Hüseyin TAŞ

Bizden Olmayan, Bize Dayatılan Değersiz Günler

Hüseyin TAŞ

Bu topraklar sıradan bir coğrafya değildir.
Burası Malazgirt’ten (1071) bu yana İslam yurdu olmuş, Selçuklu’nun mayasıyla yoğrulmuş, Osmanlı’nın adalet anlayışıyla şekillenmiş, ezanla kimlik kazanmış bir vatandır. Türkiye Cumhuriyeti de bu tarihî ve medenî birikimin mirası üzerinde yükselmiştir.

Ancak Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren, özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bizden olmayan birçok adet ve kültürel unsur, “çağdaşlık”, “medeniyet”, “kültür” ve “modernlik” adı altında bu topluma zorla veya bilinçli şekilde empoze edilmiştir.

Bugün doğum günü, yılbaşı, Noel, Paskalya, Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü gibi günler; sanki İslam toplumunun kadim gelenekleriymiş gibi sunulmakta, hatta kutlamayanlar geri kalmış, çağ dışı gibi gösterilmektedir. Oysa bu günlerin hiçbiri İslam geleneğine ait değildir.

Bu Günler Nereden Geliyor?
Noel ve Paskalya: Hristiyan teolojisinin kutsal günleridir.
Yılbaşı: Pagan Roma kültüründen Hristiyanlığa, oradan seküler Batı dünyasına taşınmıştır.
Sevgililer Günü: Roma putperestliğine dayanan ve modern Batı’da ticarileştirilen bir gündür.
Anneler-Babalar Günü: Kapitalist tüketim kültürünün ürünüdür.

Tehlike, bu günlerin varlığından ziyade; Müslüman toplumun bunları sorgulamadan benimsemesi, kendi değerlerini aşağılayıp başkalarının değerlerini yüceltmesidir.

“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır.” (Maide Suresi, 51)

“Sonra seni din konusunda apaçık bir şeriat üzere kıldık. Ona uy, bilmeyenlerin heveslerine uyma.” (Casiye Suresi, 18)

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuştur:
“Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.” (Ebu Davud, Libas 4)

“Bizim bayramlarımız vardır.” (Buhârî, Îdeyn 2)

İslam’ın bayramları bellidir: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı. Bunların dışında kutsallaştırılan her gün, sonradan uydurulmuştur.

Bugün Müslüman bir ülkede Noel süsleri caddeleri doldururken, yılbaşında israf normalleşirken, Sevgililer Günü zinayı masumlaştırırken; İslam ahlakı geri plana itilmiştir.

Oysa İslam’da anneye saygı bir güne değil, ömre yayılır. Sevgi nikâhla meşrudur. Zaman israf değil, emanettir.

Biz Alparslan’ın torunlarıyız, Osman Gazi’nin duasıyla kurulmuş bir medeniyetin mirasçılarıyız, Kur’an’la yön bulan bir ümmetiz.

Bizden olmayanı değer sanmak zorunda değiliz. Bize dayatılan her günü kabul etmek mecburiyetinde değiliz.

Çünkü izzet, başkasına benzeyerek değil, kendin olarak yaşamakla kazanılır.

Firavun gibi yaşayıp, Musa gibi Cennete gidemezsiniz.
 

Yazarın Diğer Yazıları