Abdülaziz ÖZTÜRK

Fevzi Konaç ve Ahde Vefa

Abdülaziz ÖZTÜRK

Yazıma başlarken geçtiğimiz günlerde Hava Kuvvetlerimize ait askeri uçağımızın düşmesi ile şehit olan askerlerimize Rabbimizden rahmet ve ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Ruhları şad mekanları cennet olsun.

Değerli Kardeşlerim!

Günümüzde kaybetmiş olduğumuz en büyük değerlerden birisi Ahde vefadır. Bu duygumuzu dünyevi hırslarımıza kurban etmiş durumdayız. Öyle bir hale geldik ki vefayı menfaatlerimizin ve dünyevi hırslarımızın önüne geçirdik. Hani konuşurken dava dava deyip mangalda kül bırakmayan büyüklerimizin bizleri hakkı söylediği zaman yalnız bırakmaları vefasızlık değil de ney?
Bizler sohbetlerimiz de mü’minin özellikleri olarak da sayılan Rabbimizin buyurduğu: “Yine o müminler, emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler” (Mü’minun, 8).

Ve Resulullah (sav)’in buyurduğu: “Allah’ın Peygamberi (s.a.v.), bize hutbe verdiği zaman mutlaka şöyle buyururdu: Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur; ahde vefa göstermeyenin ise dini yoktur” 

Ayet-i Kerimesi ve hadisi şerifi ile terbiye olmadık mı?

Ama yine ahde vefayı biz hatırlatalım kardeşlerim!

Ahde vefa’nın öncesi; beraber olduğun, gönül verdiğin, dava güttüğün meseleyi idrak edip anlamaktır. Tuttuğu yolu bilmeyen ve davasına er olmayan, yol arkadaşına nasıl muamele edeceğini bilemez. Kişi arkadaşının, dostunun dini üzeredir ve dost, dostuna vefalıdır, yanıltmaz. Kur’an’ı ve namazı severiz; çünkü Allah’ın emri bu yönde olduğu için. Arkadaşımızı severiz, ahlakı için; işimizi severiz, geçimimiz için. Yani her sevginin sebebi bize sağladığı hayırlı faydadan dolayıdır. Dolayısı ile Allah (cc), Rabbimiz olduğu için ondan gelen her söz doğrudur ve ittiba etmek hayrımızadır; kardeşlik, Allah’ın emri ve dünya işlerinde faydanın hâsıl olduğu bir ilişkidir, ona da gereken ihtiramı ve vefayı göstermek gerekir.

Kardeşlik ve vefa, bundan dolayı sıkı bağları olan bir bütün ve tek vücut gibidir. Hangisini ihmal etsen öbürü bozulur, yol karışır, insan değersizleşir. Vahyin geliş amacı, onu ihmal etmek değildir; aksine hayata geçirmekte aceleci olunmaktır. Çünkü Allah (cc) emir buyurmuş, “Müminler, Allah’ın emirlerini yerine getirmekte acele edenlerdir. Böylesine bir teşvik ve istek var iken dava ehli kullara acele ile ayetlere tabi olmak düşer. “(…) Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz, mes’ûliyeti îcâb ettirir” (el-İsrâ, 34).

İslam’ın ila-i kelimetullah davasının en mühim meselesi de ahde vefadır. Sahabeyi insanların hayırlısı yapan özellik, sadece yüzeysel anlatım ile anlatılan iman ve salih amel değildi; iman ve salih amelin her bir şubesini itikat meselesi gibi anlamaları veya öyle görmeye çalışmalarıdır. Bu hassasiyet, verdikleri sözlere canları, malları, ailesi pahasına vefa gösteren bir nesil meydana getirmiştir. Bu vefalarından dolayı ki Allah’ın (cc) övgüsü ile şereflenmişlerdir: “Sana yeminle bağlılık sözü verenler, gerçekte bu sözü Allah’a vermiş oluyorlar, Allah’ın eli onların elleri üzerindedir. Bu sebeple kim Allah’a verdiği ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur, Allah’a verdiği sözün gereğini yerine getirene ise Allah yakında büyük ödül verecektir” (Fetih, 10).

Ahde vefa ile ilgili hatırlatmamızı yaptıktan sonra şehrimizin dava insanı ve ümmet için her türlü fedakarlığı yapan, Filistin davasında şehrimize öncü olan ve 28 Şubat döneminde mazlumların savunucusu olan Avukat Fevzi KONAÇ Ağabeyimize yapılan nefret içerikli hakaretler ve söylemlere karşılık yalnız bırakılması gerçekten yüreğimizi sızlattı. Başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ne yazık ki,  tüm STK’lar ve Siyasi Partileri sus pus olmayı tercih ettiler. 

En azından fikir özgürlüğü bağlamında şunu diyebilirlerdi: 

Avukat Fevzi KONAÇ özgür ve demokratik Türkiye’de fikir özgürlüğü bağlamında görüşlerini söylemiştir diyerek bu kadar hakaretlere karşı dostları yanımdadır diyebilirlerdi.
28 Şubat’ta Şükrü KARATEPE’ye yapılanlar bugün Fevzi KONAÇ’a yapıldı, tarih tekerrür etti.

Bugün Avukat Fevzi KONAÇ ağabeyimize hakaret edenler!!!
Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulanan tüm kısıtlamalar ve  Ezan yasağından Camilerin satılmasına devrim adı altında harf inkilabı ile bin yıldır kullandığımız alfabemizin yok edilerek batı emperyalizmine kurban edilmemize ve Halifelik müessesinin kaldırılıp İslam dünyasının başsız bırakılmasına daha birçok meseleler belgeler ile ayan beyan ortada iken bunu dile getirmek, yapılanları eleştiremek neden fikir özgürlüğü olmuyor, bunu anlamak mümkün değil.

28 Şubat döneminde aktif faaliyet yürüten Atatürkçü Düşünce Dernekleri tarafından Müslümanlara karşı yapılan başörtüsü, İmam Hatip ve Kuran Kurslarındaki eğitimlerin yasaklanması için taraf olmadı mı?

O dönemdeki yasakçı zihniyet İslam’a İrtica demedi mi? Başörtülü öğretmenler, namaz kılan subaylar ordudan atılmadı mı?

Peki 28 Şubat mağdurları ve mazlumlarını kim savundu? 

Avukat Fevzi KONAÇ VE Kadir Hikmet BAYEZIT gibi büyüklerimiz…
Fevzi Konaç Hukukçudur, belgesiz ve mesnedsiz ne bir cümle ne de bir kelime kullanır. Söyledikleri ve kullandığı üslup üstelik herhangi bir hakaret de içermemektedir.
Kıymetli kardeşlerim!

Yazılacak çok şey var ama şunu söylemek gerekiyor ki bugün tarihçiler özgür bir şekilde tarihi vesikalarla konuşabiliyorsa arşivlerin açıldığı ve incelemelere izin yapıldığı içindir. Kimseye hakaret edilmediği ve iftira atılmadığı müddetçe vesikalarla gerçekleri ortaya koymak tarihi bir sorumluluk ve görevdir. Bugün Türk Tarih Kurumu varsa, Devlet Arşivleri varsa, TBMM arşivleri varsa belgeleri incelemek için de araştırmacılara ve tarihçilere de her türlü izin vardır. 

Bizler nasıl 10 bin yıllık Göbekli Tepe tarihini araştırabiliyorsa 100 yıl önceki tarihimizi araştırmamız, belgeleri analiz etmemiz ve sonuçlarını değerlendirmemiz gayet tabii ve normaldir. 
O dönemde şapka takmadı diye bir binlerce insan idam edildiyse ve belgelerle sabitse, ezan okuduğu için para ve hapis cezasına çarptırıldıysa bunu yapan kim olursa olsun yaptığı şeyin yanlış olduğunu söylemek birilerini rahatsız ediyorsa bugün Gazze de bir Siyonist’in oradaki masumları katletmesini normal görmesi ile herhangi bir farkı yoktur.

Hülasa kelam bugün Avukat Fevzi KONAÇ Ağabeyimize saldıranlara diyeceğim şu ki;

Avukat Fevzi KONAÇ ağabeyimiz Atatürk’e herhangi bir hakarette bulunmamıştır. Sadece belirli bir kesim, popülist, politik bir refleksle değerlendirip tepkiye dönüştürüp siyasi bir linç girişimine dönüştürmek istedi. Okuma yazma biliyorsanız arşivlerde belgeler mevcut inceleyebilirsiniz. Tarihi kronoloji ile inceleyin ve vicdanınızla değerlendirin. Biz belgelerle neyin ne olduğunu sizlere ispat edebiliriz sizde bu belgelerin yalan olduğunu söyleyin. 

Ahde vefa bağlamında Fevzi KONAÇ ağabeyimiz yalnız değildir, yalnız bırakanlar ve sessiz kalanlar utansın.

Yazarın Diğer Yazıları