İhsan ÖZKAN

Müslüman Geçinenlere -2

İhsan ÖZKAN

Önceki yazımda Suriye’ye devlet başkanı olan Ahmet Şara’nın yoldaşı Haşim eş-Şeyh Ebu Cabir’in Suriye Halkı özelinden Ümmete sitem ettiği bir yazısını paylaşmıştım. Özetle bu yazıda Ebu Cabir, Mısırda Mursi’yi 31 milyon seçmenin devletin başına getirdiğini ancak hakkı söylemek adına İslami ve Muhafazakar çevrelerin kendisini acımasızca nasıl eleştirdiğini ve arkasında durmadığından bahsetmişti. Mursi gittikten sonrada şimdi, halkın Ulül Emre itaat moduna geçtiğini Refah sınır kapısını açıp Gazze’ye yardım edelim diyenlerin nasıl hapse atılıp işkenceden geçtiğinden de bahsetti. Benzer şeyler ülkemizde de oluyor. 28 Şubat sürecinde İslami çevreler eylem yapıp köşe yazısı yazmaktan öteye çok fazla geçemediler. Ne bir plan, ne bir proje hak getire. Hadi protesto gösterisi yapalım deniyordu. Çıkıyorduk meydanlara. Biz 250 kişi, Polis 500 kişi. Hepimizi tutuklayıp götürüyorlar, türlü işkenceler yapıyorlardı. İlk söyledikleri şey örgütünüzün adını biliyoruz, bize şema çiz. Kim hangi görevde bize söyle. Ne örgütü, ne lideri, ne yöneticisi dediğinizde yüzünüze esaslı bir tokat konduruyorlardı. İkide bir bize isim ver deyip duruyorlardı. Birgün bir terörle mücadele polisi ‘’bizde örgüt olmadığınızı biliyoruz ama yukarıdan bize bastırıyorlar, bizde mecburen söyledikleri örgütün mensuplarını sizlerden seçiyoruz’’ dedi. 28 şubat rüzgarı geçtikten kısa bir süre sonra alim olmayan ama arif olan Anadolu insanı bize acıdı. Bu insanlar Tayyip Erdoğan’ı seçti ve elimizden tuttu. 

Tabiri caizse halk bize dedi ki ‘’Bizi hiç kale almıyorsunuz ama biz sizin durumunuza çok acıdık. 28 şubat döneminde sadece görüntüde kaldınız, ne misyonunuz ne vizyonunuz ne bir hazırlığınız vardı. Durumunuz da gitgide kötüleşiyordu. Bizde Tayyip Erdoğan’ı seçtik. O bütün planlamalarını, stratejilerini hazırladı. Beş yıllık, on yıllık, yirmi yıllık, elli yıllık planlar ve projeler. Öncelikle askeri cuntaya ses etmedi.  Amerika ve İsrail’in yerli işbirlikçilerine açıktan düşmanlık beslemedi. Bürokraside güçlendikçe adımlarını güçlü atmaya başladı. Belli bir güce ulaşınca da yüz yıllık askeri cuntayı tarihin tozlu sayfalarına postaladı ve sizi de bu dertlerinizden kurtardı.’’ 

Tayyip Erdoğan bütün bunları ve daha fazlasını ilmek ilmek dokuyarak, planlayarak başardı. Peki İslami camia bu işin neresindeydi? El Cevap Hiçbir yerinde. Bugün küfesini ağzına kadar doldurmuş bu çevredeki bazı Müslümanlar, yaz bahçesi ayrı kış bahçesi ayrı lüks villalarında bir araya gelip kuş sütü bile eksik olmayan sofralarında Tayyip Erdoğan’a
bol iftiralı cahil cahil eleştiriler yapıyorlar. Tayyip Erdoğan İsrail’e neden saldırmıyor?

Amerika ve İsrail’e neden uşaklık yapıyor? Erdoğan neden İsrail’le ticareti kesmiyor? Konuşmaya gelince mangalda kül bırakmayan bu arkadaşların ticarethanelerinde, İsrail ürünleri cirit atıyor. Evdeki çocuklarını ve hanımını zar zor idare eden ya da edemeyen adamlar çıkıyor küçücük beyinleriyle 80 milyonu yöneten devlet aklını sorguluyor. İslami hassasiyeti yüksek bu abiler geçmişte ortak iş yeri açtılar sonra birbirlerine silah çektiler. Birbirlerine ağza alınmayacak sözler sarfettiler. Şimdi de çıkmış Ey Tayyip Erdoğan eğer böyle devam edersen cehennemlik olacaksın, zalim olacaksın falan fişmekan diyorlar. Allah ıslah etsin, başka ne diyelim.

Recep Tayyip Erdoğan’ı savunmak, desteklemek, bazı İslami çevrelerde ayıp haline geldi. Şimdi size soruyorum. 28 Şubat zulmünde başörtü sorununu çözen İslami çevreler miydi yoksa Erdoğan mıydı? Yaklaşık yüz yıllık Askeri cuntayı devirip generalleri kışlasına sokan muhafazakar çevre miydi yoksa Erdoğan mıydı?

Bütün İslami çevrelerin rahat bir nefes almasına ortam sağlayan kimdi? Yirmili yaşlardayken hatırlıyorum, Filistin’i desteklemek, eylem yapmak suçtu. Camilerde imamlar Filistin’e dua bile edemezdi. Filistin’e destek mitinglerinde gözaltına alınıp daha sonra yolun kenarına ölü halde atılan insanlar vardı. Bazıları da yıllarca alıkonur, türlü işkencelerden geçer, aileleri polise gittiğinde haberimiz yok denirdi. Bazılarına da Polis tarafından İzzettin Kassam Tugaylarına mensupsunuz diye etiketleme yapılıp ömür boyu hapis cezasıyla yargılanırdı.   Terörle mücadele şubelerinde Müslüman avı yapılırdı. Askeri Cunta, İslami çevrelerdeki herkesi Pkk’dan daha tehlikeli görürdü ve bunu açıkça belirtirlerdi. Değil generallere eleştiri yapmak, uzman çavuşa bile yan gözle bakamazdınız.
Tayyip Erdoğan döneminde yapılan hastaneler, yollar, savunma sanayisindeki gelişmeler, 2000 yılından bu tarafa ekonominin 8 kat büyümesi gibi şeylerden dolayı minnet borcumuz var. Kula minnet etmeyen Allah’a şükredemez. Yalnız nankörler kendisine yapılan iyiliklere duyarsız kalır.  Bazen düşünüyorum, Tayyip Erdoğan gidip Chp zihniyeti iktidar olduğunda çok mu sevineceksiniz? Terörlü mücadele şubelerinde Müslüman avının yapıldığı günleri mi özlüyorsunuz? Filistin mitinglerinde tutuklanıp yol kenarına atılan Müslümanları görmeyi mi özlediniz? 10.yıl marşıyla ellerinde içkileriyle gövde gösterisi yapan Generalleri mi özlediniz? 

Gelelim eleştiri konusuna. İsteyen herkes, herkesi eleştirebilir. Eleştiri, pirincin taşlarını elekten geçirip taşlarından arındırdığımız gibi bir meselenin yada konunun içine karışmış gereksiz ve yanlış bilgilerin özünden ayırma işlemidir. Bir nevi işin uzmanı tarafından konuyu doğruya doğru yöneltme, meselenin özünü ortaya koyma işlemidir. Karşı tarafa laf sokma, nefsini tatmin etme aracı değildir.   Bir doktor diğer doktoru bildiği ve uzmanlaştığı bir konuda tedavi yöntemini eleştirebilir. Yanlış gördüğü yönleri söyleyebilir. Aynı şekilde alanında uzmanlaşmış bir öğretmen diğer öğretmenin ders anlatışını eleştirebilir. Fakat öğretmenin diğer öğretmeni eleştirebilmesi için kendi alanında kendini ispatlamış, bu konuda tecrübe sahibi olmuş biri olması gerekir. Öbür türlüsü had bilmemeye girer. Düşünsenize yeni atanmış daha bir gün derse girmiş öğretmen, 40 yıllık öğretmene gelip hocam ders işlerken şöyle şöyle yapıyormuşsunuz. Ben bunu çok yanlış buluyorum. Benim herkesi eleştirme hakkım var dese, ne düşünürsünüz? Bu hadsizlik değil mi?

Bir tane koyun versen güdemeyecek, uzmanlaştığı hiçbir konu olmayan, ahlaki seviyesi de yerlerde olan  bir adamın da kalkıp Tayyip ekonomiyi yönetemiyor, Tayyip İsrail’e saldırmıyor, Tayyip ülkeyi idare edemiyor, Tayyip ayrımcılık yapıyor dediğinde biz de Tayyip kadar başına taş düşsün desek ayıp mı etmiş oluruz?  

 


 

Yazarın Diğer Yazıları