Hüseyin TAŞ

Görünmeyen Cephe

Hüseyin TAŞ

GÖRÜNMEYEN CEPHE:
TERÖR, JEOPOLİTİK VE TÜRKİYE’YE VERİLEN MESAJLAR

Türkiye, son yıllarda yalnızca kendi sınırları içinde değil; Akdeniz’den Afrika’ya, Orta Doğu’dan Hint Okyanusu’na uzanan geniş bir coğrafyada etkin bir aktör hâline gelmiştir. Libya, Suriye, Somali,Sudan, Katar ve Doğu Akdeniz’de yürütülen askeri ve diplomatik faaliyetler, Türkiye’nin klasik savunma refleksinin ötesine geçerek oyun kurucu bir pozisyona yöneldiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Tam da bu süreçte, ülke içinde ve çevre coğrafyalarda yaşanan gelişmeler ister istemez şu gerçeği düşündürmektedir: Türkiye sahada güçlendikçe, masada söz aldıkça, karşısına çıkan tehditlerin niteliği de değişmektedir.

Bugün üç polisimizin şehit edilmesi ve çok sayıda güvenlik görevlimizin yaralanması, yaşananların yalnızca münferit bir terör saldırısı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusunu gündeme getirmektedir. Saldırının faili olarak gösterilen DAEŞ adlı yapı, İslam’la, Kur’an’la ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) öğretisiyle hiçbir bağı olmayan bir terör örgütüdür.

Bu örgüt; İsrail’le, Amerika Birleşik Devletleri’yle ya da Batılı güçlerle sürekli ve doğrudan bir çatışma yaşamazken, Suriye’de,Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da,Sudan,Somali, Yemen’de, İran’da ve Türkiye’de benzer yöntemlerle ortaya çıkmaktadır. Bu tablo, DAEŞ’in nasıl ortaya çıktığı, kimler tarafından görmezden gelindiği ve kime hizmet ettiği sorularını kaçınılmaz hâle getirmektedir.

Libya Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye ziyareti ve yapılan askeri görüşmelerin ardından yaşanan uçak kazası da dikkat çekicidir. Fransa yapımı olduğu belirtilen uçağın dönüş yolunda elektrik arızası yaşadığı ve Haymana civarında düştüğü bilgisi paylaşılmıştır. Zamanlama ve muhtemel sonuçlar, olayın stratejik yönünü sorgulatmaktadır.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji denklemi, Afrika’daki askeri varlığı ve deniz ticaret yollarındaki etkinliği, ülkemizi küresel ölçekte hesap edilen bir aktör hâline getirmiştir. Bu durum, terör örgütleri üzerinden yürütülen vekâlet savaşlarını da beraberinde getirmektedir.

SONUÇ: ZİHİNLERİMİZE SORMAMIZ GEREKEN ASIL SORU

Bu yazım kesin hükümler vermek için değil; aklımızı, vicdanımızı ve hafızamızı diri tutmak için kaleme alınmıştır. O hâlde kendimize şu soruyu sormamız gerekir: Türkiye ne zaman sahada ve masada güç kazansa, neden aynı dönemlerde terör saldırıları ve dikkat çekici olaylar yaşanmaktadır?

Bu soruları sormak bir suç değildir. Asıl tehlike, hiç sormadan kabullenmek ve büyük resmi görmezden gelmektir.
 

Yazarın Diğer Yazıları