Ünal TAYFUR

Gazze Krizi ve İslam Dünyasının Sessizliği

Ünal TAYFUR

Gazze’de yaşanan insani kriz, yalnızca bölgesel bir çatışma değil; küresel vicdanın sınandığı bir durumdur. Bu analiz, Gazze’deki trajediyi merkeze alarak, İslam ülkelerinin tutumlarını tarihsel, sosyolojik ve ahlaki boyutlarıyla incelemektedir.

Filistin meselesi, 20. yüzyılın başından itibaren emperyalist müdahalelerle şekillenmiş, Gazze ise özellikle 2007’den sonra ağır bir abluka altına alınmıştır. BM raporlarına göre Gazze, “yaşanamaz bölge” olarak tanımlanmıştır.


2023 sonrası saldırılarla birlikte Gazze’de temel yaşam kaynakları yok olmuştur. BM’ye göre bölgede sadece insani kriz değil, “sefalet girdabı” yaşanmaktadır. Gıda, su, ilaç ve enerjiye erişim neredeyse sıfırlanmıştır.


- Mısır, Refah Sınır Kapısı’nı insani yardıma kapalı tutmaktadır.
- Körfez ülkeleri, diplomatik açıklamalar dışında somut yardımda bulunmamaktadır.
- Türkiye dahil birçok ülke, protestolarla halk tepkisini gösterse de yönetim düzeyinde etkili müdahale eksiktir

Sessizlik, pasif bir tutum değil; aktif bir sorumluluk biçimidir. Gazze’deki çocuk ölümleri karşısında gösterilen kayıtsızlık, “vicdanın çöküşü” olarak tanımlanabilir. Avrupa’da protestolar artarken, İslam dünyasında bu tepkiler sınırlı kalmaktadır.

Gazze’de yaşananlar, bir halkın değil, bir ümmetin sınavıdır. Bu sınavda susanlar, sadece bugünün değil, yarının tarihine de tanıklık etmektedir. Akademik sorumluluk bu sessizliği belgelemek; ahlaki sorumluluk ise bu sessizliği bozmaktır.

-
Gazze’de Açlık, Dünyada Sessizlik: İslam Dünyası Vicdan Sınavında

Yazarın Diğer Yazıları