Murat SOYTÜRK

Kur'an Işığında Allah Tasavvurumuz-10

Murat SOYTÜRK

EL-HAYY

El-hayy isminin anlamı her şeye hayat veren, daima diri olan ve her şeyi bilen demektir.

Râgıb el-İsfahânî, Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan hayat kavramını altı grup içinde mütalaa etmekte, bunların beşinin hakikat veya mecaz mânalarıyla bitkiler, hayvanlar ve insanlar yani fâniler için kullanıldığını söylemekte, Allah’a mahsus olan hayatın ise “ölümsüzlük” (bekā) anlamına geldiğini belirtmektedir. Buna göre hay, “hakkında ölüm geçerli olmayan varlık” demektir (el-Müfredât)

“Elif-lam-mim! Allah, kendisinden başka ilah olmayan, mutlak diri (El-Hay), hayatın ve varlığın kaynağı ve dayanağıdır.” (Âl-i İmran 1-2)

Ahiret, Allah’ın Hayy  isminin en büyük tecellilerinden biridir. Kur’an’da dünya hayatına dair anlatılan tüm bahar tasvirleri, sözü ahiretteki yeniden dirilişe getirmek için anlatılır. Şu ayet bir örnektir:

 “İyi bilin ki Allah, ölümünden sonra toprağa can verir. İşte aklınızı kullanabilesiniz diye ayetlerimizi size böyle açıklamış bulunuyoruz.” (Hadid 17)

Çıplak dallardan oluşan bir ağaç nasıl yeşerip çiçeğe, yaprağa ve meyveye duruyorsa, gün gelecek ölen insanlarda öyle canlanacak ve ilahi huzurda hesap vermek için toplanacaktır. 

Rabbimiz bir tohuma nasıl hayat verip onu bir ağaca dönüştürüyorsa, bizler de ölüp tohum gibi toprağa gömüldükten sonra kıyamette El-Hayy’ın tecellisi ile tekrar hayata dönüp dirileceğiz. 

 Mutlak diri, ebedi hayat sahibi, her canlıya hayat veren, hayatın yeğene kaynağı, eşsiz ve benzersiz hayat sahibi, tarifsiz hayat veren, ezelî ve ebedî olarak ölmeyen, hep diri olan demektir. Allah, hayatın anlamıdır. Allah’tan koparılmış bir hayatta anlam aranmaz. Varlığın hayat bulması El-Hayy isminin tecellisine bağlıdır. El-Hayy kelimesinin zıddı, El-Meyyit; ölü ve cansız olan demektir. 

Hayâ, insanın yapmış olduğu çirkin ve fena işlerden dolayı  yüreğinin büyük bir eziklik ve pişmanlık duyarak içine çekilmesi ve utanç duymasıdır. Hayâ imandandır. Kötülük işlediği halde pişmanlık duymayanların hayâ duygusu ölmüş demektir. Hayâ kelimesinin hayy kelimesinden türemesindeki hikmet; Hayâ eden, hayat bulur. Gerçek hayatı bulanlar hayâ ederler.

İhyâ, bir şeye hayat kazandırmak ve dirilik vermek demektir. İnsanı ihya eden El-Hayy olan Allah’tır. El-Hayy olan Allah’ın tecellisi ile insan da başta kendisini sonra tüm hayatı ihya eder. İnsanlar  Allah’ın El-Hayy ismin en büyük tecellilerinden biri olan ilahi vahiy ile ihya olurlar.

Tahiyyat, namazda gerçekleştirilen teşehhüddeki oturuşun adıdır. Selam manasına gelir. Hayy kelimesinden türemesindeki hikmet; Hayat ve selam arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Hayat bulmak isteyen selamete koşmalı, selamet bulmak isteyen de İslam’a koşmalıdır. İslamsız selamet, selametsiz de hayat olmaz. Bu manada İslam’ın olmadığı yerde barış, esenlik ve selamet olmaz. Barışın, esenliğin ve selametin olmadığı yerde ise hayat olmaz.

El-Hayy isminin insanoğlundaki en büyük tecellisi hayatının anlam ve değer kazanması demektir. El-Hayy ismi bedenimize tecelli etmiş ve bedenimizin yaşamı bu isme bağlı kılınmıştır. Bedenimizin de yaşamını sürdürebilmesi için toprağı ve topraktan bitenleri sebep kılmıştır. Yani maddi varlığımızın tamamı El-Hayy ismine bağlıdır. Bu ismin tecellisi kimden kalkarsa o kişinin bedeni ölüme mahkûm olur ve madde beslendiği yer olan toprağa geri dönerek toprakla birleşir. Bu toprağa gömme işini de yine bir yönü ile maddi bir varlık olan insanoğlu yapar.

El-Hayy ismi bedenimize tecelli ettiği gibi, ruhumuza da tecelli etmiş ve ruhumuzun bedendeki varlığı El-Hayy ismine bağlanmıştır. Nasıl ki bedenimizin hayat sürdürebilmesi için yerden bitenlere ihtiyacı varsa, aynı şekilde ruhumuzun da hayat bulması için  ilahi vahye ihtiyacı vardır. Bu ismin tecellisi hangi ruhun üzerinden kalkarsa o kişi manen ölmüş demektir.  Ruhun ölümü demek bedenden ayrılmasıdır. Bundan dolayı beden ölür, ruh vefat eder.Beden ölünce toprağa gömülür ve bu gömme işini maddi varlık yönü ile insanoğlu yapar. Şimdi Ey İnsanoğlu! Bedenini hayatta tutmak için El-Hayy olan Allah’ın hayata sebep kıldığı şeylere tutunup hayat mücadelesi verirken neden ruhunun hayat bulması için El-Hayy olan Rabbimizin sebep kıldığı vahiy ile ruhunu beslemiyorsun? Yoksa sen hayatı sadece maddeden mi ibaret sanıyorun?

 Ey iman edenler! Peygamber sizi, size hayat verecek şeylere davet ettiği zaman, Allah'a ve Resul'e icabet edin. Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Ve siz kesinkes O'nun huzurunda toplanacaksınız.(Enfal 24)

Ey El-Hayy olan Rabbim! Hayy ismin ile öylesine kuşat ki bizi; mazimiz, şu anımız ve istikbâlimiz, senin Hayy isminle dirilsin.

 Kur’an-ı Kerim'in diri ve ölü kavramalarına yüklediği mana insanların diri ve ölü kavramlarına yüklediği manalardan çok daha öte manalardır. İnsanlar, ölü ve ya diri derken sadece bedenin ölü ve diriliğinden söz ederlerken, Kur’an ise asıl ölü ve diriliğin madden değil, manen yaşanan olduğunu açıklamaktadır. 

EL-KAYYÛM
Sözlükte “doğrulup ayakta durmak, devam ve sebat etmek, bir işin idaresini üzerine almak, gözetip korumak” anlamındaki kıyâm kökünden mübalağa ifade eden bir sıfat olup “her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden” demektir.

“Elif-lam-mim! Allah kendisinden başka ilah olmayan, mutlak diri, her şeyin varlığı idaresine bağlı olan (Kayyûm) dur.” (Âl-i İmran 1-2)

Kâme, fiilinden türemiş olan bir isimdir. Kâme  fiili bir şeyin süreklilik ve devamlılığını ifade eder. Manası ayağa kalktı, kıyam etti demektir. Namazda kıyama durmak bu kökten alınmış bir kelimedir. Kıyam, Oturmanın zıttı olarak kullanılır. Oturmak tembelliğin simgesidir. Kalkmak ise çalışmanın, gücün ve direncin bir simgesi olduğundan dolayı bu kökten türeyen tüm isim ve fiil formları bir hareketliliğe, dirence ve sürekliliğe delalet eder.  El-Kayyum; Kendi varlığı ile kaim olup, tüm mevcudatı kendi varlığı ile varlık sahnesine getiren, her şeyi varlığı ile ayakta tutandır. Her şey, O'nun varlığıyla var olmuştur. Hayat, Allah'ın El-Hayy isminin  en güzel ispatıdır. Var olan Hayatın devamı ve direnci ise El-Kayyum isminin en en güzel ispatıdır.

Kıyam; ayağa kalmak demektir . Kıyam kelimesi namazda da kullanılan bir kelimedir. Namazda kıyam etmek; namazın farzlarındandır. Namazı ikame etmek ayrı bir şey, namazda kıyam etmek ayrı bir şeydir. Namazda kıyama durmak; kişinin bedenen hazır hale gelmesidir. Namazı ikame etmek ise; Namazın tamamını ayağa kaldırıp, bir bütün halinde namazın bedenine bir ruh giydirmektir. İnsanlar namazda kıyama durabilir, böyle insanları biz namaz kılar zannederiz fakat asıl olan namazdaki kıyamı ikamete dönüştürebilmektir. 

Kıyam, sorumluluk bilincine sahip olan varlıkların sorumluluklarını yerine getirebilme adına yaptıkları eylem, direnç ve mücadelenin ismidir. Bu manada kıyam etmek hayatla başlar, ölünceye kadar devam eder. Hayat bir kıyam mücadelesidir. Kıyama kalkanlar bu mücadeleyi zaferle kazanırlar. Kıyam etmeyip oturanlar, tembellik ederler ve kaybetmeye mahkûm olurlar.   

Kıymet; değer demektir. Kıymet kelimesinin kök anlamı ile olan bağlantısı şudur; Kıyam bir şeyin ayağa kalmasıdır demiştik. Kıyam eden insanlar kıyamları ile değer bulurlar. Kıyam etmeyenlerin kıymeti yoktur. El-Kayyum olan Allah bir kulda tecelli ettiği zaman kul her daim kıyam eder. Kıyam ettikçe değer bulur ve kıymetli olur.

İstikamet; hakikate doğru yol almak, mücadele etmek ve gayret göstermektir. El-Kayyum olan Allah’a iman edenlerin istikameti; El-Kayyum olan Allah’a ulaştıracak olan yolu yani vahyin yolunu takip etmektir. Ey kul! El-Kayyum olan Allah’ı tanımak istiyorsun peki dönüp de bir istikametine baksana. Ya Kayyum Ya Allah diyorsun, fakat El-kayyum’un tecellisi olan istikameti başka yerde arıyorsun. Bu nasıl Ya Kayyum Ya Allah demektir? 

İkamet; Bir insanın sürekli yaşadığı yere ikamet adresin neresi derler. Bu kelimenin kıyam ve kayyum ile olan ilişkisi şudur; El-Kayyum bir insanda tecelli etti mi artık o insanın ikametgâh adresi belli olur. O ikametgâh adresi de; İman edip salih amel işleyerek mümin olabilme adına yapmış olduğu kıyam mücadelesidir. Yani göçebe değildir. İkametsiz dolaşmaz. İman safındadır. İman ikametgâhını asla değiştirmez. Şimdi tekrar sormak lazım ey insan! İman ikametgâhın var mı? Var olduğunu iddia ettiğin ikametgâhını kimden aldın?

Kıyamet günü; hesap günü ya da mahşer günü, dünyanın sonunun geleceğine ve tüm insanların mahşerde toplanarak hesap vereceğine inanılan zamandır. 

Makam; ismi mekândır. Manası; Kişinin kendisi ile ayağa kalkıp, varlık mücadelesini verdiği yerin adıdır. Makamlar iki çeşittir. Dünyevi makamlar ve uhrevi makamlar. Dünyevi makamlar uhrevi makamlarla hayat bulur. En büyük makam Allah’a kul olma makamıdır. Bundan daha büyük bir makam yoktur. El-Kayyum bir insanda tecelli etti mi o insan en büyük makam olan Allah’a kul olma makamını yakalar.

Takvim; Zaman her daim kıyam halinde olduğu için hareketlidir, durağan değildir. Bundan dolayı zamanın bu hareketliliği ve bu mücadelesinin ismi takvim olmuştur.

Kıvam; Bir şeyin en sağlam, en doğru ve en güzel hale gelmesi demektir. El-Kayyum bir kulda tecelli ederse sadece onun maddi varlığını ayakta tutmaz aynı zamanda manasını da ayağa kaldırarak o kişiyi kıvama getirir. “Hiç şüphesiz bu Kur’an insanları en kıvam hale getirir”

Kıyam edenler; istikamet bulur. İstikamet bulanlar; İkametleri bellidir. İkameti belli olanın; makamı malumdur. Makamını elde edenler; kıymeti yakalar ve kıymet bulurlar. 

El-Kayyum esması, Hayy ismi ile geldiği yerlerin tamamında önce Hayy ismi sonra Kayyum ismi gelir. Bunun hikmeti şu olsa gerek; El-Hayy, hayat veren demektir. Hayatın olmadığı yerde kayyumdan söz edilemez. Yani varlığa Allah önce El-Hayy olarak tecelli ederek onlara hayat verir, daha sonra ise El-Kayyum olarak tecelli ederek onların devamlılığını ve kıyamını sağlar. 
 Allah, O'ndan başka ilah yoktur. Her zaman diridir, bütün varlıkların kendi kendine yeterli yegâne kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O'nundur.(Bakara 255)

Ya Hayy ! Varlığa hayat veren sensin. Varlığımıza hayat ver.
Ya Hayy ! Varlığından habersiz yaşayan ölülerden eyleme bizi.
Ya Hayy! Kalpler ancak senin zikrinle hayat bulur. Kalplerimizi zikrinle hayat bulanlardan eyle.
Ya Hayy ! Ölü bir kalpten, işitmeyen kulaktan, görmeyen gözden sana sığınırız.
Ya Hayy ! “Haydan geldik Hu’ya gidiyoruz.” Varlığını “El-Hayy” olan Allah’a adayanlardan eyle.
Ya Kayyum! Ayaklarımızı istikamet üzere eyle. Ya Kayyum! Bizleri ahseni takvim üzere yarattığın gibi, kıyamet gününde de makamımızı ahseni makam eyle.
Ya Kayyum! Bizleri her daim zulme karşı hakkın yanında kıyam edenlerden eyle... 

AÇIKLAMA:Sevgili dostlar, "Kur'an Işığında Allah Tasavvurumuz" başlıklı yazı serimizi çok fazla uzatmadan tamamlamak istiyorum. Şimdiye kadar yazdığım belli başlı esmalarla birlikte diğer esmaları da yazı aralarında açıklamaya çalıştım. Mütemmim bir cüz olarak paylaşacağım son iki yazı , alfabetik sıraya göre Esma’ul Hüsnâ ve nüzul sırasına göre derlediğim "Nasıl bir Allah’a inanmalıyız? "Rabbimiz, Kur’ân-ı   Kerim'de kendisini nasıl tanıtıyor?" sorularından hareketle Allah’ın isimlerinin, sıfatlarının ve fiillerin  sûre ismi ve ayet numarası verilerek tamamlandığı bir bölüm olacaktır. Yaptığımız bu çalışmanın amacı, Allah hakkında şüpheden uzak, Kur'an ayetleri ışığında sağlam bir itikada sahip olmaktır. Kur’an ışığında Allah’ın ahlâkı ile ahlâklanmaktır...
 

Yorumlar 1
SÜLEYMAN ŞİMŞEK 31 Mayıs 2024 16:06

Allah razı olsun üstadım müstefid oldum

Yazarın Diğer Yazıları