Ruhun Gemisi — İnsanın İmtihan Denizindeki Yolculuğu
Hüseyin TAŞ
(Nûh Aleyhisselâm Kıssasının Modern Metaforik Yansıması)
İnsan bir gemidir…
İçi sırlarla dolu, dışı imtihan rüzgârlarına açık, rotası ise görünmeyen bir kudret tarafından çizilmiş bir yolculuktur.
Herkesin ruhu kendi denizinde seyreder; kimi sakin sularda ilerler, kimi fırtınaların ortasında sınanır.
Çünkü Rabbimiz buyurur:
“Biz insanı imtihan etmek için yarattık.” (Mülk Suresi, 2)
Ruhun gemisi bazen ağırlaşır, bazen hafifler.
Bazen içine kirli yükler dolar — kin, öfke, hırs, nefsin istekleri…
Bazen de o yükler boşaltılır — sabır, dua, secde, teslimiyet ile. Geminin ağırlığı değiştikçe, ruhun seyri de değişir.
O an kul anlar ki: Asıl tehlike fırtına değil, kaptansız kalmış bir kalptir. Nûh Aleyhisselâm’ın 950 yıl süren sabrı bu hakikatin bir yansımasıdır. Gemi dışarıda değil, insanın içindedir. Tufan ise insanın içindeki imtihanlardır. Nûh’un oğluna “Ey oğulcağızım, bizimle gel.” demesi, nefsi iyiliğe davet eden kalbin çağrısıdır. Kenan’ın direnmesi ise nefsin hakikate karşı direnişini temsil eder.
1. Limandan Ayrılış — Fıtratın Saflığı
Her insan, Rahman’ın nefesiyle can bulur.
Kur’an şöyle der:
“Ona ruhumdan üfledim.” (Hicr Suresi, 29)
Bu yüzden insanın ilk hali tertemizdir.
Ruhun gemisi başlangıçta berrak bir denizdedir; su ayna gibidir.
Ne bulanıklık vardır ne de fırtına.
Fakat yolculuk başladığında, dalgalar kaçınılmazdır.
Çünkü dünya imtihan yeridir:
“Andolsun sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile deneriz.” (Bakara Suresi, 155)
Ve tıpkı Nûh’un gemisindeki çiftler gibi, insanın ruhunda da her duygu kendi zıddıyla birlikte yol alır:
- Ümit ile korku
- İman ile nefis
- Şükür ile isyan
- Merhamet ile öfke.
2. Fırtınalar — Nefsin İsyanı
Bazı rüzgârlar senden değildir; dünya çarpar, insanlar yıpratır, zaman tüketir.
Bazı fırtınalar ise içinden yükselir.
Nefs, gemiyi içten içe delmeye çalışır.
İnsanı isyana çağırır, unutmaya, boşluğa, karanlığa çekmek ister.
Kur’an bunun sırrını şöyle açıklar:
“Nefs kötülüğü emredicidir.” (Yusuf Suresi, 53)
3. Direği Sağlamlaştıran Şey — Dua
Dua, geminin direğine bağlanan halattır.
Direk ne kadar güçlü olursa, gemi o kadar devrilmez.
Kur’an buyurur:
“Dua edin, size cevap vereyim.” (Mümin Suresi, 60)
4. Sükût Limanı — Teslimiyet
Ruhun en güvenli limanı teslimiyettir.
Teslim olanın içi sakindir.
Kur’an şöyle der:
“Kim Allah’a tevekkül ederse, O ona yeter.” (Talak Suresi, 3)
Her insanın iç dünyasında bir gemi saklıdır.Bu gemi bazen suyun üzerinde dimdik durur, bazen görünmeyen akıntılar tarafından sağa sola savrulur. İnsanın kalbi geminin kaptan köşküdür; neye yönelirse rota oraya döner. Kalbi Allah’a teslim olanın pusulası şaşmaz, rüzgâr sert esse bile batmaz.
5. Ruhun En Büyük Dönüşümü — Yüklerden Kurtuluş
İnsan hayatı boyunca gemisine birçok şey yükler; kırgınlıklar, pişmanlıklar, kayıplar, sözler, yarım kalmışlıklar…
Kur’an bu dönüşümü şöyle anlatır:
“Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems Suresi, 9)
6. Sonsuzluk Ufku — Ahiret Yolculuğu
Her geminin son durağı vardır.
Bu dünya denizidir; yolculuk bitince yeni bir âleme varılır.
Kur’an buyurur: “ Her canlı ölümü tadacak sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz”(Ankebut,57)
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Asıl yurt ahiret yurdudur.” (Ankebut Suresi, 64)
Son Söz: Ruhun Gemisini Kurtaran Güç
Ruhun gemisi, dalgalara rağmen ayakta duruyorsa; bu, duanın, teslimiyetin, sabrın ve Allah’a yönelişin bereketidir.
Çünkü Rabbimiz şöyle buyurur:
“Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.” (Âl-i İmrân Suresi, 103)
Gemiyi kurtaran kaptan değil, o iptir.
O ipten kopmayanın gemisi asla batmaz.
İmtihan işte budur…
Deniz insanın kaderi, gemi ruhu, rüzgâr ise Allah’tan gelen uyarıdır.
Kurtuluş ise tek bir kapıdadır:
Gemiyi Allah’a emanet etmek.