Geçtiğimiz Perşembe günü Erdal Bayraktar ağabeyi de sonsuzluğa uğurladık. 1980’li yılların sonunda tanıştığım Erdal ağabey çok sık görüşmesem de maile gönderdiği mesajlarla her zaman adeta yanımda hissettiğim müstesna şahsiyetlerden birisiydi.
80’li yıllarda Akabe Kitabevi ve Bilgi Kitabevi’nin müdavimi olduğum yıllarda tanıştığım ve bazen tekerlekli sandalyesinden kucaklayıp koltuğa oturtma mutluluğunu yaşadığım bir şahsiyetti Erdal ağabey. Niçin kucaklayıp diyorum, kendisinin üniversite yıllarından itibaren kemik erimesinden kaynaklı, yürümesine engel olacak bir özrü vardı ve ayaklarını kullanamıyordu. Ama Erdal ağabey bu engeliyle barışık bir hayat yaşadı. Böylesi bir fiziksel engeli hiçbir zaman kendisinin düşüncelerini etkilemedi. Daima İslam davasının yılmaz savunucularından birisi oldu. Cenazede dua yapan hocamızın söylediği gibi; “o bizim Ahmet Yasinimizdi”.
Her zaman dışarı çıkamadığı için zaman zaman Akabe kitabevine de, Bilgi Kültür Merkezine de geldiğinde sohbetine doyum olmazdı. Sıcak tavrı, içten, güler yüzlü ve sevecen tavrı ile unutulmaz şahsiyetler arasına girdi. Tıpkı Akabe’nin diğer rahmetli müdavimleri; Aydın ağabey, Mehmet Muçhan, Mustafa Ağca hocamız, Mustafa Zeyrek, Mansur ağabey ve şu an hatırlayamadığım diğer dava adamı insanlarla birlikte o da tıpkı onlar gibi ebediyete irtihal etti.
Yıllar önce reklam işleri ile uğraşırken bir gün beni aradı. Kayseri’nin merkez ilçelerinden birinde, belediyenin kültür işleri ile ilgili bir birimde özellikle kütüphanelerle ilgili bir çalışma yapmak için işe başlamıştı. Benden istediği şey çocukların yeşili koruma ve temizlik konusundaki hassasiyetlerine yönelik bir kitap ve broşür çalışması idi. Neyse bir süre görüşüp, konuştuktan sonra ayıldım ve birkaç hafta sonra yeniden kendini ziyarete gittiğimde işlerin pek de iyi gitmediğini duyup üzülmüştüm. Sebebi ise aslında çok basit fakat aynı zamanda karmaşıktı. Karmaşıklığı maalesef insanların gösteriş meraklısı olmasından kaynaklanıyordu. Aslında insani olarak meselelere yaklaşılsa durum gerçekten basitti fakat orada çalıştığı dönemde Erdal ağabeyin hiç hoşlanmadığı şeyler istenmiş ve o da bunları elbette kabul etmemişti. Vedatcığım dedi buralar zor yerler. Tamamen gösterişe, şova yönelik işler isteniyor. Başkanın karısı bu yapılan işlerin merkezinde olmak istiyor. Hiç alakasız yerlerde önde olmak, çocukları toplamak ve reklama yönelik çalışmalar isteniyor demişti. Samimiyetten uzak bu tavırlar hiç hoşlanmadığı şeylerdi Erdal ağabeyin. Dolayısıyla bunlara Eyvallah etmesi mümkün değildi. Samimiyetten tamamen uzak ve şov amaçlı yapılan bu tür hareketler beni rahatsız ediyor diyordu. Herhalde burada fazla durmam pek mümkün olmayacak gibi dedi. Daha sonra zaten dediği gibi o görevden ayrılmak zorunda kaldı. Aslında gençlere samimiyetiyle çok şeyler aktarabilecek bir durumdaydı. Nitekim daha sonra serbest yürüttüğü faaliyetlerinde de birçok gencin doğru bir istikamete sahip olmasında büyük emekleri oldu. Maalesef bu tür kritik noktalarda böylesi samimi insanların, fedakar insanların olması pek istenmiyor. Reklamdan ve şovdan hoşlanmayan bu insanlar bu tür kurumlara fazla geliyor.
Ve hepsinden önemlisi Erdal ağabeyi hep yanımda hissediyordum demiştim ya bunun sebebi mail hesabıma gönderdiği seçme makalelerdi. Yaklaşık 10 yıldan fazla süredir düzenli olarak gelmeye devam etti bu mailler. Basından derlemelerden oluşan bu yazılar mail hesabımda hala duruyor. Mailimi açıp “ERDAL BAYRAKTAR” başlığı ile gelen maili görünce hemen açıp hangi konu ile ilgili gönderildiğini ve kimin makalesi olduğunu gözden geçirmek ihtiyacını hissederdim. Muhtemelen rahatsızlığı sebebiyle son 1 yıldır mailler gelmiyordu. Kendisiyle en son geçtiğimiz yıl Akabe Kitabevi’ne gelişlerinden birinde görüşmüştük. Arabistan ve Medine’de yaptığım çalışmaları anlatmış, geçtiğimiz yıllarda açtığım sergilerle ilgili görüşmüştük. Türkiye Yazarlar Birliğindeki çalışmalardan bahsetmiştim.
Erdal ağabeyi hep o zayıf, narin ve ince yapısıyla, gülen yüzüyle hatırlayacağım. Cenazesinde hemen hemen tüm dostları yanındaydı. Yüzlerce kişinin uğurladığı bir cenaze merasimi ile uğurladık kendisini. Çok sevdiği Akif Emre ağabey gibi çok genç yaşta vefat etti. Onun gibi daha söyleyecek çok sözü olabilirdi. Fakat takdiri ilahi bu şekilde tecelli etti. Akif Emre’de bu dünyaya fazla geldi. Yazıları ve düşünceleri ile bu çağın olumsuzluklarına isyan eden yapıları vardı. Akif Emre İstanbul’dan Kayseri’ye her gelişinde mutlaka Erdal ağabeye uğrardı ve uzun saatler süren sohbetlerde konu hep İslam dünyası ve Türkiye’deki gelişmeler olurdu. Müslümanların durumu, ülkenin içinde bulunduğu durum ve İslam dünyasındaki gelişmeler sohbetin ana konusunu oluştururdu. Tabii her ikisi de çok okuyan ve bilgi birikimi sağlam müstesna şahsiyetler olduğu için sohbetlerin seviyesi de buna göre olurdu.
Şimdi her ikisi de yok artık. Erdal ağabeyin Kayseri’deki üniversite gençliği için büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Fakat onun sohbetlerine katılan ve ondan feyiz alan gençler için bıraktığı İslam davası onlar için en büyük ideal olacaktır. Okuduklarını, düşündüklerini kendisine saklamayan kısaca ilim cimrisi olmayan bir şahsiyeti kaybettik.
Hayatı büyük zorluklarla geçti Erdal ağabeyin. Fakat bu zorluklara sarsılmaz imanı ve ailesinin samimi ve kendisini her zaman destekleyen tavrıyla karşı koymayı bildi. Fiziksel olarak zorlu bir hayatı oldu. Özellikle eşi ve çocukları bu süreçte onu asla yalnız bırakmadılar. Bu da aile bağının güçlü olması durumunda bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini gösteren güzel bir örnekti. Hulusi Akar Camiindeki cenaze namazının ardından Talas Gülistan evlerde bulunan evine getirilen ve helallik alınan cenazesi buradan kabristana götürüldü. Evinde ailesinin vedası gerçekten zor oldu. Aile fertlerinin üzüntüleri yüzlerinden okunuyordu fakat metanetlerini asla yitirmeden, feryat figan etmeden hüzünlerini içlerine atarak üzüntülerini yaşadıkları belli oluyordu.
Erdal ağabeyi böylece sonsuzluğa uğurladık. Dostları ve kardeşleri olarak hep hayırla yad edeceğiz. Her zaman kalbimizde ve dilimizde olacak. İnşallah en kısa zamanda Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi olarak Unutulmaz Şahsiyetler Programlarından birisinde kendisini anmayı, hayatının önemli noktalarını aktarmayı amaçlıyorum. Akif Emre ağabeyi de geçtiğimiz yıl böyle bir programda anma ve hatırlama imkanı bulduk. İnşaallah Erdal ağabeyde fikirleri ve düşünceleri ile yaşamaya ve aramızda olmaya devam eder. Rabbim rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Makamı ali olsun. Ailesinin ve dostlarının başı sağ olsun. Vesselam.