sizi iyi yapmaz. İyi olmak iyilikten geçer. Birde hangi kanuna tabi olduğumuzu iyi bilelim. Adam çıkmış televizyonda biz 657’ye tabiyiz diyor. Biz kamuyuz diyor. Yani bizim kapatılmamız mümkün olsa ben kapatacağım bu derneği ama bu sebeplerden kapatamıyoruz. Diyor. Yahu arkadaş, sen daha hangi kanuna tabi olduğunu bilmiyorsun. Ne konuştuğundan da haberin yok. Bir derneğin kamu yararına statüsü olması demek, o derneğin kamu kurumu olduğunu göstermez. Her kamu kurumu da 657 sayılı devlet memurları kanununa tabi değildir. Bazı kurumlar için farklı kanunlar vardır. Yaptığınız işin devlet memurluğu ile ne alakası var? Yazının başındaki kanun numarasını not edin ve bir daha konuşurken edindiğiniz statünün hakkını verecek konuşmalar yapın. Derneklerin çoğulcu katılımı sayesinde federasyon kurulur. Hem federasyon yönetiminde görev alıyorum diye programa katılacaksın, hem de dernekleri hakir göreceksin. Bir de çıkıp kendini olduğundan fazla göstereceksin. Doğruyu söylesen kim seni kınayacak? bağlı bulunduğunuz federasyon 82 ilin bütün engellilerine hitap etmiyor. Bağlı bulunduğu konfederasyon da öyle. Çünkü çok şükür ki farklı isimle, daha çok kitleye hitap eden üye potansiyeli ile hem federasyonlar hem de konfederasyon mevcuttur. Bunu siz de biliyorsunuz. Resmi temsil kadar nispi temsil de önemlidir elbette. Ben de o yüzden yazıyorum. Yanlış şeyler söyleyip insanları yanlış bilgilendirmeyin. Sonra bilgi kirliliğini temizlemek çok zor oluyor.
GERÇEKLERİN ACI VERMEDİĞİ BİR MEMLEKET HAYALİ İLE…