Türkiye Yazarlar Birliği Kayseri Şubesi olarak “Unutulmaz Şahsiyetler” programını devam ettiriyoruz. Geçtiğimiz hafta bu kapsamda, Kayseri’nin, Türkiye’nin ve İslam dünyasının en önemli alim şahsiyetlerinden birisini merhum Mustafa Asım Köksal hocamızı anmak için bir program gerçekleştirdik.
Bu programa konuşmacı olarak hocanın torunu Diş Hekimi İlhan Karacalar katıldı. İlhan Karacalar birçok olay anlattı. Hocanın anlattığı hatıralardan ve kendisi ile birlikte yaşadıklarından birçok örnek verdi. Hocanın Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdiği emekleri, yaptığı hizmetleri ve Büyük İslam Tarihi kitabının nasıl meydana geldiğini güzel bir üslupla anlattı. Fakat benim bu hatıralar içinde en çok dikkatimi çeken husus 27 Mayıs’la ilgili Mustafa Asım Köksal hocanın hatırasıydı. 27 Mayıs döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı yapan kişinin hocaya anlattıklarını ve kendilerinden istenen talebi, Asıl Köksal hoca torunu İlhan Beye aynen aktarmış o da konuşması sırasında bu önemli ve tarihi konuyu bizlere aktardı.
27MAYIS’IN CUNTACI VE MÜSTEŞRİK HAYRANI ŞAHSİYETLERİ
İlhan Karacalar’ın konuşmasında değindiği bu çok önemli konu üzerinde durmak gerekiyor. 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası Diyanet İşleri Başkanlığı’na Leone Caetani’nin İslam Tarihi kitabının basılması ile ilgili teklifin getirildiğini bu konunun gündem olduğunu belirtti. Bu arada bu İtalyan müsteşrik ile ilgili bilgiyi de vermek gerekiyor. Kendisi Peygamber Efendimiz ve İslam tarihi ile ilgili yalan yanlış bilgilerin bulunduğu yani kısaca iftiralarla, yalanlarla dolu bir İslam Tarihi kitabının yazarıdır. Fakat o kitabın piyasaya çıkmasından sonra İslam dünyasından ciddi bir reddiye yazılmaması ciddi bir eksiklik olarak görülmekteydi. Mustafa Asım Köksal hoca ise bu işin İslam dünyasında eksikliğini görerek, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki görevinden emekli olmuş ve bu yalancı müsteşrikin iddialarını boşa çıkaran 2 ciltlik kitabını yazmaya başlamış. Tabii hocamız uzun yıllar süren ilmi bir çalışmanın ardından bu İtalyan müsteşrikin bütün iddialarını çürüten muhteşem bir esere imza atmıştı. Ancak burada dikkat çeken husus hocamızın bu eseri olmasaydı, bu yalancı İtalyan’ın bu eseri Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılması istenecek bir hale gelmişti.
1960 darbesini yapan 27 Mayıs’ın askeri vesayetçi kadroları bu İtalyan’ın yalanlarla dolu kitabını niçin bastırmak isterler. Birçok İslam alimin eserleri bir kenarda dururken bu adamın yazdığı bu İslam Tarihi kitabını bastırıp milleti zehirlemek konusunda niçin bu kadar istekli olurlar. Doğru tüm bu ve benzeri sorular aklımdan geçiyor ve bu soruların cevabını alabileceğimiz o dönemden hiç kimse yaşamıyor maalesef. Bunun hesabını muhtemelen gittikleri yerde veriyorlardır. Fakat mesele o değil. Halen daha bu yalancı müsteşriklerin kafasında olan bu memlekette insanlar var mı yok mu? Bu soru hayati bir sorudur aslında. Kitabı basılmasa bile bu yalancı müsteşrikin görüşleri ile zehirlenen binlerce insanımızın olduğunu bilmek insanı haddinden fazla üzüyor. 27 Mayıs’ta her kurumda olduğu gibi bir sorumlular bir de 27 Mayıs askeri cuntasının o kurumlara atadığı vekil sorumlular vardı. Kurumların asıl yöneticileri adeta bu askerlerin gözetiminde iş yapar. Adeta askeri vesayetin kuklaları haline getirilirdi. Evet ne acayip ve acıklı bir durum.
İşte İlhan Karacalar üstadımız, Diyanet’e teklif edilen bu önemli ve anlamlı girişimin Mustafa Asım Köksal hocanın yazmış olduğu iki ciltlik Caetani'ye Reddiye, yani İtalyan Müsteşrik Leone Caetani’nin yazdığı İslam Tarihi’ndeki isnad ve iftiralara cevap konulu kitabının basılması ile birlikte bu fikirlerinden vazgeçtiklerini ifade etti. İslam Tarihi ile ilgili birçok yalan ve iftiranın yer aldığı bir kitabın Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılması gibi bir olumsuzluğun yaşanmamasının en önemli sebebinin hocanın yazdığı reddiye kitabı olduğunu vurguladı.
Aslında İlhan Karacalar konuşmasında hoca ile ilgili birçok hususun da altını çizdi. Bunlardan bazılarını burada sıralamak gerekirse; Hocanın yazdığı reddiye kitabın hem Türkiye’de hem de tüm İslam dünyasında büyük ses getirdiğini ve hocaya birçok İslam ülkesinden tebriklerin yağdığının altını çizdi. Bu reddiyenin ardından hocanın daha kapsamlı bir İslam tarihi kitabı yazmak için evini nasıl bir kütüphane haline getirdiğini ve uzun yıllar süren çalışması neticesinde 18 ciltlik İslam tarihi kitabını tamamlamayı başardığını anlattı. Bu önemli kitabın birçok ülkede tercümelerinin yapıldığını ve Pakistan’da düzenlenen bir yarışmada İslam Tarihi konusunda yazılmış en kapsamlı eser olarak ödüle birincilik ödülüne layık görüldüğünü ifade etti. En önemli amacının da bu eserin İngilizceye çevrilerek batıya da yayılması olduğunu fakat bu amacını gerçekleştiremediğini belirtti. İlhan Karacalar Mustafa Asım Köksal hocanın ilim aşığı ve ilme büyük önem veren bir şahsiyet olarak birçok ilim adamının yetişmesi konusunda da önemli katkıları ve bizzat kendisinin teşvik ve destek verdiği ve çok sayıda talebelerinin olduğunu da vurguladı.
İşte böylesine büyük bir alim şahsiyet olan Mustafa Asıl Köksal hocayı yeterince tanıdığımızı söyleyemeyiz. Kayseri’den Develi’den olmasına rağmen, Kayserililer olarak hocanın bu büyük hizmetinden haberdar olanların çok çok az olduğunu düşünüyorum. İnşallah bundan sonra gerek hoca ile ilgili gerekse düşünceleri ve hizmetleri ile ilgili çalışmalar yapılır ve hocamız özellikle gençlere yeterince anlatılabilir. Bu vesileyle kendisini rahmet ve minnetle anmak istiyorum.
Vesselam.