
Müziğin Bedenle Diyaloğu
Ünal TAYFUR
Müzik, insanlık tarihinin en kadim şifa kaynaklarından biridir. Sadece bir sanat formu değil, aynı zamanda ruhu ve bedeni iyileştiren bir araç olarak yüzyıllardır hayatımızda yer alır. Bugün bilimsel araştırmalarla desteklenen bu gerçek, geçmişte Selçuklu ve Osmanlı şifahanelerinde zaten uygulanıyordu. Anadolu’nun kalbinde yükselen darüşşifalarda, hastalar su sesiyle ve musikiyle tedavi edilirken, Batı’daki akıl hastanelerinde zincirler ve işkenceler hâkimdi. Bu fark, medeniyetin sesini en iyi müzikle duyurur.
Günümüzde yapılan araştırmalar, müziğin stres hormonlarını azalttığını, kalp ritmini düzenlediğini ve zihinsel performansı artırdığını gösteriyor. Örneğin McGill Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada, müzik dinlemenin beyindeki dopamin salınımını %9 oranında artırdığı tespit edildi¹. Dopamin, motivasyon ve mutlulukla doğrudan ilişkili bir nörotransmitterdir. Aynı şekilde, Journal of Music Therapy’de yayımlanan bir araştırma, klasik müzik dinleyen bireylerin stres seviyelerinde %65’e varan düşüş gözlemlendiğini ortaya koydu². Bu veriler, müziğin sadece ruhsal değil, fizyolojik bir etki yarattığını da kanıtlıyor.
Bu bilimsel bulgular, geçmişin musikiyle tedavi geleneğini doğrular nitelikte. Selçuklu döneminde Kayseri Gevher Nesibe Darüşşifası’nda ve Osmanlı’da Edirne II. Bayezid Darüşşifası’nda hastalar, makamların etkisine göre seçilen eserlerle tedavi edilirdi⁵⁶⁷. Uşşak makamı melankoliye, Rast makamı sinirsel gerginliğe, Hüseyni makamı ise ruhsal dinginliğe iyi geldiği düşünülürdü. Bu uygulamalar, dönemin hekimleri tarafından sistematik biçimde yürütülür, musiki tedavisi tıbbın bir parçası olarak görülürdü. Darüşşifaların mimarisi bile bu anlayışa göre şekillendirilmişti; su sesiyle yankılanan avlular, akustiği özel olarak tasarlanmış odalar, hastanın ruhunu okşayan bir düzenin parçasıydı.
Modern çağda müzik terapisi, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sorunlarla mücadelede tamamlayıcı bir yöntem olarak kullanılıyor⁴. Dans etmek, ritmik müzikle hareket etmek, endorfin salgısını artırarak bedensel zindelik sağlıyor. Uyku bozukluğu yaşayan bireylerde yapılan deneyler, yavaş tempolu müziklerin uykuya geçiş süresini %30 oranında kısalttığını gösteriyor. Yemek alışkanlıklarında bile müziğin etkisi göz ardı edilemez. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmaya göre, sakin müzik eşliğinde yemek yiyen bireyler, daha az kalori tüketiyor ve tokluk hissine daha hızlı ulaşıyor³.
Çocuk gelişiminde de müzik önemli bir rol oynuyor. Enstrüman çalmak, beyin plastisitesini artırıyor; dikkat süresini uzatıyor ve problem çözme becerilerini geliştiriyor. Sosyal beceriler açısından ise müzik, empatiyi güçlendiriyor, duygusal ifadeyi kolaylaştırıyor. Ahilik kültüründe olduğu gibi, müzikle büyüyen çocuklar daha paylaşımcı, daha duyarlı bireyler hâline geliyor.
Müzik, sadece kulakla değil, kalple dinlenir. Bedenin ritmiyle ruhun sesi arasında kurulan bu kadim bağ, hem geçmişin şifahanelerinde hem de bugünün laboratuvarlarında aynı hakikati fısıldar: Ses, şifadır. Ve bu şifa, toplumun ruhunu iyileştirmek için hâlâ elimizin altında.
Müziğin şifa gücü yalnızca enstrümantal ya da klasik eserlerle sınırlı değildir; sesin kendisi, makamın ruhu ve zamanla kurduğu ilişki de bu iyileştirici etkiye dahildir. Türk musikisinde makamlar, sadece estetik değil, aynı zamanda fizyolojik ve psikolojik etkileriyle de tanımlanır. Farabi, İbn-i Sina, Ebu Bekir Râzi gibi alimler, makamların dört unsurla (hava, su, ateş, toprak) ve dört hıltla (kan, balgam, sevda, safran) ilişkisini kurarak her bir makamın bedenin farklı yönlerine hitap ettiğini belirtmişlerdir⁸.
Örneğin Acemaşiran makamı ateş tabiatlıdır; sabah fecir vaktinden kuşluğa kadar etkili olduğu düşünülür. Kemiklere ve beyne iyi gelir, yaratıcılığı ve ilhamı artırır. Rast makamı sinirsel gerginlikleri yatıştırır, Hüseyni makamı ruhsal dinginlik sağlar⁹. Bu nedenle Osmanlı şifahanelerinde hastaların durumuna göre makam seçilerek tedavi uygulanırdı. Darüşşifaların mimarisi bile bu anlayışa göre şekillendirilmişti; su sesiyle yankılanan avlular, akustiği özel olarak tasarlanmış odalar, hastanın ruhunu okşayan bir düzenin parçasıydı⁶.
Bu makam bilgisi, sadece müzik eserlerinde değil, ezan ve Kur’an tilavetinde de yaşar. Sabah ezanı genellikle saba makamında okunur; bu makamın dingin ve derin yapısı, uyanışa eşlik eden ruhsal geçişi kolaylaştırır. Öğle ezanı rast makamında, ikindi ezanı ise uşşak makamında okunur; her biri günün ruh hâline uygun titreşimler taşır. Akşam ezanı segah makamında, yatsı ise hicaz makamında seslendirilir. Bu makamlar, hem vakitlerin ruhsal anlamını hem de insan bedeninin gün içindeki enerji döngüsünü destekler. Kur’an tilavetinde de makamlar, ayetlerin anlamına göre seçilerek ruhsal etkiyi derinleştirir. Tilavetin makamla buluşması, hem dinleyenin kalbine hem bedenine dokunan bir şifa hâline gelir.
Bu kadim bilgi, modern müzik terapisiyle birleştiğinde ortaya çıkan tablo nettir: Sesin biçimi, zamanla kurduğu ilişki ve makamın ruhu, insan sağlığı üzerinde doğrudan etkilidir. Musiki, sadece duyulan değil, hissedilen bir şifadır. Ve bu şifa, sabah ezanında, bir ney taksiminde, bir Kur’an tilavetinde hâlâ bizimle konuşmaktadır.
---
Dipnotlar
1. McGill University, “The Neurochemical Effects of Music on Dopamine Release,” Nature Neuroscience, 2011.
2. Journal of Music Therapy, “Stress Reduction Through Classical Music,” Vol. 52, Issue 3, 2015.
3. Harvard Health Publishing, “Music and Eating Behavior: Tempo’s Role in Caloric Intake,” 2019.
4. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Müzik Terapi ve Beyin Fonksiyonları,” Üsküdar Üniversitesi Yayınları, 2020.
5. Dr. Ahmet Güner Sayar, “Osmanlı’da Musiki ile Tedavi,” Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2008.
6. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, “Selçuklu’da Şifa ve Mimari,” 2017.
7. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Osmanlı’da Sağlık Kurumları ve Musiki Tedavisi,” 2015.
8. Serdar Budak, “The Impact of Turkish Music Maqams on Health: A Historical Overview,” Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, DergiPark, 2023.
9. Tümata, “Makamlar ve Etkileri,” Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu.
---